İzleyiciler

18 Ocak 2015 Pazar

Aşk Bu Olsa Gerek


Havva'nın Adem'in kaburgasından yaratıldığı söylemi  yanlış olmasa gerek. Topraktan yaratılsa da insan; etten ve kemiktendir. Birbirini tanıyan insan ve birbirini tanımlayan insan ancak  birbirini tamamlayan insandır. Hangi yaşta ve hangi durumda olursak olalım; ömür boyu  sevgi ve kaynaşma varsa, onun adı belki de aşktır.

Profösör


15 Ocak 2015 Perşembe

Her Anımız Değerledir


Bazı insanlar  yeni yılda kendileri için bir çalışma planı yaparlar. Yeni yılda yenilenmek, yepyeni bir "ben"e kavuşmak isterler. Önlerinde uygulanmaya konulması gereken, günlük, aylık, yıllık planlarla avunurlar. Hayat onlar için, işden eve, evden işe, fırsat buldukça da eğlenceye ve sosyalleşmeye ayırırlar. Hepsi bir tarafa, aslolan olan günlük planlardır oysa. Günlük planı uygulayamanlar aylık, yıllık, planları hiç uygulayamazlar. Gün içinde yapılacak o kadar iş var ki! Onlar bir bir uygulanmaya sokuldukça, işler halledildikçe, hergün güncellenir ve hayata dair bütün aylık, yıllık planlar da, konuma göre şekil alır.  Eğer günlük planımızı hakkıyla uygulamaya sokamıyorsak, o zaman da aylık ve yıllık planın hiç bir değeri ve önemi kalmamaktadır. 
O halde her sabah erken kalkmak gerek. Namaz niyaz bilmek gerek. Yüce kitabı okumak, kalbini ferah tutmak gerek. Az yemek, az uyumak, zikirle, şükürle dimdik ayakta durmak gerek. Kuşa kurda, çiçeğe böceğe, sağa sola selam vermek gerek. Cebinde şeker, çikolata yerine, incir. ceviz, kestane bulundurmak, çocukların başını okşamak onları sevindirmek gerek. Hastalara ziyaret edip şifalar dilemek, ihtiyarlarla sohbette bulunup, onların gönüllerini almak, dostlarla hemhal olmak gerek.
Demek ki; yapılan günlük planların içinde bunların da olması gerek. Kim demiş ömrümüz altmış, yetmiş yıl. Nice savaşlar, nice kıtlıklar, nice hastalıklar varken bir nefes için bin şükretmemiz gerekirken, bulunduğumuz anın değerini bilmeliyiz. Aylık, yıllık planlar yapıladursun, bulunduğumuz anın planını hakkıyla yerine getirmeliyiz. İşte sabah, öğle, ilkindi, akşam ve yatsı... Ezanlar okunsun, müminler camilere, mescidlere koşup saf saf namaza dursun. Camiler müminlerle dolsun. Her camide, her mescidde müminler bir yürek olsun. Binlerce yürek tekbirlerle kıyama kalksın, binlerce yürek tekbirlerle secdeye yatsın.  Sonra selam ve dua;  Allahüekber Allahüekber... Velillahilhamd.
Profösör 


14 Ocak 2015 Çarşamba

Batı Bukelamun Gibidir


Batı tahrif edilmiş kendi kutsal kitapları olan  incile bile inanmaz.  Fransız devrimi kliselere, derebeyliklere karşı eşiktlik ve özgürlük adına yapılmıştır. Onun için batılılar incile inanır gibi görünür ve bir kültür olarak da  isteyen kiliseye gider  günahını çıkartır, bu yolla  vicdanen müsterih olmanın  icabına bakarlar. İsmeyen gitmez, aynı zamanda da ateist düşünceye sahip olabilir, ya da İslam dışı doğudaki birtakım budizm ve brahmanizm gibi dinlerle tanışır. İsteye bir zamanların modası olan hipiliği seçer, dünya turuna çıkar.  Oysa bir sürü ve sayısız denecek kadar incil vardır. Her bir incil  çoğu konularda birbiriyle çelişir. Batı inanç ve yaşam biçimi olarak çıkmaz bir zihniyet sokağındadır. 

Batıyı idare eden güç boş turmaz;  batıda ve batıya hayran olan toplumlarda   İslam'ı öcü olarak gösterirken misyonerlik faliyetlerini kesintisiz olarak sürdürür.  Toplumları islamafobi ile korkutularak, efendilerine itaat eden bir toplum haline getiren politikalarından vazgeçmezler.  Aslında batı kültürü bu demektir. Sömürgeci, zalim bir anlayışın sahibidirler. Böyle olunca da doğal olarak medeniyetler de çatışır. Batı tarih boyunca varlığını sömürgecilikle sürdürmüştür. Bundan sonra asıl korku batı için İslami uyanıştır.

