Elinde naylon bir poşet, cami avlusunda bayram namazı
sonrası, camiden dağılan cemaatten sadaka dilenen, sümüklü bir çocuk
görürseniz eğer; işte o benim..
Yaşıtları mutlu, annesiyle, babasıyla el ele bayram
ziyaretlerine giden, onlara bakarak, onların aile saadetlerine iç geçiren,
boynu bükük, hüzünlü bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim..
Kurban bayramında, etlerin pişirildiği, kavurma kokularının
sokakları aşıp, caddelere, bulvarlara taşıp, meydanlara yayıldığı zaman bile,
açlıktan buram buram kıvranan, kentin işlek caddelerinde kaldırıma bakan
kısmındaki vitrinde dönen kızarmış piliçleri göz ucuyla süzerek hayal kuran bir
çocuk görürseniz eğer; işte o benim.
Kimsesi olmayan, yetimhanelerde binbir işkenceyle büyüyen,
sonraları tahammül edemeyip sokaklara kaçan, köprü altlarında yatan, bali
koklayan, her türlü tecavüze açık, korunmasız, ruh hali bozulmuş, dünyadan
umudunu kesmiş, fakat merhametinden hiçbir şey kaybetmemiş, sokak köpekleriyle
sarmaş dolaş yatmış acınacak bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim..
Sevgi nedir, şefkat nedir, merhamet nedir, bu duyguları hiç
tatmamış, başı hiç okşanmamış, annesiz babasız, onun bunun yanında sığıntı
olarak büyümüş, yetim ve öksüz bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim..
Zulüm gören, şiddet gören, kurşun yemiş, misket bombalarına
maruz kalmış, nice korkular yaşamış, evinden, kentinden, ülkesinden olmuş,
başka komşu ülkelere sığınmış, çadırda binbir güçlükle nefes almaya çalışan,
sığınmacı çocuklardan ağlayan bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim.
Dünyanın her yerinde şiddet görmüş, baskı görmüş, tecavüz
görmüş, önüne gelen herkes tarafından ensesinde tokat şaplatılmış, gelenin
gidenin vurduğu mazlum bir çocuk görürseniz eğer; İşte o benim..
Bu kutsal bayram gününde kapınızı tıklatan, masum yüzlü,
boynunu bükmüş, bayram kutlamaya gelen tanımadığınız, ilk kez karşınıza gelerek
sizinle müşerref olmak isteyen bir çocuğu görürseniz eğer; işte o benim..
Yaylalardan, kırlardan, getirilip metropollerde çadırlarda
bekletilen, sonra zorlu pazarlıklardan geçerek satışa sunulan, daha sonra
da, kurbanlık kuzu gibi sanki bir İsmail gibi, gözleri bağlanarak kurban olan
bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim.
Asahhara - Profösör