İzleyiciler

sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mayıs 2020 Pazartesi

Karikatür Yarışması


10. ULUSLARARASI
TURHAN SELÇUK KARİKATÜR YARIŞMASI
2020- ŞARTNAME –
KONU: Serbest
KOŞULLAR:
1- Yarışma tüm çizerlere açıktır.
2- Yarışmaya gönderilen karikatürler daha önce yayınlanmış olabilir. Ancak başka bir yarışmada ödül almamış olmalıdır.
3- Teknik serbesttir. Çizer yarışmaya en fazla 5 eserle katılabilir. Orijinal ya da baskıya uygun 300 dpi, jpg formatında olmak üzere e-mail ile de kabul edilebilir.  Farklı formatlarda gönderilen; açılmayan ve açılamayan dosyalardan kurumumuz sorumlu değildir.
4- Gönderilecek karikatürlerin boyutu en fazla 30x40 cm. olmalıdır.
5- Katılımcılar, eserinin arkasına büyük harflerle adını, soyadını, adresini, e-postasını, ülkesini ve telefon numarasını yazmalı; kısa bir özgeçmişini zarfın içine koymalıdır.
6- Karikatürler,  01 Eylül 2020 tarihine kadar aşağıdaki adrese gönderilmiş olmalıdır.
10. ULUSLARARASI TURHAN SELÇUK KARİKATÜR YARIŞMASI Milas Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü 
48200-Milas - Muğla / TÜRKİYE
www.milas.bel.tr    e-mail: info@milas.bel.tr  
 
7- Yarışma sonuçları 20 Mayıs 2020 tarihinde açıklanacaktır.
8- Yarışmaya gönderilen karikatürler geri gönderilmeyecektir. Dereceye giren veya girmeyen karikatürler kültürel amaçlı kullanılabilir, yayınlanabilirler. Yarışmaya katılanlar bu şartları kabul etmiş sayılırlar. Eserler Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’de saklanacaktır.
9- Jüri tarafından seçilmiş olan eserler sergilenecek ve albümde yer alacaktır.
10-  Ödül töreni 19 Eylül 2020 tarihinde yapılacaktır. Aynı tarihte sergilenmeye değer görülen ve ödül alan karikatürlerin sergi açılışı Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’de gerçekleştirilecektir. Sergi 01 Ekim 2020 tarihine kadar açık kalacaktır. 
11- Özel Ödül kazananların konaklama ve yemek giderleri karşılanacaktır. Yol masrafları kendilerine aittir. Yarışmada 1. 2. ve 3. olan yarışmacıların yol, konaklama ve yemek masrafları tarafımızdan karşılanacaktır.
 
12- SEÇİCİ KURUL
 
Muhammet Tokat – BAŞKAN
Ruhan Selçuk
Kamil Masaracı
 İzel Rozental   
Sonay Yılmaz
Hicabi Demirci
Nazım Alpman
Ramize Erer
Çiğdem Demir
Yüksel Aksu
Serter Karataban -RAPORTÖR
  
13 -     ÖDÜLLER:
 
Birincilik Ödülü:  ₺ 7.500,00 TL
İkincilik Ödülü:  ₺ 5.000,00 TL 
Üçüncülük Ödülü:  ₺ 3.000,00 TL
 
Diğer Özel Ödüller: Çeşitli kuruluşların, dernek, gazete, sanat dergileri, sendika, ajans ve kişilerin koyacakları özel ödüller.
Not: 09 Mayıs 2020 tarihinde jüri toplantısı yapılacaktır.
 

9 Mart 2020 Pazartesi

Kitap Cild Deseni


Türklerde kitaba ve cildine çok önem verirler,.. El yazması kitaplar bile altın yaldızla tezhib edilir. Ciltleri motiflerle süslenir. Bir kitap kabı  orta motifi denemesi. Vektörel çalışma.

Profösör

6 Mart 2020 Cuma

Kanal Amblem Tasarımı

Bir Youtube kanalı amblem tasarımı. Vektörel olarak çalışılmıştır. Kırmızıdan maviye degrade renk geçişi üzerine video play işareti grafize edilmiştir. Malumunuz yuvarlık küre dünyayı temsil ediyor. Umarım beğenirsiniz.  

