Ramazan ayı rahmet, bereket ve mağfiret ayıdır.
Elbette Ramazan ayı sabır ayıdır, hoşgörü ayıdır. Huzurun, sükunetin, kardeşliğin karşılıklı
yardımlaşmanın ve kalp güzelliğinin en çok yaşandığı bir iklimdir Ramazan ayı...
Camilerimizde, minarelerimizde
sadece kandiller, mahyalar ve şerefeler yanmaz; aynı zamanda imanımızın gereği, yerine getirdiğimiz
ibadetlerimizden dolayı da kalbimizdeki kandillerimiz yanar. Böylece hep
birlikte bu manevi iklimde birbirimlize daha da yakın oluruz. Hep birlikte
Allah'ın ipine sarılmaktan ve kardeşlikten büyük haz duyarız. Birbirimizi sahipleniriz.
Birbirimizin sevinçlerine, mutluluklarına ortak olma, ayrıca birbirimizin
sıkıntılarına çare bulma ve yaralarına merhem olma konusunda daha da duyarlı
oluruz. Çünkü Cenab-ı Allah ancak müminlerin kardeş olduğunu bize hatırlatarak,
müminler olarak bizim hep birlikte Allah'ın ipine sarılmamızı
emrediyor.
Birlik olmak, kardeş olmak demektir. Kardeş olmak
da birlik olmak demektir. Ancak birlik olur da tefrikaya düşmez isek, Kuran'ın
buyruklarıyla hareket edersek Allah'ın rahmetini, bereketini ve mağfiretini
kazanmış oluruz. Allah'ın rahmetini, bereketini ve mağfiretini kazananlar şuur
içinde yaşayanlardır. Şuurlu toplum hiçbir zaman gaflete düşmez ve huzur içinde
yaşayan toplumlardır. Ramazan ayı onbir ayın üzerinde değer olarak tutulduğu bir fırsat ve bir şuur ayıdır.
Bu ayda daha çok manevi değerlerin bilindiği, insani ve ahlaki faziletin daha
çok yansıdığı, toplumsal
yardımlaşmanın daha çok arttığı,
birlik ve dirlik ayıdır. Bu ay hepimizi huzura götüren ve Kuran'ın
indirildiği nurlu bir aydır.
Peygamberimizin buyurduğu gibi “İnanarak ve karşılığını yalnız Allah'tan
umarak Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahları bağışlanır". İşte
bundan dolayıdır ki; bu ay rahmet, bereket ve mağfiret ayıdır.
Ramazan ve oruç tutmanın insan üzerindeki maddi
ve manevi etkilerini anlatmakla bitiremeyiz.
Ramazan ve orucun hikmeti parmakla sayılamaz. Ramazan orucunun bildiğimiz ve
bilemediğimiz, insan vücudu ve yaşantısı üzerindeki etkileri ancak sonsuzlukla
ifade edilebilir. Oruç insan ruhunu ve davranışlarını disipline sokar. İnsan
nefsini dizginleyerek aynı zamanda insanı terbiye eder. İnsan iradesini iyi
yönde kullanabilmesini kolaylaştırır. Birey ve toplum olarak Ramazan ve orucu
idrak etmek demek, hakikatin farkına varmak, birey ve toplum olarak İslami, insani, vicdani olarak da
farkındalık oluşturmak demektir.
Ramazan ve oruçla birlikte sabretmeyi, hoşgörlü olmayı, bize ihsan edilen
nimetlerin kıymetini bilmeyi öğreniriz. Ramazan ve oruç bizim tek başına yalnız
yaşamamızı önler. Benliğimizi, kimliğimizi ve kişiliğimizi güçlendirir. Bununla
birlikte bencilliğimizi törpüler, bizi diğer kardeşlerimizle bir tutar, onlarla
kaynaştırır. Birbirimize olan muhabbetimizi arttırır. Bundan dolayıdır ki; bu
ayda günahlarımızdan arınırız. Bundan dolayıdır ki bilincimizi taze tutarız. Ramazan
ve oruç ayı sadece kendi ülkemizde bir iklim oluşturmaz. Bütün islam
ülkelerinde ve dünyanın her yerinde, nerede bir müslüman kardeşlerimiz varsa, hepsi de bu iklimde yerini
bulur. Bu iklimle Ramazan ve oruç kültürü oluşur.
Bu kültür her Ramazan ayı geldiğinde birlikte yaşanır ve birlikte yaşatılır. Bu kültür ümmet
bilincidir. Bütün insanlığa olan yansıması da sevgi, şefkat ve merhamettir.
Onun içindir ki; Ramazan ayı rahmet, bereket ve mağfiret ayıdır.
..........
Not: İlahiyatçı Yazar / Niyazi Özdemir hocanın Buünkü Yeni Birlik gazetesindeki Ramazan Sayfasında neşredilen makalesini bloğumda paylaşıylorum.
..........
Profösör
4 yorum:
Bu güzel paylaşım güzel oldu... Teşekkürler...
Calimero @ Biz teşekkür ederiz.
ramazan ayını tüm güzellikleriyle geçiriyoruz ve inşallah anlamıyla da yaşayabiliyoruzdur.
Çok güzel bir yazı.Paylaşımınız için teşekkürler
minikare@ Bedenen ve ruhen; bütün varlığımızla huzur buluyoruz.
Yorum Gönder