skip to main |
skip to sidebar
Yokluğumuz ve Yoksulluğumuz
Bir bakış,
bir gülüş, bir duruş muazzam bir suret verir insana. Görünen yüz inançlı ve
ümitli bir bakıştır. Tebessüm
içimizdeki ilahi sırrın yüze ve gamzeye yansımasıdır. Bir özgüvendir duruşumuz
daima ileriye, geleceğe ve ötesine. Masum bir çocuğun masumiyetini besleyen
sevgi, şefkat ve merhamettir. Onun kalbine dokunanın öpülesi gelir içimden.
Neydi o çocukluğumuz, yokluğumuz ve yoksulluğumuz. Bir bilinmeyen bilmecenin
bin bilinmeyeni gibi algılanışımız neydi!.. Biz de bir çocuktuk adam olacaktık.
Adam olmak demek kaslı, pazulu, bıyıklı sakallı olmak demekti. Çalışmak para
kazanmak, yaşlanan anne babaya bakmak demekti. Belki evlenmek baba olmak
çocuklarını sevmek, şefkat ve merhamet etmekti. Okumak mı dediniz; okumak köyün
zengin çocuklarının hakkı gibiydi. Çocuk aklıyla düşünüyor da insan herşey
çelişkili ve herşey iç içe girmişti. Hani çocuğuz ya sen sus bakalım, çocuklar
böyle konulara girmez. Aklın ermez. Bıyığın çıkmaz; sanki biz kahve içiyor
muşuz gibi. lgı o zaman da vardı. Şimdilerde devir imaj devri. Görünürde
halimiz, sureti halimiz, oysa içimizdekiler bir bilinse dökülürdü bütün
sırlarımız, küpler dayanamaz çatlardı iyi biline!.. Ahhh çocukluğumuz; bir
odalı evde, beş nüfus, hüzünlü bir anne, suskun bir baba, bir sehpa üstünde
pırpır parlayan, her an sönüverecekmiş gibi olan bir gaz lambası ve etrafında
ders çalışan başı tıraşlı üç çocuk!.. Lambanın ışığı oynatıyor gölgeleri bir sinema gibi duvarlarda. Sihirli bir
iklim sihirli bir Alaaddin lambası gibi.
Öyle başlamıştır çocukluğumuzun sinema özlemi. Hücrelerimize kadar
işlemiştir sinemanın sihri. Bir seyyar sinema düşer köye. Bir koyun ağılı
çevrilir, beyaz perde asılır duvara. Bir motor çalışır kapıda bir biletçi keser
biletleri, duhuliye yirmibeş kuruştur. Bir de afiş vardır kapıya asılan, özgür
bir çocuk inançlı mı inançlı, ümitli mi ümitli benim gibi... Öyle ufki bakıyor
ki, ileriye bakan, özgüvenle geleceğe bakar vesselam!..
Profösör
4 yorum:
Ahhh çocukluğumuz; bir odalı evde, beş nüfus, hüzünlü bir anne, suskun bir baba, bir sehpa üstünde pırpır parlayan, her an sönüverecekmiş gibi olan bir gaz lambası ve etrafında ders çalışan başı tıraşlı üç çocuk!..
Tüm hikaye burada saklı sanırım. Her yoksunluk rağmen seyyar sinemanın mutluluğu.
deryadadamla@Aynen..
ne güzel anlamlı bir yazı olmuş :) çocukluk herkeste çok tesir bırakır.
bu arada sizi takibe aldım.
Farklı Diyarlar@ Teşekkür ederim.
Yorum Gönder