Profösör

2 Ocak 2020 Perşembe

Bir Karikatür Yarışması


9. ULUSLARARASI ZEYTİN KARİKATÜR YARIŞMASI



9. ULUSLARARASI KARİKATÜR YARIŞMASI 2020

KATILIM KOŞULLARI

(GİRNE – KIBRIS)
1 – Bu yarışma – din, dil, ırk ayrımı yapılmaksızın – 18 yaş üstü amatör veya profesyonel tüm Dünya karikatürcülerine veya karikatür çizebilen herkese açıktır.
2 – KONULAR:

A) Zeytin
Zeytin ve Zaman, Zeytin ve Tarih, Zeytin ve Mitoloji, Zeytin ve Teknoloji, Zeytin ve Kıbrıs, Zeytin ve Hayat, Zeytin ve Barış, Zeytin ve Savaş, Zeytin ve Sağlık, Zeytin ve Kadın, Zeytin ve Adam, Zeytin ve Çocuk, Zeytin Ağaçlarının Kesilmesine Karşı Karikatürler, Zeytin Yağı, Zeytin Dalı, Zeytin Ağacı, Zeytin’in Yararları, Zeytin ve Yağ Değirmenleri vd.

B) Serbest Konu
Herhangi bir konu çizilebilir.

3 – Yarışmaya gönderilecek eserler karikatür tarzında olmalıdır. Resim veya illüstrasyon tarzındaki eserler kabul edilmez. Karikatürler yazısız olmalıdır.

4 – Yarışmaya gönderilecek eserler orijinal olacaktır. Ölçü: A4 veya A3. Siyah – beyaz veya renkli. Her katılımcı isim, soy isim, adres, telefon, e-posta adresini karikatürün arkasına yazacak; fotoğraf ve kısa özgeçmiş gönderecektir.

5 – Yarışmaya gönderilecek eserlerin önceden yayınlanmış olmaları önemli değildir ancak, daha önce herhangi bir etkinlikte ödül kazanmamış olmalıdır.

6 – Uluslararası Seçici Kurul Üyeleri’nin değerlendirmesine sunulan ve finale kalan eserler, yarışmanın resmi web sayfasında yayınlanacak; karikatürcülerin, karikatürcü örgütlerinin, benzer – taklit – çalıntı karikatürlere karşı oluşturulan uluslararası organizasyonların dikkatine ve itirazına getirilecektir. Herhangi bir karikatürün çalıntı – taklit veya benzer olduğu veya daha önce başka bir yarışmada ödül aldığı (yayınlandığı tarih ile) belgelendiği taktirde, o karikatür iptal edilir ve bir sonraki yüksek puanı alan karikatür dikkate alınır.

7 – Yarışmaya her dalda (Zeytin veya Serbest) en çok ikişer eser ile katılmak mümkündür (2 + 2 = 4) ancak, bir katılımcıya her bölümde birden fazla ödül verilmez. Ayrıca, herhangi bir çizer Büyük Ödül’ü hangi bölümde kazanmışsa, o bölümde ikinci bir ödül alamaz.

8 – Eserler en geç 30 NİSAN 2020 tarihine dek, aşağıda belirtilen adrese gönderilmiş olmalıdır.

9 – Gönderilecek karikatürler – ödül alsın veya almasın – geri iade edilmeyecek; Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği tarafından oluşturulacak “Uluslararası Kıbrıs Karikatür Müzesi”nin arşivine kalacaktır.

10 – Yarışmada ödül kazanan eserlerin yanısıra, Düzenleme Kurulu’nun uygun göreceği eserler bir albüm halinde yayınlanacak ve 19. Zeytin Festivali 2020 kapsamında sergilenecektir.

11 – Yarışma sonuçları, ödül kazanan çizerlere ve basın – yayın organlarına iletilecektir.

12 – Yarışmada (bu şartname kapsamında belirtilen) Büyük Ödül’ü ve her iki bölümde Birincilik Ödülleri’ni kazanan çizerlerin ödül törenine katılmaları için gerekli ulaşım ve konaklama giderleri Girne Belediyesi’nce karşılanacaktır. Ödül töreni için yapılacak davete 10 gün içerisinde yanıt verilmemesi durumunda, ödül kazanan çizerler, bu maddede garanti edilen ulaşım ve konaklama giderlerinden yararlanamaz.

13 – Yarışmaya gönderilen tüm karikatürler, Girne Belediyesi veya Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği tarafından sergi, kart, poster, albüm, gazete, dergi, kitap, CD ve benzeri teknikler ile basılıp çoğaltılabilecektir.

