Rahmet
yağdığında toprağa, nasıl da kokar toprak toprak insanın burnuna. Sanki ruhun
buluşmuştur toprakla. Mayan ve hamurun da topraktır, çamurdur, rahmet
yağdığında kara toprağa. Tam ilkbahardır; nisan yağmurları yağmaktadır. Uzaktan
serinliği gelir yağmurun ve toprak kokulu bir esinti bütün hücrelerini
uyandırır, kokladıkça sanki yeniden dirilirsin. Kuru toprak, çöl çorak olduğunda beklersin Allah'ın
rahmetini ve açılsın istersin bereket kapılarını. Bir çocuk düşünün daha memede annesini kaybetmiş, süt kuzusu
yetim olmuş. Babasını kaybetmiş öksüz olmuş. Çocuk büyür; fakat büyüdükçe daha
da küçülür, onun bütün istekleri bebekliğinde kalır. Anne sevgisi ve şefkati,
baba sevgisi ve merhameti ne büyük lütuftur!.. Zavallıcık her gece bir rüya
görür; iki mezar arasında kıvranan bir çocuk gibidir. Sağa döner annesi, sola döner babası. O bebekliğinden kalan
bir ukdedir. O sevgi ve şefkati, sevgi ve merhameti iki mezar arasında ümitle
beklemektedir. Kader bu, ne yapsak
boş!.. Ey Allah'ım bize yardıma koş!.. Bize merhamet et, çocuklarımızı yetim ve
öksüz bırakma!.. Kalplerimizi yumuşat,
Anne, babalarımızın ve bütün büyüklerimizin değerini bilelim, onları üzmeyelim...
Anne kokusu, süt kokusu... Toprak kokusu ölüm kokusu... Sevaplarımız bir yana,
günahlarımız ömür tortusu!..
Profösör
2 yorum:
Çocuklarla ölümü yan yana görünce bütün sözler tükeniyor...
Alice @ Sızı...
Yorum Gönder