İzleyiciler

30 Kasım 2015 Pazartesi

Gazetecilik Vicdan Muhasebesi


Gazetecilik mesleğine ilk adım attığım gün; iki sorunun cevabını yazdıklarım ve çizdiklerimle, yazamadıklarım ve çizemediklerimle  doğru bir şekilde vermeliydim. Gazetecik mesleğini icra edenken bizler;  elbette doğruyu yazacak ve doğru olanları çizerek gazetecilik görevini hakkıyla yerine getirmeliyiz. Gazeteci  yaptığı her haberi iyi araştıracak, iyi tahkik edecek, basın kanununa,  nizama uyacak ayrıca toplumda değerleri olan ve  bu değerlerin korunması  konusunda da vicdani sorumluluk taşıyacaktır. 

Gazetecinin tutumu insan haklarına saygı ve bulunduğu ülkenin toplumsal yapısını dikkate alarak yayın yapacak milli birliği bozacak sannsasyonel ve asparagas, yalan haberlerden uzak duracaktır. Gazeteciliğin en önemli özelliği; doğru haber yapmak ve dürüst davranmaktır. Gazetecinin elindeki imkan makineli tüfek değildir. Sağa sola ateş eder gibi, milli ve manevi değerleri yok etmek demek değildir. Tam aksine gazetecinin kalemi ve klavyesi merhem gibidir. Toplumun iyileşmesinde gazeteci bir anlamda koruyucu hekim gibidir.

Elbette gazeteci haktan ve hukuktan yana olacaktır. Adaletin temini kadar ahlaklı nesller yetiştirilmesinde de vizyonerliğini ortaya koyacaktır. Devletin ve ülkenin bağımsızlığını tehlikeye düşürecek davranışlardan kaçınmakla bilrilte ihanet çetelerine yataklık yapmayacaktır. Gazeteci milletin ve devletin yanında duracak, mesleğini icra ederken eleştiri hakkını kullanacak ancak düşman taarfında durmayacaktır. Üzüldüğüm nokta bazı gazetecilerin bilerek yada bilmeyerek provakatif bir tuzağa düşmeleridir. Gazeteci herşeyi yasalara ve vicdana uygun şekimlde  yazar. Fakat bazen de gazeteci yazarken de vicdan muhasebesi etmelidir.

Profösör 

27 Kasım 2015 Cuma


Aşk; 
bir ufuktan 
doğan
iki güneş 
gibidir; 
biri aydınlatsa 
biri de 
yüreğimizi ısıtır.

Profösör

24 Kasım 2015 Salı

Osmanlı Tokatı


Hala felaket telallığı yapılıyor. Sınırımızı ihlal eden her hangi bir güce karşılık, Türkiye'nin cevap vermesi ve müdahale etmesi "Bağımsız Türkiye" cümlesinin altını çizmektir. Rusya'nın da tepki vermesi ve ilişkileri askıya aldım demesi politika icabı. Türkiye ne Suriye'dir, ne de Ukrayna'dır. Türkiye de, Rusya da menfaat işbirliği içinde iken, daha küresel politikalarda ayrı düşmesi de normaldir. Çünkü Türkiye siyasal anlamda bir Nato ülkesidir. Hatta Türkiye'siz Ortadoğu barışı ve dünya barışı düşünülemez. Gerçek budur. Bu gerçeğe rağmen Ak Parti karşıtı bütün birimler seçim öncesi olduğu gibi iktidarı yıpratmak için hainlerle işbirliği içindedirler.

Profösör

16 Kasım 2015 Pazartesi

Dostluklar


Rumi diyor ki "Aşıklar, bir gün karşılaşmazlar, onlar en başından beri birbirlerinin içindedirler". Dostluklar da böyledir işte. Bedenlerimizden önce ruhumuzun dalgaları birbirine sarılır; kimyamız birbirimize karışır... Ondan dolayıdır ki; dostlar birbirinin sevincini paylaştıkları kadar, çektikleri sıkıntıları da birbirleriyle paylaşırlar. Onlar ancak birbirlerinin yaralarına merhem olurlar. 

Profösör

İyilik Terapidir


Mecidiyeköyde, tam kavşakta, trafik ışıklarının önünde pejmurde küçük bir çocuk kağıt mendil satıyor. Işıklar bir yanıp bir sönüyor. Sarı ışık yandığında heyecanlanıyor, kırmızı ışık yandığında ise sevinci ikiye katlanıyor. Çünkü çocuk kırmızı ışıkta duran otomobil sürücülerine yalım yalkar kağıt mendil satıyor. Yeşil ışık yandığında da çocuk duruluyor; sanki  üzülüyor. 

