İzleyiciler

28 Ocak 2013 Pazartesi

Biz Sonsuzluk Bestesiyiz


İnsanoğlu bir zamanlar, uzayda bir gezegen olan dünyamızın sabit, hareket etmeden ve yerinde duran, fakat güneşin de görünürdeki hareketlerine bakarak dünyanın etrafında döndüğünü kabul ediyordu. İnsanoğlu bu düşünce tarzıyla asırlardır zihinsel bocalamanın içinden kendini kurtaramadı. Asırlar sonra; tam aksine güneşin sabit, hareket etmeden yerinde duran, dünyanın da güneşin etrafında dönen bir gerçek olarak kabul edilmeye başlandı. Oysa bu haliyle uzay alemi ne kadar da sığlaştırılmıştı. Sabit bir güneş var; güneşin etrafında bir sistem içinde hareket eden, kendisine ve kendi kanunlarına tabi olduğu, üzerinde yaşadığımız bu dünya gibi, uzayda irili ufaklı sonsuz derecede gezegen ve uyduları var. Nice galaksiler, nice samanyolu, nice kehkeşanlar bir toz bulutu gibi, sanki milyonlarca sığırcığın gökyüzündeki yaptığı dans gösterisi kadar, güneş etrafında dönüşlerini tamamlıyordu. Güneş kendi sisteminin içinde kendi etrafında dönse bile, önceleri sadece sayısal olarak bir güneş sisteminin var olduğu söylenirken, uzay bilimcileri sonraları birden fazla güneş sisteminin varlığından söz etmeye başladılar. Oysa Kur'an-ı Kerim'de " Doğular, batılar" söylemi bize bu kavram hakkında da ap açık deliller gösteriyordu. Evren ne, tek bir güneş sistemine, ne de birden fazla diyerek, sınırlı sayıyı ifade eden bir kavramı asla kabul etmiyordu. Oysa Allah sonsuzluk kavramında bir evren yarattı ve Ona "Kün" demesiyle herşeyi dilediği gibi donattı.

Şimdi uzay bilim adamları, güneşin bütün sistemiyle birlikte hareket ettiğini söylüyorlar. Demek ki, yerinde duran hiçbir şey yok. Herşey hareket halinde. O halde tek bir güneş sistemi de yok. Etrafında dönen uydularıyla, toz bulutlarıyla nice güneşler ve nice güneş sistemleri birbirlerinin etrafında da dönüş yaptıklarını söylememiz gerekir. Uçsuz bucaksız her güneş sistemi aynı zamanda evrenin büyüklüğü içinde bir toz bulutunun zerresi durumuna düştüğünü de söylemeliyiz. Bütün güneş sistemleri bir olup, nice adını koyamadığımız sistemlerin işleten çarkını oluşturduğunu düşünürsek, ancak kendimizi hakikatin kucağına düşmüş sayacağız. Büyüyen ve küçülen makro ve mikro planda, İç içe mimari ve iç içe benlik, akıllara durgunluk veren bu hakikatin tezahüründen başka birşey değildir.

Allah'ın "Kün" emrine mazhar olarak varoluşunu tamamlayan ve İlahi kanunlarla işleyen evrenin gücü ve sonsuzluğu irdelendikçe, aynı zamanda insan aklının durduğu ve buna karşılık Allah'ın evi olan kalbin yaratılış sırrına, teslim olduğu da bir hakikattir. Akıl böyle bir sıkleti çekemezken, imanlı ve ihlaslı kalp bütün evreni ve evreni yaratan Allah'ı taşıyabiliyor.

Böyle grift bilmecede sonsuzluk bestesiyiz. 
İşte post, işte dost diyerek; O'nun izindeyiz..

Profösör

22 Ocak 2013 Salı

Kelimeler ve Heceler



Mehtaplı gecelerde
Mehtap kalbimizde..

"Kalb"  bir hece..
"Kal_bim"  iki hece..
"Kal_bi_miz"  üç hece..

Sen ve ben ikimiz,
Sadece birbirimiz..


Profösör

15 Ocak 2013 Salı

Yüreklere Kelepçe Vurulamaz



Varlığı kadar özgürse insan eğer; duygu ve düşüncesini korkusuzca paylaşması gerekir. Dünya öyle bir dünya ki; haksızların güçlü olduğu, güçlülerin haksız duruma düşürüldüğü, ilişkilerin tersyüz olduğu, siyahın beyaz, beyazın siyah olarak yutturulduğu, bir dünyada yaşıyoruz. Hakkı ve hakikati tutmak, mazlumu ayağa kaldırmak varken, düşüncelerimizi korkmadan açıklamak yerine, suskun kalıyoruz. Duygularımızı özgürce yaşamak yerine başımızı eğiyoruz. Barış isteyen dilekçelerimize bilekçe takılıyor, çiçek tutan ellerimize kelepçe vurduruyoruz.

Bir insan inanıyorsa eğer, kendisine takılan prangalara göz yumamaz, Bir insan inandığını yaşıyorsa eğer bilekçelere aldıramaz. Bir insan elleri kelepçeli de olsa, yüreğine kelepçe vurduramaz.

Bir insan herşeye rağmen seviyorsa eğer, bırakın onu; onun mahkumiyeti sevgisinden olsun, O sevilmeye değer olsun.

Profösör

4 Ocak 2013 Cuma

Yanımızda kalem kağıt bulundurulmalı. Önemli şeyler unutulmadan yazılmalı.


Kalem deyince aklıma alın yazım gelir. Levhi mahfuzda yazıldı kaderimiz. Hakiki dostuz biz. Sonsuza dek ikimiz.

Yüreğim saatli bomba gibi atıyor. Fitile gerek yok, o patlayacak zamanı da mekanı da iyi biliyor.

Bir sessizlik bıçak gibi gürültüyü kesebilir. Bir çığlık sessizliği delik deşik edebilir. Bu hayatta susmak da, konuşmak da öldürebilir.

Bir ebced hesabıdır ömrümüz. Çifri de doktrini de bize öğretir. Asıl yıldız namemiz daha doğuştan belirlenir.

Gökyüzünde burçlar hurçlar içinde. Alın yazısı avuçlar içinde. Kaderimizdeki çizgiler, geçmişimizi geleceğimizi belirler.

Uyuyamazsan hayal kurarsın. Uyursan rüyalara dalarsın. Gecenin bereketi belki de budur. Sabah olur güneş busesini kondurur.

Hazreti Adem'den bu yana insanlık ailesindeniz. Hazreti İbrahim'in milletindeniz. Hazreti Muhammed'in ümmetindeniz.

Kırgın, üzgün, kızgın isem; başım ağrır, suratım asılır bilirim. Eğer sevinçli, mutlu ve umutlu isem; keyif gelir, güler ve gülümserim.

Geleceği kim bilebilir ki; kaderi kim değiştirebilir ki !.. Bir nefesin hesabı var; mahşerin de mizanın da bir kitabı var...

Profösör / 2012 Aralık Twitleri
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...