Batının korkusu  kendisinin içinde bulunduğu refah düzeninir yımılamsıdır.  Dünyayı yöneten siyonist ailelerin, kurduğu sömürü düzeni aynı zamanda batıyı bir silah olarak kullanır. Batıda da refah düzeni aynen kast sistemi gibidir. Refah paylaşyımı kademe kademe, ucu dünyayı yöneten ailelere kadar dayanmaktadır. Batıyı her zaman müslümanların cihat inancı korkutmuştur. Cihat zalimlerin korkulu rüyasıdır. Çünkü  Hak varken, batıl yok olacaktır. Onlar da bu gerçeğin  bilincindedir. Onlarda batının çöküşü ve yıkılışı ne kadar geciktirilirse onlar için o kadar iyidir düşüncesi hakimdir.  Artık eskisi gibi dünyada karşı karşıya olan, batı ve doğu bloğu yoktur. Bundan böyle Hak ve batıl vardır. Bir tarafta ezenler, sömürenler, iki yüzlü acımasız zalimler, diğer tarafta sömürülen, ezilen, zulüm gören halklar vardır. Aynı zamanda müslüman özü sözü birdir. Batı ise bukelamun gibidir. Batıya asla inanılmaz ve güvenilmez. Önemli olan bizim  inanç ve vicdan sahibi olarak, adalet ve hukuk adına  nerede durduğumuzdur. 

Profösör

13 Ocak 2015 Salı

Kötülükler Bela Olarak Geriye Döner


İki yanlış bir doğru etmez.  Paris'teki mizah dergisine yapılan terör saldırısı ve katliam ne kadar yanlış ise, Charlie Hebdo mizah dergisinin İslam Peygamberine ahlaksızca yaptığı saldırı da o kadar yalnıştır. Biri diğerinin müsebbibidir. Bir yanlış doğruyu getirmez, bilakis bir yanlış ancak bir yanlışı doğrur. Paris teröre lanet yürüyüşünde terör kınandı ama, terörü oluşturan sebebi konuşulmadı. Adı bile anılmadı. Bu çarpık durum gözden kaçmadı. Buna rağmen müslümanlar terörü kınadı. Müslüman liderler de Paris teröre lanet yürüyüşüne katıldılar. Müslümanlarla ilgili  olabilecek yanlış algıları da şimdiden bertaraf etmek için boy gösterdiler, dünya kamuoyuna resim verdiler. 

Hiçbir terörü İslam dini kabul etmiyor. Dinin özüne aykırı buluyor. İslam barış ve kurtuluş vadediyor. Nitekim, bazı batılı gazeteler Charlie Hebdo'nun yayın politikasını eleştirerek, onları suçlu buluyor. Elbette dinler insanlığın huzuru ve mutluluğu için vardır. Barış ve kurtuluşu için vardır. Hangi dine mensup olurlarsa olsunlar,  onların yanlışları dinlerine ve  peygamberlerine maledilemez. Kutsi değerlerine hakaret edilemez. Sadece kötü ve insanlık dışı eylemler eleştirilir, lanetlenir ve teröre karşı her türlü önlemler almak için farklı inançtaki birey ve toplumlar birbiriyle  diyalog içinde olurlar.  Hatta insanlığın  karşılaştığı savaş, açlık, kıtlık ve doğal afetlere karşı da birlikte hareket etmek insanlık açısından zorunludurlar.

Her ne olursa olsun, özgürlüğün bir sınırı vardır. İnsanoğlu toplumsal hayat içinde birbirinin özgürlük sınırlarını müdahale etme hakkına sahip değildir. Evrensel değerlerde insan hak ve özgürlüklerin tanımında, özellikle  insanlık onurunu çiğneyen, kutsi değerleri zedeleyen, fikir ve ifade yoluyla saldırı yapılamaz ve hakaretlerde  bulunulamaz. Bir arap atasözü vardır, genelde hak ihlal edenler ve had bilmeyenler  için kullanılır.  "Men dakka dukka" çalma kapıyı, çalarlar kapını" boşuna söylenmemiştir. Hakaret, saldırı, terör, haksızlık, zulüm yapan için bumerang gibi misliyle kendini vurur. Bu durumu akıl sahipleri oturup düşünmesi gerekir. Çünkü yapılan yanlışlar ve kötülükler  doğruları getirmez. Bilakis yapılan  kötülükler, kötülük yapan kimseye  misliyle geriye döner.

