İzleyiciler

irade etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
irade etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Aralık 2016 Perşembe

Seversen Sevilirsin


Hayatımızın kontrolü bütünüyle bizde diyemeyiz.  Bu ancak bizi yaratan, terbiye eden, rızıklandıran  Yüce Kudrettedir. Doğal olarak kararlarımızı kendimiz vermekte özgürüz. Tercihlerimizde özgürüz. Bu bir bakıma doğru olsa da, özgür iradeyle doğru karar ve doğru tercihler  yapabilir miyiz!..  Her şeyden etkilendiğimize göre  en iyisine karar vermek, en iyisini tercih etmekte zorlanırız. Herşey sadece bizim için kurgulanmaz ve kodlanmaz ve karşımıza ne çıkarsa onu kabulleniriz. Mükemmellik bekleyemeyiz. Çoğu kez beklentilerimize yeniliriz. Bazen de öyle şeyler olur ki, beklemediğimiz bir süprizle karşılaşır ve o hayatımızın en büyük  mucizesi oluverir. Öyle bir mucize ki, bizi hidayete götüren bir mutluluk ve bir huzur gibidir. Biliriz ki; bu bizim birlikte geçmişte yaşadığımız onca sıkıntının, onca zahmetin bir sonucu olarak, bize sunulan Allah'tan rahmet, bereket  ve sonsuz  bir lütuftur... Önce Onu sevecek ve Onun rızasını kazanacaksın. İşte o zaman seversen sevilirsin.

Profösör

6 Haziran 2014 Cuma

Aşk; Kaderin Oyunudur


Açlığını çektiği bir duygu, onu aşkın içine çekiyor, sonu uçurum  bile  olsa kuru bir yaprak gibi, bu rüzgarla adeta uçuruma doğru sürükleniyordu kadın. Karşısına ilk çıkan  yakışıklı  ve saçı bir adamın mavi, masmavi bakışlarından gözlerini bir türlü ayıramadı.  Gözlerine mil çekilmiş bir ama gibi hissetti  kendini kadın. Sıtmaya tutulur gibi tit tir titreyen, dizlerinin bağı çözülüvermiş gibi hissetti kendini birden. 

İnancına, kültürüne ve meşrebine ne kadar yakındı bu durumun. Bilemediği, sorgulaymadığı ve anlayamadığı  bir durumdu bu durum. Anladı ki; aşk karşı konulmaz bir iradesizliktir. Anladı ki aşk; mahiyeti ve sonu ne olursa olsun körükörüne karşı durulmaz bir teslimiyettir. Kimine göre aşk kendini tamamen bırakacak kadar bağımlılıktır. Kimine göre sarhoş olmak, kimine göre avare avare ortalıklarda dolaşmaktır belki de. Cezbeye kapılmak, kendini unutarak, deli divane,  mezcup olup yaşamaktır.

Herşey olduğu gibi, göründüğü gibi değildir aslında. Herşey başka şeylerin de birer işaretidir.  Herşey göründüğü gibi sadece kendini ifade etmez; şimdiki durumunu, oluşunu ve varlığını  geçmişe ve geleceğe borçludur belki de. Belki de bu zaaflarımızın ve kaderin bir oyunudur bize... 

Profösör
"Aşk ve Hüzün" den

16 Mart 2012 Cuma

Bir Cuma Yazısı

İnsan anlı ak, başı dik, onurlu bir hayatı yaşayabilmesi, bununla birlikte yürüdüğü yol ne kadar kaygan olursa olsun, düşmemek, Hakka ve hakikate olan soylu yürüyüşünü tamamlayabilmesi için, iradesini doğrulukta, iyilikte ve güzellikte kullanması gerekmektedir. Doğruluk, iyilik ve güzellik kavramlarının ne olduğunu, neler olması gerektiğini, inancımızın kaynağı olan, bütün insanlığı kıyamete kadar sevgiyle, şefkatle, merhametle kucaklayan Kuran'ı Kerim'den başka hiç bir rehber bize öncü olamaz. Hiç bir kitap bizi marazalardan kurtaramaz. Mutluluk ve huzur veremez.

Yaşadığımız bu kirli dünyada birbiriyle çarpışan ve birbirine zıd iki yol vardır. Birisi ahlaki, hukuki ve soylu bir yol, diğeri ise, insanı insanlık değerlerinden çıkartan, nefsini azdıran, nefsi karşısında diz çöküp, iradesizliğiyle insanı zulme götüren bir yoldur ki, hem bu dünya, hem de diğer alem için bir çöküş, bir bitim noktasıdır. İnsani varlığımız içinde var olan iyi olma veya kötü olma fikri ve duygusunu ömrümüz boyunca taşırız. Masumiyetimizle doğarız, sonra da aldığımız terbiye ve tecrübelerle, kendimize bir gelecek yol çizeriz. İyi insan olmak da, kötü insan olmak da artık bizim irademizde ve elimizdedir.

Bir tarafta iyilikler vardır, diğer tarafta kötülükler.. Bir tarafta inanç değerleri, diğer tarafta ise inkar.. Bir tarafta mutluluk ve huzur vardır, diğer tarafta mutsuzluk ve huzursuzluk.. Bir tarafta zenginlik, bolluk ve bereket vardır, diğer tarafta ise fakirlik, açlık, sefalet ve muhtaçlık.. Bütün bunları apayrı bir sınıflama içine sokacak olursak, maddi ve maneviyat, soyut ve somut olan bütün değerleri kapsamaktadır. Maneviyatı bırakıp sadece maddeye değer verenler, sadece kendini düşünen bencil, paracı, çıkarcı, dünya heves, zevk ve sefası için gözünü hırs bürümüş, kendisine bile yabancılaşmış kişilerdir. Bu kimliği taşıyan kişiler asla sevilmezler. Bunun yanında maneviyata değer verenlerin içinde bir sevinç, bir coşku, bir heyecan vardır. Bu kimlikteki kişiler maneviyat için maddeyi kullanırlar. Hayatlarını insanlık idealine adamışlardır. Böyle bir mefkuresi olan kişiler hem severler, hem de sevilirler. Asla paranın esiri olmazlar. Tam aksine para onların esiridir.

Herşey, bilen, gören, işiten, düşünen ve akleden için, ayan beyandır. Ya nefsimizi önümüzde diz çöktürüp ona kök söktüreceğiz, ya da nefsimizin oyuncağı ve kuklası olup Allah'a isyan edip cehenneme boylayacağız. Bununla da kalmayıp, dünyada da başımıza gelmeyen bin bir musibette kalmayacaktır.

Profösör
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...