İnsan anlı ak, başı dik, onurlu bir hayatı yaşayabilmesi, bununla birlikte yürüdüğü yol ne kadar kaygan olursa olsun, düşmemek, Hakka ve hakikate olan soylu yürüyüşünü tamamlayabilmesi için, iradesini doğrulukta, iyilikte ve güzellikte kullanması gerekmektedir. Doğruluk, iyilik ve güzellik kavramlarının ne olduğunu, neler olması gerektiğini, inancımızın kaynağı olan, bütün insanlığı kıyamete kadar sevgiyle, şefkatle, merhametle kucaklayan Kuran'ı Kerim'den başka hiç bir rehber bize öncü olamaz. Hiç bir kitap bizi marazalardan kurtaramaz. Mutluluk ve huzur veremez.
Yaşadığımız bu kirli dünyada birbiriyle çarpışan ve birbirine zıd iki yol vardır. Birisi ahlaki, hukuki ve soylu bir yol, diğeri ise, insanı insanlık değerlerinden çıkartan, nefsini azdıran, nefsi karşısında diz çöküp, iradesizliğiyle insanı zulme götüren bir yoldur ki, hem bu dünya, hem de diğer alem için bir çöküş, bir bitim noktasıdır. İnsani varlığımız içinde var olan iyi olma veya kötü olma fikri ve duygusunu ömrümüz boyunca taşırız. Masumiyetimizle doğarız, sonra da aldığımız terbiye ve tecrübelerle, kendimize bir gelecek yol çizeriz. İyi insan olmak da, kötü insan olmak da artık bizim irademizde ve elimizdedir.
Bir tarafta iyilikler vardır, diğer tarafta kötülükler.. Bir tarafta inanç değerleri, diğer tarafta ise inkar.. Bir tarafta mutluluk ve huzur vardır, diğer tarafta mutsuzluk ve huzursuzluk.. Bir tarafta zenginlik, bolluk ve bereket vardır, diğer tarafta ise fakirlik, açlık, sefalet ve muhtaçlık.. Bütün bunları apayrı bir sınıflama içine sokacak olursak, maddi ve maneviyat, soyut ve somut olan bütün değerleri kapsamaktadır. Maneviyatı bırakıp sadece maddeye değer verenler, sadece kendini düşünen bencil, paracı, çıkarcı, dünya heves, zevk ve sefası için gözünü hırs bürümüş, kendisine bile yabancılaşmış kişilerdir. Bu kimliği taşıyan kişiler asla sevilmezler. Bunun yanında maneviyata değer verenlerin içinde bir sevinç, bir coşku, bir heyecan vardır. Bu kimlikteki kişiler maneviyat için maddeyi kullanırlar. Hayatlarını insanlık idealine adamışlardır. Böyle bir mefkuresi olan kişiler hem severler, hem de sevilirler. Asla paranın esiri olmazlar. Tam aksine para onların esiridir.
Herşey, bilen, gören, işiten, düşünen ve akleden için, ayan beyandır. Ya nefsimizi önümüzde diz çöktürüp ona kök söktüreceğiz, ya da nefsimizin oyuncağı ve kuklası olup Allah'a isyan edip cehenneme boylayacağız. Bununla da kalmayıp, dünyada da başımıza gelmeyen bin bir musibette kalmayacaktır.
Profösör
3 yorum:
Kaleminize sağlık. Çok güzel bir yazıydı.
Teşekkürler.
İnsan oğlu ömür boyu bu ikilemi içinde yaşayacaktır. Ellerinize sağlık güzel bir konuya değinmişsiniz. Rabbim umarım hep doğru yolu tercih etmemizi sağlar. Amin.
Asahhara @ Teşekkür ederim.
~♥ Nurs..~ @ İnşallah..
Yorum Gönder