Profösör



12 Ocak 2015 Pazartesi

Teröre Lanet Yürüyüşü


Bir düşünürün "Yazı bir silah ise, karikatür kemiğe saplanan bıçaktır" dediğini anımsıyorum. Charlie Hebdo mizah dergisi ise, sürekli İslam Peygamberine hakaret eden çizgileriyle müslümanların kalbine saplanan bir bıçak gibi davranıyor. Bu davranışını da ifade özgürlüğü olarak yapıyor. Fransa'da yapılan yürüyüş de katliamdan çok, dünyaya basın ve  ifade özgürlüğü biçiminde yansıtılılıyor. Unutulmamalıdır ki bu yürüyüş, katliamdan hemen sonra yapılmaktadır. Bu yürüyüşte mizah dergisi Charlie Hebdo'nun adı zikredilerek "Hepimiz Charlie"yiz diyerek özgürlükler hak olarak istenmekte ve terör lanet edilmektedir. Elbette terör lanetlenmeli ve  aynı zamanda da dünyada vuku bulan bütün terör olayları aynı telini görebilmelidir. Asıl mesele terörü oluşturan nedenler üzerinde samimiyetle durulmalıı, bataklıklar tamamen kurutulmalıdır.

Kıtalararası ülkelerdeki nice katliamlar dururken sadece "Hepimiz Charle"yiz  demek ne kadar barış ve huzur konusunda başarılı bir organizasyon olabilir. Batı bütünüyle kısır döngü içindedir. İnsanlık hukuku sadece ulusal  ve vatandaşlık değerleriyle değil, evrensel insan hakları boyutlarında düşünülmelidir. İslam Peygamberine saldırmak, asla basın ve ifade özgürlüğü olamaz. İslam bütün peygamberleri kabul eder.   Fakat sapmaları da reddeder. Biz de kendi içimizdeki sapmalara karşı durur ve eleştiririz. Herşeye rağmen "Dinde zorlama yoktur" uyarısıyla da başka din mensuplarına hakarette bulunamayız. Bu bizim inancımız ve kültürümüzde yoktur. İslam medeniyeti farklılıkların bir arada barış ve huzur içinde yaşadığı hoşgörü kültürüdür.

Hiç kimse, kimseye zulmedemez, hakaret edemez. Haksız yere yapılan bütün saldırıların bumerang gibi etki yaptığını görememek gaflete düşmek demektir. Burada söylemek istediğimiz Charlie Hebdo mizah dergisinin İslam Peygamberi Hazreti Muhammed'e karikatür yoluyla sürekli saldırması ve kışkırtıcı hakaretlerde bulunmasını unutmemamız gerekir. Çünkü inanç değerlerine saldırıyı ifade özgürlüğü olarak kabul etmek asla mümkün değildir. Her tür inanç, ırk ve bölgesel farklılıklar dışlanmamalıdır. Yapılan terür olaylarını İslam'la ilişkilendirilmemeli, İslam'la etiketlendirilmemelidir. Her tür terörü adaletsizliğin, kısır politikaların aynı zamanda sosyal patlamaların bir sonucu olarak da görülmelidir.

Profösör

8 Ocak 2015 Perşembe

Kadın Değerdir


"Her kadın, giyinmeyi ve süslenmeyi sever. Elbiseleriyle, mücevherleriyle tarihin her döneminde kadın değerlidir. Her coğrafyanın, her iklimin, her kültürün kadını kendine has kıyafetiyle endam eyler. Kadın her kültürde mahrem ve mahremiyle eş değerdir. Onun büyüsü kadınlık değerlerinin gizemidir.  Çekingenliği uluorta her yerde kendisini ve kadınlık değerlerini korumaya yöneliktir. Her kadın cinsiyet olarak kendisinin değer olduğunu bilir. Kaoının en değerli zineti de onun iffetidir."

Profösör

Resim: Bu arada kullanmış olduğumuz resim,  İspanyol, figüratif ressam Antonio Fuertes'in bir eseri olan ve Endülüs saraylarında yaşayan bir berberi kadının portresidir. Mahçup ve masum bir kadın figürüdür. Bu resim, biraz otantik, folkloruk folklorik biraz da mistiktir.

Antonio Fuertes İspanya'da 1940-1988 yıllları arasında yaşayan ve kendi kendine resim yapmayı öğrenen, figüratif resim yapan bir  İspanyol ressamı olarak bilinmektedir. Eserleri çok büyüleyici olup,  genellikle resimlerinde Arap kültürünü işleyen temalarıyla karşımıza çıkmaktadır. Antonio Fuertes çoğunlukla Alhambra, Granada ve Fas manzaralarında  özellikle erkek ve dişi insan figürleri çizmesiyle meşhurdur. Ayrıca daha önceleri reklam ofislerinde çalışarak, Madrid sinema ve tiyatro afişlerinin resimlemesiyle meşgul olması, onun şu anki profösyonelliğinin  temelini  oluşturmuştu. 