14 – Katılımcılar yarışmaya eser göndermekle, yarışma koşullarını kabul ettiklerini ve gönderdikleri eserlerin bu şartnamede belirtilen yerlerde kullanımı halinde, gelecekte herhangi bir maddi tazmin istemeyeceklerini kabul etmiş olacaklardır.

15 – Sergi veya albüm için, dijital eserler şu adrese gönderilebilir:olivecartoons@gmail.com Gönderilecek dijital eserler ödül kapsamına alınmaz.

ÖDÜLLER:

Büyük Ödül
1.500 Euro + Altın Zeytin Heykeli + Diploma.

ZEYTİN KONULU BÖLÜM
Birincilik Ödülü
750 Euro + Altın Zeytin Heykeli +
Girne Belediyesi Ödülü (Diploma)

İkincilik Ödülü
Gümüş Zeytin Heykeli +
Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği Ödülü (Diploma)

Üçüncülük Ödülü
Bronz Zeytin Heykeli +
Zeytin Festivali Ödülü (Diploma)

50 Çizere Finalist Ödülü

SERBEST KONULU BÖLÜM
Birincilik Ödülü
750 Euro + Altın Zeytin Heykeli +
Girne Belediye Başkanı Özel Ödülü (Diploma)

İkincilik Ödülü
Gümüş Zeytin Heykeli +
Zeytin Mizah Şenliği Ödülü (Diploma)

Üçüncülük Ödülü
Bronz Zeytin Heykeli +
Erten Kasımoğlu Özel Ödülü (Diploma)

50 Çizere Finalist Ödülü

EN SON KATILIM:
30 NİSAN 2020

GÖNDERİM ADRESİ:
Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği
9. Uluslararası Karikatür Yarışması
Posta Kutusu: 87 (Posta Kodu: 99000)
Lefkoşa – Kuzey Kıbrıs

WEB SAYFASI:
http://www.zeytinkarikaturleri.com

DÜZENLEME KOMİTESİ

6 Kasım 2019 Çarşamba

Suret-i Hal



Her şeyin bir görünen ve bir de görünmeyen yüzü vardır. Alemi şuhud bu alemde görebileceğimiz herşeydir. Alemi gayb ise görünmeyen ve bilinmeyen alemdir. Biz her iki durumun da okunan bir hakikati olduğuna inanırız. Bugün gökyüzüne baktıysanız eğer, gömyüzündemi ayın hali budur. Ay bu haliyle yarımaydan biraz fazla ve dolunaya doğru evrilme biçimindedir. Biz biliriz ki ay dünya gibi güneşin bir uydusudur ve ışığını güneşten alır. Ay ile dünya ile güneş arasına dünya girdikçe gün be gün dolunaydan yarımaya, yarımaydan karpuz dilimi hilale kadar şekil değiştirir. Tekrar hilalden yarımaya, yarımaydan dolunaya yeniden hayat bulur. Arapça öyle zengin bir dil ki, araplar deve yavrusunun doğumundan sonrası bütün yaşadığı yıllar için farklı farklı isimler vermiştir. Aynı şekilde de, ayın her hali için araplarda bir ismi vardır. Ay da, yıldızlar ad, güneş de ışığını birbirinden alır ve bu Kudreki ilahinin kakikatidir.

Bu çalışma  "Suret-i Hal" ismiyle müsemma fotoğraf okumaları için hazırlanmış bir poster çalışmasıdır. Arkafon üzerine yapılan vektörel grafik çalışılmıştır. 

Profösör









29 Eylül 2019 Pazar

Tavaf Resim Sergisi


Tavaf resim sergisine yönelik bir afiş tasarımı denemesi. Vektörel çalışma. Arap Berberi sanat ve kültür imgelerinin renklendirilişi. Otantik imgeleri içeren folklorik değerlerin hat sanatına yansıyışı.  (Mehmet Akyıl)

