İzleyiciler

18 Mayıs 2020 Pazartesi

Yokluğumuz ve Yoksulluğumuz

Bir bakış, bir gülüş, bir duruş muazzam bir suret verir insana. Görünen yüz inançlı ve ümitli bir bakıştır.  Tebessüm içimizdeki ilahi sırrın yüze ve gamzeye yansımasıdır. Bir özgüvendir duruşumuz daima ileriye, geleceğe ve ötesine. Masum bir çocuğun masumiyetini besleyen sevgi, şefkat ve merhamettir. Onun kalbine dokunanın öpülesi gelir içimden. Neydi o çocukluğumuz, yokluğumuz ve yoksulluğumuz. Bir bilinmeyen bilmecenin bin bilinmeyeni gibi algılanışımız neydi!.. Biz de bir çocuktuk adam olacaktık. Adam olmak demek kaslı, pazulu, bıyıklı sakallı olmak demekti. Çalışmak para kazanmak, yaşlanan anne babaya bakmak demekti. Belki evlenmek baba olmak çocuklarını sevmek, şefkat ve merhamet etmekti. Okumak mı dediniz; okumak köyün zengin çocuklarının hakkı gibiydi. Çocuk aklıyla düşünüyor da insan herşey çelişkili ve herşey iç içe girmişti. Hani çocuğuz ya sen sus bakalım, çocuklar böyle konulara girmez. Aklın ermez. Bıyığın çıkmaz; sanki biz kahve içiyor muşuz gibi. lgı o zaman da vardı. Şimdilerde devir imaj devri. Görünürde halimiz, sureti halimiz, oysa içimizdekiler bir bilinse dökülürdü bütün sırlarımız, küpler dayanamaz çatlardı iyi biline!.. Ahhh çocukluğumuz; bir odalı evde, beş nüfus, hüzünlü bir anne, suskun bir baba, bir sehpa üstünde pırpır parlayan, her an sönüverecekmiş gibi olan bir gaz lambası ve etrafında ders çalışan başı tıraşlı üç çocuk!.. Lambanın ışığı oynatıyor gölgeleri  bir sinema gibi duvarlarda. Sihirli bir iklim sihirli bir Alaaddin lambası gibi.  Öyle başlamıştır çocukluğumuzun sinema özlemi. Hücrelerimize kadar işlemiştir sinemanın sihri. Bir seyyar sinema düşer köye. Bir koyun ağılı çevrilir, beyaz perde asılır duvara. Bir motor çalışır kapıda bir biletçi keser biletleri, duhuliye yirmibeş kuruştur. Bir de afiş vardır kapıya asılan, özgür bir çocuk inançlı mı inançlı, ümitli mi ümitli benim gibi... Öyle ufki bakıyor ki, ileriye bakan, özgüvenle geleceğe bakar vesselam!..

Profösör



4 yorum:

deryadadamla dedi ki...

Ahhh çocukluğumuz; bir odalı evde, beş nüfus, hüzünlü bir anne, suskun bir baba, bir sehpa üstünde pırpır parlayan, her an sönüverecekmiş gibi olan bir gaz lambası ve etrafında ders çalışan başı tıraşlı üç çocuk!..
Tüm hikaye burada saklı sanırım. Her yoksunluk rağmen seyyar sinemanın mutluluğu.

Profösör dedi ki...

deryadadamla@Aynen..

Farklı Diyarlar dedi ki...

ne güzel anlamlı bir yazı olmuş :) çocukluk herkeste çok tesir bırakır.
bu arada sizi takibe aldım.

Profösör dedi ki...

Farklı Diyarlar@ Teşekkür ederim.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...