2 Ocak 2015 Cuma

Mübarek Mevlid Kandili

Peygamberimizin doğuşu; putların yıkılışı demektir... Peygamberimizin doğuşu; tevhidin gelişi, şirkin çöküşü demektir.... Peygamberimizin doğuşu;  Muhammed Mustafa'nın Resulüllah oluşu demektir... Peygamberimizin doğuşu; çöle nur olarak inişi demektir... Peygamberimizin doğuşu; yeşermesi zulmün yok olması demektir. Peygamberimizin doğuşu huzur ve saadet demektir. Bu gecede bütün dostlarımızın, kardeşlerimizin, Müsmümanların ve bütün insanlığın kurtuluşuna bir vesile olması için dua ederiz. Bu gece bütün kainatın tebessüm ettiği bir gecedir. Hayırlara vesile olsun.

Profösör

1 Ocak 2015 Perşembe

Berbat Süleyman!..


"Hayatta sendelemek, tökezlemek ve düşmek de vardır" Bu cümleyi  ak saçlı  bir ihtiyar  söylüyorsa eğer bu sözü  dikkate almak gerektiğini söylemek isterim. Her an her şey olabilir. Beklemediğimiz süprizlerle karşılaşabiliriz. Herşey yolunda giderken sendelemek ve düşmek aslında ilahi bir uyarıdır bize. Bunun için sağlığımızı, işimizi, derslerimizi çeketmemiz gerekir. Her şey iyiyken ve iyiye giderken bile otokontrol içinde olmalı, sağlamasını yapmalı ve  kendimizi bu konuda güncellemeliyiz. Önümüze çıkabilecek, bizi tökezletip düşürebilecek bütün olumsuzluklara  karşı önceden maddi ve manevi tedbirleri alabilmeliyiz. Ak saçlı ihtiyarlarla istişare içinde olmalı,  onların sözlerine önem vermeli ve tecrübelerine güvenmeliyiz.

Her şey  hayatımızda iyi başladığı gibi iyi sürmeyebilir de. Açıkçası bunun bir çok örneklerine de şahit oluruz. Hatta bu örneklerin bir çoğu, darbı mesel gibi anlatılır da, nedense bir türlü bundan ibret almayız. Nasihat dinlemeye bile tahammülümüz yoktur. İlla başımıza bir musibet gelecek ki, acı tecrübeyi bizzat biz de yaşamış olacağız.  "Bir musibet bin nasihattan evladır" sözü boşuna söylenmemiş olsa gerek. Nedense aklımız doğru olanı kabul eder de, doğru olanı yapmayız.Sonuç olarak  inatla nefsimize uyar, irademizi ipotek altına alırız. Sendeleriz, tökezleriz, düşeriz. Hatta üstübaşımızı temizleyip, bir yere dayanarak kalkmayı, tekrar yolumuza devam etmeli  bilemeyiz.

Bazen ne yaparsak, ne tür tedbir alırsak alalım, beklentilerimiz bizim istediğimiz gibi olmaz ve gerçekleşmeyebilir. Bizim tedbirimiz,  gücümüz ve birikimimiz kadardır. Başa gelecek her ne olursa olsun "Bunda da bir hayır vardır" deyip geçeriz belki ama, içine düştüğümüz bu duruma da çok üzülürüz ve derinden sarsılırız. Böyle durumlarda en büyük dayanağımız, bizi anlayan ve her zaman bizim yanımızda olan ailemiz, eşimiz, dostumuz, arkadaşlarımız, hocalarımız ve ak saçlı ihtiyarlarımızdır.

Lise talebesi iken, bir matematik hocamız vardı bizim. Amiyane bir tabirle  "Tecrübe hayatta yenen kazıkların bileşkesi" diyerek cebirin püf noktalarını anlatırdı bize. Israrla cebirdeki eksi işaretin berbatlığından söz ederdi bize. Eksi işareti bir parantezin önüne geldiği zaman, bütün işaretleri değiştirme gibi önemli bir özelliği vardı. Parantez içindeki ne kadar işlem varsa, bu işlemlerin  bütün artılarını eksi, eksilerini de artı yapıyordu. Bu eksi işareti bir nevi kabadayı gibiydi. Eksi işareti cebirde cebren işlevini sürdürüyordu. Kulağımızda küpe olsun diye, cebirdeki eksi işaretinin adını "Berbat süleyman" koymuştu hocamız. Biz de hayatımız boyunca kazık yememek için, ak saçlı hocalarımıza inanır ve güveniriz hayatımız boyunca. Onların tecrübelerinden doğal olarak yararlanırız da. Onun için her an karşımıza bir "Berbat Süleyman" çıkabilir ihtimaline karşı da, tedbirimizi almalı ve "Berbat Süleyman"larla karşılaştığımızda onlara pabuç bırakmamalıyız aslında.

Profösör
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...