İzleyiciler

29 Temmuz 2014 Salı

Dört yaşıdaki torunum zaman zaman  köye  gittiğinde babaannesinin çiftliğini öve öve bitiremiyor. İnekleri, tavukları çok seviyor. Yalınayak toprakta yürüyor. Hayvanların su içtiği aharın içine giriyor. Sularla oynuyor. Üstünü ıslatıyor; tam bir özgürlük yaşıyor çiftlikte. Ceviz ağacından erik kopardım diyerek yemeye çalışıyor. Çok acıymış bu erik diyerek yüzünü ekşitiyor. Tabiatı öğreniyor, tecrübeleri artıyor. 

Yine çiftliğe son gidişinde tavuklardan birinin folluk yerine kapının önünü yumurtaladığını görünce,  yumurtayı eline alıp bahçede koşturunca halası ona "Mehmet Akif şimdi sen bu yumurtayı kırar pişirirsin" diyor. Mehmet Akif de halasının bu sözüne karşılık, hemen yumurtayı yere çarpıyor. Yani yumurtayı kırmış oluyor. Ama bu şekilde yumurta nasıl pişirilir ve nasıl yenir onu aklına getirmiyor. Sonra da kırmış olduğu yumurtadan dolayı  boynunu büküyor.

Çocuklar yumurtayı kırabilir; çünkü çocukların mecazi kelimelerden haberi olmayabilir. Oysa aklı başında olanlarımız, bırakın mecazı anlamayı, vur desen öldürüyorlar.

Profösör

Not: Fotoğraf temsilidir.





27 Temmuz 2014 Pazar

Bayram Mesajı



Bir alın yazısıydı yaşadıklarım. Geriye baktığımda hazan mevsimdir sadece benim hüznüm. Bayramlar olmasaydı, gülümser miydi hiç yüzüm. Bin sadakaya bedeldir benim bir tebessümüm. 

Grafik: Profösör 

24 Temmuz 2014 Perşembe

İllegal Parelel Yapı


Toplum ve millet olarak yaşayan halklar; kendilerini idare edecek siyasi erkleri yönetime getirirler. Devlet mekanizması siyasi erkle yönetilir. Ne yazıkki; zamanla devlet aygıtı oligarşik yapıya dönüşebilir. Oligarşik yapıda bile birbirine parelel menfaat şebekeleri zamanla gün yüzüne çıkabilir. Bu bütün ülkeler için olabilecek istenmeyen illegal yapılardır. İllegal ve parelel olarak da adlandırılan bu yapılar, eğitim, sağlık, emniyet, yargı gibi mekanizmaların içinde yuvalanabilirler. 

Bu gibi illigal ve parelel yapıların iki yüzü vardır. Bir yüzüyle halktan yana bir tebessüm gibi görünseler de, bir yüzüyle dişini gösteren birer canavar kesilirler. 28 Şubat bu açıdan postmodern bir darbe olarak adlandırılır. İmam-Hatip Liseleri kapatılırken, özel okulların muhafazakarlık görüntüsüyle  açılmasına izin verildi.  Veliler "Çocuklarım dini terbiye görsün" diye, cemaat okullarına yönlenmiş oldu. Bu bir nevi hokkabazlıktan ibaretti. Malum özel okullar ve dersanelerde cemaat aidiyetliği aşılandı. Devletin içinde yuvalanan imamlar tarafından sınav soruları bile önceden cemaate servis yapıldığını öğreniyoruz. Buralarda öğrencilere istedikleri fakültelere kolayca girebilme, yurtlarda ve cemaat evlerinde  kalabilme imkanları sağlandığı gibi, iş garantisi de verilmiş oluyor. "Ağabey" ve "abla"  rütbesine layık görülenler de cemaatin, parelel yapının tabanını oluşturmada kullanılıyordu.

 Dışarıdan bakıldığında bu durum, gayet masumane, mütedeyyin ve muhafazakar bir görüntü içinde öğrenci velilerini celbediyordu. Cemaat içinde kendini bulan, bir nevi kapalı devre içinde sosyal hayatı da şekilleniyordu. Gençler birbiriyle evlendiriliyor; işi, evliliği bir nevi ipotek altına alınıyordu. Son tahlilde bu yapılanma, emniyetten, yargıya, eğitimden medyaya kadar, casuszluk dahil, hükümeti devirmeye kadar uzanan, her alandaki kirli ilişkileri  deşifre edilerek toplumun gözünde itibarlarını yitirdiler. Böylece  "Gülen örgütü"  devletin "Kırmızı kitap" ında bir tehdit olarak yer aldı. Bu arada bütün samimiyetiyle Cemaate maddi ve manevi yardım eden, vatandaşlarımızın hayal kırıklığı ve tepkisini de gözardı etmemek gerekir. 

Profösör

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Ramazan Hangi Takvimle İdrak Olunur

"Ramazan 2014"  başlıklı ramazan sayfaları, ya da gazetelerin resmi web sitelerinde banır olarak çıkan başlıklar acaba düşünülerek mi hazırlandığı sorusu aklıma takılıyor. Ramazan hicri yılın bir ayı. Kutsal bir ay. Onbir ayın sultanı. Hicri "Ramazan" ayı ismi ile,  ile miladi sene olan "2014" yanyana nasıl gelir. Gelemez ve gelmemelidir. Çünkü hicri sene miladi seneden on gün eksiktir. Onun için ramazan her miladi sene için on gün önce başlar. Bundan dolayıdır ki,  geçtiğimiz yıllarda bir miladi sene içinde iki mübarek ramazana idrak ettiğimiz vakidir. Ramazan 2014 terkibi işin doğasına aykırıdır. 

İllaki sene belirtilmek isteniyorsa; doğrusu hicri "Ramazan 1435" takvimine dikkat çekilmelidir. İsterseniz bir başka alternatifi de konuşabiliriz. Ramazan ayı kaç çekiyorsa ve her gün için bir ramazan orucu tuttuğumuza göre. "Ramazan 1"  "Ramazan 2"  "Ramazan 3" şeklinde her ramazan günü için başlıklar, banırlar ve klişelerr hazırlayabiliriz. Belki bu daha faydalı da olacaktır. Ramazan'ın kaçıncı günündeyiz, bayrama kaç gün kaldı hesabı da otomatikmen bilinç altına yerleşmiş olacaktır.

Bu uyarıyı özellikle yapmak istiyorum. Bu duyarlılığı göstermeyen medya ve mecralara da uyanın diyorum. Doğru düşünme mantığını kavrayamayan aynı zamanda inandığı değerlerin şuuruna varamaz. 

Profösör
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...