8 Kasım 2017 Çarşamba

Atatürk Kültür Merkezi


İletişimde algı ve olgu

İletişimde algı ve olgu birbirini tamamlar. Algıoluşturuldukça olgu oluşur. Olgu oluştukça da yeni algılar oluşur ki bu da çığ gibi büyür gider ve birbirini tetikler. İletişim mecraları her ne olursa olsun, içinde taşıdığı değerler önemlidir. Bir kitabın, bir gazetenin, bir radyonun, bir televizyonun ihtiva ettiği, yaydığı bilgiler ve haberlerin mahiyeti çok önemlidir. Bu mecraların işlevsellikleri  insanlık değerleriyle ne kadar örtüştüğü ve bu mecraların neye hizmet ettikleri niyetlerinden bellidir. Bu kitap iyidir, bu gazete kötüdür, bu radyo dinlenir ya da bu televizyon izlenmez gibi yargıya varabiliriz. Bu mecraların iyi olup olmama yargısı bunları takip eden izleyicilerin hayata bakışı ve yaşantısıyla bire bir ilgilidir. Bir şeyin iyi yada kötü oluşu doğru düşünme mantığına sahip olmamızla ölçülür. Bu ölçünün sağlıklı olabilmesi için inanç değerlerine sıkı sıkıya bağlı olmak, bizatihi inandıklarımızı birey ve toplum olarak  hep birlikte yaşamamızla oluşur.

Doğru mecralar

İletişimde algı dedik; çünkü algı altıyı dokuz, dokuzu altı yapabilir. Çünkü algı Ahmet’i Ahmet olarak bildiği gibi, zamanla Ahmet’i Mehmet olarak da gördürebilir, zannettirebilir bizi yanıltabilir. Bu bir nevi hasüsülasyon gibidir. Önce iletişimle algı doğru mecrada, doğru muhteviyatla yapılmalı ve hakikate giden yolun bir parçası olmalı ki; ancak o zaman gerçek algıdan söz etmemiz gerekir. Ahlak dediğimiz zaman huy, şecere, doğa, natura, maya, fıtrat, yaratılış gibi kelimeler akla  gelir. Ahlak dediğimizde  doğru davranışlar akla gelmelidir. Çünkü ahlak fıtrattan gelen ve karekter eğitimiyle  kazanılan doğru reflekslerimizdir. Ahlaklı dediğimizde aklımıza doğru davranışlar gelmelidir.  Algı dediğimizde de, doğru algıya bütün varlığımızla hazır hale gelmeliyiz. Bu da eğitim süreciyle kazanmış olduğumuz  yetilerimizdir.

Moral değerler

İletişimde olgu dedik; çünkü olgu bizi doğru düşünmemizi, doğru hissetmemizi ve doğru davranmamıza ışık tutacak bir değerdir. Algısı doğru olanın, olgusu da doğrudur. Doğru düşünme, doğru hissetme, doğru karar verme ve iradeyi doğru yönde kullanmakla birlikte doğru eyleme geçmektir. İster hayata bakışımızla ilgili olsun, ister işimiz, eşimiz, aşımızla ilgili olan konular olsun her şeyi olgunlukla karşılarız. Olgunluğun izdüşümü pozitif değerler ve maneviyattır. Herşeye bakışımız adalet ve ahlak temelinde, her şeye yaklaşımımız da moral değerlerle olmalıdır.

Anlamak ve anlaşılmak

Doğru iletişim bizim ne anlattığımız değildir. Esas olan bizim anlattığımızdan muhatabımızın ne anladığıdır. Bu klasik hale gelen sözü sık sık duyarız. Bu söz iletişimci için bir uyarıcıdır. İster vaiz ol, ister hatip ol, ister mürşit ol önce karşımızdaki kişinin ve toplumun haleti ruhiyetini iyi bil. Empati yap ve kendini onun yerine koy. Onunla dertleş, yarenleş ve onunla hemhal ol ki; onu anlayabilesin. Onu doğru anladığın takdirde onunla kurduğun iletişim doğru iletişim olacaktır. Aynı zamanda doğru iletişim kalbidir. İletişim, sözle, lisanla, kelamla yapıldığı gibi, bir bakışla, bir parmak sallayışla, bir duruşla önce senin insan olup olmadığının fotoğrafını verir zaten. Senin tasvirini çıkartıp veren odak noktası olan kalbindir senin.

