Batı tahrif edilmiş kendi kutsal kitapları olan incile bile inanmaz. Fransız devrimi kliselere, derebeyliklere karşı eşiktlik ve özgürlük adına yapılmıştır. Onun için batılılar incile inanır gibi görünür ve bir kültür olarak da isteyen kiliseye gider günahını çıkartır, bu yolla vicdanen müsterih olmanın icabına bakarlar. İsmeyen gitmez, aynı zamanda da ateist düşünceye sahip olabilir, ya da İslam dışı doğudaki birtakım budizm ve brahmanizm gibi dinlerle tanışır. İsteye bir zamanların modası olan hipiliği seçer, dünya turuna çıkar. Oysa bir sürü ve sayısız denecek kadar incil vardır. Her bir incil çoğu konularda birbiriyle çelişir. Batı inanç ve yaşam biçimi olarak çıkmaz bir zihniyet sokağındadır.

Batının korkusu kendisinin içinde bulunduğu refah düzeninir yımılamsıdır. Dünyayı yöneten siyonist ailelerin, kurduğu sömürü düzeni aynı zamanda batıyı bir silah olarak kullanır. Batıda da refah düzeni aynen kast sistemi gibidir. Refah paylaşyımı kademe kademe, ucu dünyayı yöneten ailelere kadar dayanmaktadır. Batıyı her zaman müslümanların cihat inancı korkutmuştur. Cihat zalimlerin korkulu rüyasıdır. Çünkü Hak varken, batıl yok olacaktır. Onlar da bu gerçeğin bilincindedir. Onlarda batının çöküşü ve yıkılışı ne kadar geciktirilirse onlar için o kadar iyidir düşüncesi hakimdir. Artık eskisi gibi dünyada karşı karşıya olan, batı ve doğu bloğu yoktur. Bundan böyle Hak ve batıl vardır. Bir tarafta ezenler, sömürenler, iki yüzlü acımasız zalimler, diğer tarafta sömürülen, ezilen, zulüm gören halklar vardır. Aynı zamanda müslüman özü sözü birdir. Batı ise bukelamun gibidir. Batıya asla inanılmaz ve güvenilmez. Önemli olan bizim inanç ve vicdan sahibi olarak, adalet ve hukuk adına nerede durduğumuzdur.
Profösör
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder