İzleyiciler

24 Şubat 2014 Pazartesi

Bu sabah rahmet var


Bu sabah inceden inceye rahmet yağıyor.  Nedense ruhumun derinliklerinde ince bir sızı var. Çocukluğumun, yokluğumun, yoksulluğumun ve her şeye rağmen bugüne kadar gelmenin ve  insan olmanın şuuru var. Şükredilecek o kadar dertler var ki; bizi iyiden iyiye terbiye edecek Allah’ın nice ayetleri var. Nice ibretler var. Bizi lütfuyla gönlümüzü hoşnut edecek nice rahmet, nice merhamet, nice bereketler var...

Bir de hayata umutla adımlarını atmış, yüzü gülesi çocuklarımız var.. Suriye’den, Somali’den, Filistin’den, Irak’tan Arakam’dan... Kentlerin çöplüklerinde dolaşan yarı aç, yarı tok, saçı başı dağılmış, sümüklüri akmış, gözleri yaşlı, bir sokak kedisi gibi ürkek bakışları olan, nice bizim çocuklarımız var...

Allah bağışlasın bir de Mehmet Akif ile Ayşe torunlarım var.  Onların geleceği, güzelliği, talihi kadar, benim muhabbetim ve ünsiyetim var...

Profösör

Not: 
Paylaşımdaki 
fotoğraf 
torunum / 
Mehmet Akif
Fotoğraflayan / 
Hurşit Akyıl




19 Şubat 2014 Çarşamba

Nasıl Marka Olunur; Nasıl Korunur.





Marka demek; tek kelimeyle itibar demektir. İtibar bir ürünün kalite standartlarıyla üretilmesi, bir hizmetin insanlık idealinde hakkıyla  yerine getirilmesidir. Günümüzde marka olgusu oluşturmak;  kişi, kurum ve kuruluşların yanısıra, ürün ve hizmet satınalan müşterilerin nezdinde her anlamda sarsılmaz bir güven oluşturmaktır. O halde ne iş yaparsak yapalım, nasıl bir hizmet içinde bulunursak bulunalım, önce o işi yapmada ehliyet ve liyakat sahibi olmalıyız. Hem işi iyi bilmeli hem de, doğru dürüst ve insanlığın hizmetinde kendimizi adamalıyız.

Marka olmak için yaygın olmak gerekmiyor

Atadan ve babadan miras olarak geçen, nice hizmetler yapılırken titizlik gössteriliyorsa
toplum tarafından da itibar gösteriliyor demektir. Kurukahveci Mehmed Efendi ve Mahdumlarının verdiği hizmet yıllarca takdir görmektedir. Bir ürünün ve bir hizmetin marka olması için  yaygın bayi ağının  olması gerekmiyor. Bayilerinin çokluğu onun gerçek bir marka olduğunu göstermiyor. Gerçek bir marka ürünleri ve hizmetinde kalite standartlarını aşan, bunun ötesinde de kendine özgü nitelikleri bulunan, diğer ürün ve hizmetlerden farklılıkları olan, ayrıca müşterilerin gönüllerinde taht kuran markadır. Marka sadece kalitesiyle müşterilerinin gönlünde yer etmiyor, aynı zamanda bilinirliği ile hafızamarda da yerini buluyor. Ürünün kendisine ulaşılamasa bile, ürünün en iyisi filanca markadır deniyor. Bazı ürünler üretim kapasitesi nedeniyle sadece yettiği yere kadar dağıtımı yapılmakla yetiniliyor. Bir anlamda buna halk ağzıyla tadımlık da diyebiliriz.

Marka yapılmaz, marka olunur

Bir ürün, bir hizmet marka yapılmaz. Marka kendilğinden oluşur. Çünkü ürünün en iyisini imal etmek, hizmetin hakkıyla yerine getirilmesi bir insanlımk mefkuresi gibi düşünülürse, o zaman her işin hakkı veriliyor demektir. Daha da ötesi, bir ürünü imal ederken, bir hizmeti yürütürken, bütün çalışanların hakkının verilmesi, onlara adil davranılması, çalışanların çalıştığı yerde mutlu olması esası da vardır. Bir firma asla hak yememeli ve hak yedirtmemelidir. Bir firma bütün çalışanları, tedarikçileri, bayileri ve müşterileriyle büyük bir aileyi temsil etmiş olmalıdır. İşte o zaman marka marka olur. İşte o zaman marka sevilir baştacı edilir. İşte o zaman böyle markaya sadakat duyulur. Böyle bir arka gelişir, büyür, güçlenir ve doğal olarak diğer markalar arasındaki hak ettiği yerini alır.

Marka marka bilinciyle korunur

Asıl mesele marka olmak olsa  da, markayı korumak, marka olmakdan da daha önemlidir.  Hele üretilen ürünün ve verilen hizmetlerin hedef kitlesi kadın dünyasıyla birebir ilgiliyse eğer, hem marka olmada, hem de markayı korumada ayrıca bir uzmanlık gerektirir. Ürünlerin ve verilen hizmetin efsunlayıcı bir cabzibesi olması gerekir. Ürünlerin sağlam, sağlıklı, kaliteli oluşunun yanısıra, özgün olması, orjinal olması, teklid edilememesi, reklamlarının abartıdan uzak olarak, doğal seyrinde verilmesi, satış ve satış sonrası hizmetlerin kurumsal bilinçle yerine getirilmesi şarttır. Ancak böyle marka olunur ve ancak böyle marka korunmuş olur.

Profösör

17 Şubat 2014 Pazartesi

16 Şubat 2014 Pazar

Hepimiz birbirimize ayna tutuyoruz


Bir insanın kötü tarafları olabilir ama, önce insanın iyi tarafına bakmalıyız. Aynaya baktığımızda kendimizi görürüz. Aynanın karşısına geçtiğimizde karşımızdaki kişinin sağ gözü bizim sol gözümüzdür. Karşımızdakinin sol gözü de bizim sağ gözümüzdür. Yansıma budur işte. Karşımızdaki kendimiz olarak gördüğümüz yansıma görsel değerler açısından ters bir yansıma olsa da, işte yine de oyuz biz. Bu şunun içindir; Sadece biz aynaya bakmıyoruz. Ayna da  aynı zaman biriminde  ve aynı mekan içinde bize bakıyor demektir. O halde biz aynada kendimizle bakınıyoruz, ya da aynayla bakışıyoruz demektir. Biz aynaya, ayna da bize bakıyor…Sosyal medyada boy göstermemiz budur aslında. Hepimiz birbirimize ayna tutuyoruz.

Profösör

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...