Arifler anlar

Senin bir tebessümün, bir yetimin başını okşayışın, kuşa kurda karda kışta yem verişin, bir yaşlının hatırını soruşun, bir hastaya ziyaretin, bir engellinin engelini unutturuşun, çocuklara, kadınlara, yaşlılara, hastalara karşı sevgi,şefkat ve merhametle yaklaşımın, asaletin, zarafetin, hamiyetperverliğin, mütevaziliğin aynı zamanda  bilge oluşun kadar maddiyatla ölçülemeyen zenginliğin yerini ne tutabilir ki!.. İnsan hiç konuşmadan suskunluğuyla bile karşısındakiyle iletişim kurabilir. Muhatabını etkileyebilir. Muhatabını negatiften pozitife çevirebilir; onu transformasyona sokabilir. Yeter ki insan kutsal değerlere inansın, onlara sahip çıksın, inandığını yaşasın, bütün saydığımız bu değerler üstüne nice değerler zincirleme olarak eklenecektir. İletişim, algı, olgu, bütün bunlar itibarlı bir kimlik, bir kişilik ve markalaşan bir logo gibi kişide kendini gösterecektir. Böyle kimlik ve kişilikte olanlar ilmiyle amil bilge insanlardır. Ancak bizim halimizden bilge sahibi ilmiyle amil olan  arifler  anlar.

Markaların izdüşümü

Amblem, logo, sembol ve armalar bir anlamda prestiji ifade ederler. Bunlar bireysel ve kurumsal hizmetlerin grafiksel ifadesi, aynı zamanda temsil ettiği değerlerin bir itibarıdır. Bir kelime ile, bir sembolle gönüllerde taht kuran markaların izdüşümüdür. Hizmet doğru yapıldıkça markaların yıldızı parlar ve güçlenir, hizmette kusur arttıkça da markaların yıldızı söner ve güç kaybeder. Demek ki iletişimin bir yanı doğru olmak, doğru hizmet etmek ve doğru algı oluşturmaktır. Doğru algı oluşturmanın da bir tık ötesi doğru olgudur ki; bu da toplumda marka sevgisi ve marka sadakati oluşturur

Amblem ve logo anlayışı

Amblem, logo, sembol ve armalar bir ürünün, bir hizmetin, bir yapının, müstakil bir sanat eserinin simgesel bir değeridir. Grafik sanatıyla ve anlayışıyla  somut bir görselliği, şekli ve biçimidir. Bir anlamda temsil ettiği değerin varoluş felsefesidir. Hizmetlerin manevi tılsımı ve fiziki ifade şeklidir.

Varlıkları bile yeter

Her kurumsal ve kurumsallaşmış değerlerin günümüzde amblem ve logolarla kendini ifade etmesi kusursuz hizmet veren markalara açıktan bir itibar kazandırabilir. Her ürün ve hizmet kurumsal bir logo ve ambleme ihtiyaç duyabilir, kendini bu şekilde kurumlaştırabilir, kendini ancak böyle ifade edbilir. Fakat  ticari bir meta olmayan nice değerler vardır ki amblem ve logoya ihtiyaç duymazlar. Onların kurumsallığı taşıdıkları kutsallıklarıyla ancak izah edilebilir. Onların kurumsallıkları ambleme, logoya bağlı değildir, varlık sebebleriyle ilgilidir. Onların varlığı herşeyi ifade eder. Herhangi bir konuda ve konumda mabedlerin görsel ifade şekilleri, mimari üslubunun çizimi,  iletişim mecralarına yansımasıyla hasıl olur.  Bir ambleme, bir logoya, bir arma ve sembole ihtiyaç duymazlar.

Dünya görüşü


İstanbul Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nin tamiri ve tadilatıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı tarafından bir sunum gerçekleştirildi. Kısa adı AKM olan bu kültür varlığının işlevsel bakımından eskisine göre kat kat fazla ve çağdaş anlayışla tasarlanmış bir bina oluşu bizi heyecenlandırıyor. Eski yapı ön cepesyle çağdaş bir yapı olarak Taksim’deki duruşu fena değildi. Bir nevi eski görsel imajı korunarak eklenen simgesel değer içine yerleştirlen büyük turuncu bir küre. Dikdörtgen biçiminde bu binanın cephesi, çerçeve çerçeve olarak kabul edersek içersinde bir küre ile, bu kültür varlığı, sanat ve estetik açıdan yeni şekliyle, değerli bir görsel  imaja sahip oluyor. Felsefi anlam olarak da küre globalleşen bir dünyayı temsil ediyor demektir. Binanın ön cephesini geometrik değerlerde dikdörtgen kabul edersek, tam da ortasındaki bu küre aynı zamanda yuvasında bir göz olarak bakışı, görselliği, hatta dünya görüşlerini ve  hayata bakışı simgeliyor olabilir. Bu düşünceden yola çıkıldıysa isabetli bir görsel şölen bu sanat harikasında derinlemesine anlam kazanıyor..