Ne yazık ki acımasız bir hayat; çocuğun elinde  mendil tutmasına rağmen, akan burnunu silemiyor.  Sümüklü çocuk bir iki merdil satacak, para kazanacak, eve para götürecek.  Yeşil ışık yandığında arabalar duruyor, çocuk otomobilin penceresinden sürücülere mendil uzatıyor. Bu böyle devam edip gidiyor. Kimisi reddediyor, kimisi mendil almadan, sadaka olsun diye çocuğa üçbeş kuruş verip yoluna devam ediyor.

Vicdanım sızlıyor, sanki insanlığımdan utanıyorum. ilkokula giderken ramazanlarda, kolumda bir sepet  iftar zamanında ramazan pidesi sattığım çocukluğumu anımsıyorum. Çocuğa selam verip, şefkatle yaklaşıyorum. Cebimden ütülü mendilimi çıkartıp, çocuğun  akan burnunu siliyorum. ona bir iki öğüt verdikten sonra, oradan ayrılırken de ona kağıt bir beşlik veriyorum.  Çocuğun bu yaklaşıma verdiği tepki; teşekkürü ve sevincini ifade ederken gülümseyişini hakkıyla tasfir edecek kelimeler bulamıyor, cümleler kuramıyorum. "İyilik yapmak için bahane aramaya gerek yok".

profösör

13 Kasım 2015 Cuma

İnsan güldüğü  kadar güzel gülümsettiği kadar hayırseverdir.

Profösör

11 Kasım 2015 Çarşamba

O'nun Yolundan ve O'nun İzinden Gitmek


Yıllar önce kilo almaktan şikayetçi idim. kilo almak derken göbek yapıyordum desem daha doğru olur. Bir dost ortamında yenildi içildi ve her birimiz  sanki nefes alamaz durumda idik. O sırada ağzımdan istemiyerek de olsa  bir cümle çıkıverdi. "Semirtmek bir müslümana yakışmıyor" dediğimde sakallı, cübbeli bir genç arkadaş "Böyle bir ayet mi var" dedi. Arkasından da cümleyi ekleymeyi de ihmal etmedi.  "Bizim Efendimiz de şişman, ama iyi bir müslüman"  deyince acaba baltayı taşa mı vurduk diye düşündüm. 

Gencin Efendimiz dediği zatı muhterem onun şeyhiydi besbelli. Oysa gencimiz de yaşlımız da, okumuş ve cahilimiz de kilo almaktan hepimiz şikayet ediyorduk oysa. O gencin  "Efendi" dediği şeyhine bir sorsak, elbette kilolarının verdiği sıkıntıdan o da şikayet edecekti. Hayatımızı genel olarak bir disiplin içine sokmadıktan sonra elbette şikayet edeceğimiz bir çok sıkıntı duyduğumuz dertlerimiz olacak. Bütün mesele sadece birey olarak değil, bütün toplum olarak sıkıntılarımızın kaynağına inmek ve sıkıntılarımızı gidermektir. Bu aynı zamanda  şuur içinde yaşamakla olur. Müslüman hassas olan demektir. Abur cubur yiyen değil; bir oturuşta beş altı kap yemek yiyen değil, bir lokma ekmeğin ve bir yudum suyun değerini bilendir. 

Müslümanlık insan olmanın olgunluk halidir. İçinde bulunduğu olumsuzlukları kanıksayan değil, insanı bedenen, ruheh ve zihnen bozan bütün virüslerden kurtulma halidir. Müslüman Allah'ın habibim dediği Peygamberimizin yaşam biçimini özümseyen,  onun yolundan ve onun izinden giden demektir.

Profösör

3 Kasım 2015 Salı


Biz aşkı sevdiğimiz kadar 
hüznü de severiz. 
Çünkü biz kırık kalpliyiz. 

Bir şiir okusak, 
bir ezgi dinlesek 
gözümüz yaşlanır hemen hüzünleniriz. 

Biraz da 
tebessüm gerek. 
Hüzün olsa da 
yeniden sevmek ve 
yeniden  sevilmek gerek... Yeniden sevinmek ve 
yeniden sevinmek gerek.

Profösör
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...