Hilal semboldür

Atatürk Kültür Merkezi’nin mimari tasarımında isminin, ambleminin ve logosunun nereye konulacağıyla ilgili bir yer bulamadım doğrusu. Eğer düşünülseydi böyle bir yapının cümle kapısı ve cephesinde mutlaka yapıyla insicamlı bir bölüm mutlaka olacaktı. Koca Sina’nın eserlerine bir bakın, özellikle mabedlerde bir amblem bir logo yoktur. Bu tür binaların işlevsellikleri önemlidir. Genel geçer bütün ümmetin ittifak ettiği ve benmsediği “Hilal” minarelerin ve kubbelerin tepesinde bir alemle İslam temsil edilir. Diğer İslam dışı dinlerin mabedlerinde de aynı durum vardır. Müslümanlıkta yeryüzü mescid hükmündedir. Esas olan mabedin yapısı değil, içinde ibadet eden müslümanların cemaat olmaktan aldıkları feyiz ve birbiriyle ne kadar yardımlaştığı ve kaynaştığıdır. Biz sadece yapının suiletini görür görmez işte bu Sultanahmet Camisi’dir. İşte bu, Çağlayan Adliyesi’dir. İşte bu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’dir. İşte bu Ayasaofya’dır. İşte bu TBMM’dir diyebilecek, algısı ve olgusuyla bir idrake sahip olamamızdır. Ancak o şuurda bir insan, bir müslüman ve bir vatandaş olarak duyarlı olabiliriz.

Enternasyonal özellik

Atatürk Kültür Merkezi’nde elbette doğudan, batıdan, güneyden,kuzeyden, her türlü kültürden sanattan gösteriler sunulacaktır. Çünkü böyle kültür merkezlerinin ve opera binalarının işlevi globalleşmedir. Böyle bir bina işlevselliğiyle örneğin Sultanbeyli’de olmayıp neden Taksim’dedir!.. Çünkü Taksim bütün yabancıların uğrak yeridir. Bir anlamda böyle bir ihtiyaca cevap verir anlayışıyla AKM Taksim’de bina edilmiştir. Aynı zamanda enternasyonal sanat ve gösteri merkezi oluşuyla da yabancı sanatçı ve toplulukları da bundan böyle bünyesinde ağırlayacaktır.

Herkese yer verilmeli

İnsan olarak farklılıklarımızla birbirimizi kabul ettiğiğimizde toplumdan bir parça oluruz. İnsan ancak hoşgörüsüyle birbiriyle kaynaşır, birbirinin eksiğini ve hatasını giderir. İşte o zaman insan toplumun bir mütemmimi olur. Bu abidevi sanat ve gösteri merkezinde Itri’den Dedeefendi’ye, Hacivat Karagöz’den Nasrettin Hocaya, Keloğlan’dan günümüz İslam ve Türk gösteri sanatçılarının yapıtlarına  kadar yeni bir nefes ve yeni bir formla yer verileceğine inanmak istiyorum. Herkes kendi çöplüğünde ötmesini bilmeli ve herkes kendine göre yoğurt yemesini bilmeli. Herkes kendi inancını, sanatını, kültürünü icra etmeli. Önce söz bize düşmeli  ve işte sanat, işte kültür, işte uygarlık budur demeli.


Mehmet Akyıl

8 Kasım 2017 Çarşamba
Saat: 5:35
İstanbul












2 Temmuz 2017 Pazar

Cahil Cesareti


Yine bir televizyon kanalında ilim ve bilim kavramlarını birbirinden ayırıyorlar.  İlmi biraz da dini bird terim yerine oturtarak, bilmi de pozitiivist seküler bir terimle tarif ediyorlar. Aslında bütün niyetleri bellidir. "İlim ilim bilmektir. ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice iştir" diyen Yunus'u da görmemezlikten gelmek istiyorlar.  Çünkü Yunus "Kendini bilen Rabbini bilir" düşüncesiyle kültürümüze damgasını vurmuştur. İlim bizi irfana götürmelidir. O zaman ilim ilim olur ve Allah'ın emri de yerine getirilmiş olur. 

Cumhuriyetle birlikte harf inkıalbının yanısıra dil inkılabı da yapılmıştır. Bu öyle bir hal alır ki; hela için tintin ismi verilir. İstiklal marşı için ulusal düttürü denir.  Tabi bu girişimlerin hiçbiri tutmamıştır. Sanatı estetden ayıarmıyor ve sanat estetiktir diyebiliyorsak, İlim de irfandır demek yanlış olmasa gerek!.. Sanatın estetik yorumu ahlaki temele dayanıyorsa, ilmin de ahlaki ve vicdani yönü irfandır. Öğrendiklerimizin insanlık hizmetinde kullanılması mefkuraqesidir.

Sözüm ona ben uzmanım diyen kişi yaptığımız işin bir anlamı olmalı ve anlamlandırmalıyız diyor. Anlam türkçe bir kelime, bunun ara;ça karşılığı mana kelimesidir.  Anlamlılık da maneviyattır. Bir anlamda moral değerlerdir.  Manevi yönü olmayan hiç bir harfin, kelimenin, cümlenin ve ibarenin biç bir anlamı yoktur. Zihinde ve kalplerde yük olmaktan başka hiç bir önemi yoktur.

Çünkü maneviyat inançla ilgilidir. inançın kalpten taşması ve davranışa dönüşme meselesidir. Mutluluk ve huzur maneviyatla ilgilidir. Yine o televizyon programındaki NLP uzmanı "Husuli kalp yoktur"  diyerek saçmalayabiliyor. Bakınız diyor bunu ben söylüyorum; aha şuraya yazıyorum diyerek "Hulusi beyin" olmalıdır savını ileri sürerek saçmalayabiliyor. Cahil cesareti rezil olmaktan da korkmuyor. 

Oysa hulus, ihlas, muhlis aynı kömenden gelen kelimelerdir. Aslı arapçadır. İhlas samimiyet ve  içtenlik demektir. Bu duygular ve değerler kalple ilgilidir. Beyinle ilgili değildir. Hulusi kalp iyi niyettir. İnsanlığın yararına yapılan işler ve iyiniyetle yapılan davranışlardır. Kültürümüzde halis muhlis süt derken bile süte su katılmamazlıktır. Doğruluk, dürüstlük ve ahlaktır.

Sırf İslam ve türk kültürünü aşağılamak, küçük görmek, tepeden bakmak için, eşyanın tabiatına aykırı olarak kamuoyu önünde fikir ileri sürmek, bir uzman için intihar olmalı. İnsan isteyerek intihar edebilir mi!.. Fakat hakikate savaş açmış bir zavallı için bunun mümkün olabileceğini ve kendi kendine yok edebileceğini düşünebiliyorum. Allah hidayet versin.

Profösör









16 Ekim 2016 Pazar

Lafzatullah


Her nefeste Allah diyebilmek; Allah diye son nefesi verebilmek. Bir hamlede Allah yazabilmek; Allah deyip boyun bükebilmek...

Profösör

Not: Sabahattin Kayış kardeşimizin bir çalışması; Lafzatullah meşki...

14 Ocak 2016 Perşembe

Suluboya Resim Yapmak



İlkokulda resim yapmayı çok severdim. Babamın bana yaptığı köy resmini hala aklımda tutarım. Kurşun kalemin yanı sıra arkalı önlü iki ayrı renk olan kırmızı mavi kalemimle resim yapmaya başladım. İkinci sınıfta da suluboyayla tanıştım. Suluboyayı yağlıboyadan daha çok seviyorum.Üstelik yağlıboya çalışırken hataları dzeltme ikmkanı varken, suluboyayla bu imkan teknik olarak hiç yoktur. Hangi rengi hangi tonda fırçayla kullanırsanız, sonuç ne olursa olsun her fırça vuruşta estetik bakış olarak yeniden kendini konumlandırıyorsun. Bu da benim hoşuma giderdi doğrusu...

İspanyol Sanatçı "Mario Alba" tarafından Amazing Çizimler'den bir eser. Kraft resim kağıt üzerine, rapido ve fırçayla illüstre edilen suluboya nefis bir suluboya resmi.

Suluboya resim yapmayı hem severim, hem de yapanları ilgiyle izlerim. Suluboya resim belki hepimizin çocukluğunda tanıştığı ve yapmaya çalıştığı bir resim türü. Çocuklarımıza da suluboyayı sevdirelim.


Profösör

26 Aralık 2015 Cumartesi

Fotoğraf ve Manüpülasyon


Askerlik anılarından kalan her bir objenin ayrı ayrı birer değeri vardır. Bir şapkanın, bir kokartın, yaldızlı metal bir brovenin ve rölyefli parlak bir madalyanın hatırası, bize kazandırdığı ya buruk bir tebessüm, ya da göğsümüzü kabartan kahramanlıklarımızı betimleyen birer gurur abidesidir. Asıl bizlerin kazandığı bitmeyen dostluklar, çocuklarımızın hayranlık duyduğu ve yüreklerinde taşıdıkları bir er fotoğratan ibarettir.
Profösör
Not: Fotoğrafı çeken Gazeteci, yazar ve fotoğraf sanatçısı Hurşit Akyıl, Fotoğrafı edite edip, montajlayarak manüpüle eden Mehmet Akyıl

25 Aralık 2015 Cuma

Fotoğrafların Düzeltilmesi


Zaman zaman sosyal medya sayfalarında imaj olarak kullanılan fotoğraflar çok özenle seçilse de, üzerinde arapça ibareler bulunuyor. arapça bilmeyenler bu fotoğrafları ters olarak yayınlayabiliyorlar. Oysa arapça bilseler veya arapça bilip de yazının düz mü, ters mi olduğuna bakarak dikkat etseler, fotoğraflar göreceği işlev bakımından ziyan edilmemiş olur. Arapça olsun, latince olsun, rusça ya da çince olsun, bir fotoğrafta yazı varsa azami dikkat sarfedilmeli ve en azından bir bilene sorarak bu metaryaller kullanılmalıdır.

Bu paylaşımda kullandığımız fotoğrafta bir kubbe, kubbenin üzerinde sanki "Hıra" dağından gelmiş güvercinler nasibini beklemekteler. Sadece bir hususu hatırlatmada fayda var; resim kullanırken fotoğrafa dikkat etmek lazım. Fotoğrafı çekenin, ya da kullananın alemdeki "Hüvellahü" hat yazısını ters değil de düz olarak koyulması gerekirdi. bu husus antanmış da olabilir. Ya da çekim doğru olsa da kullanım biçiminde veri yöneten arkadaş bunu düzelterek yani photoeditte transform, ters yüz ederek, facebooka koyup takipçileriyle paylaşabilirdi. Sanırım bu gözden kaçmıştır.

Alemde yazan arapça yazı anlam olarak "O Allah'tır" ibaresidir. Bu ibarenin ters yüzünden okunması demek, bu paylaşımı marka adına yapan kişinin  cehaletini, ya da dikkatsizliğini ortaya koymaktadır. Bu tür çalışmalar imaj yenilemek, itibar arttırmak için yapıldığından dikkat edilmesi markaya güveni ve sadakati arttırır. Aksi takdirde markanın imaj kaybına sebebiyet vermesi kaçınılmazdır.

Profösör

Not: Üstteki fotoğraf, alttaki fotoğrafın revize edilmiş şeklidir.  Fotoğraftaki arapça ibare de oknaklı hale getirilmiş, aynı zamanda şükür ve duadan sonra huzur kelimesinin yer alması uygun görülmüştür.  Alt fotoğraf çekiminden kaynaklanan kubbenin  ve dolayısıyla üstteki alemin yamukluğu açısal olarak dikhale getirilerek daha mehabetli bir görsellik elde edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca bu cuma tebriğindeki marka ismine görülen lüzum üzerine yer verilmemiştir. Umarımbu cuma gününde bir  faydamız dokunmuştur. Bil vesile biz de takipçilerimizin Cumasını tebrik ediyoruz.

9 Ağustos 2015 Pazar

Karakalem Resim


Resim yapmayı severim. Hele karakalem çalışmaları daha da çok severim. Karakalem çalışmalar doğallıktır. Masumiyettir. Çocukluğumuzda İlk kalem tutuşumuzdur. Karakalem aynı zamanda samimiyettir. Belki kadim bir hüzün, belki de hatırda kalan tek bir gülümseyiştir. Karakalem aşk ve hüznün belki de şiirsel görünümüdür.
Profösör
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...