İslam kelime itibariyle geniş bir terminolojiye
sahiptir. İslam Arap graamerinde “Selime” mazi kökeninden türemiştir. Sin, lam,
mim; İslam kelimesinin kökenidir. “Selime”
salim oldu, maddi ve manevi olarak huzur içinde bulundu demektir. İslam
Allah’ın hükümlerine teslim olmak anlamına gelir . Kim ki Allah’ın emirlerine
teslim olur, huzur bulur demektir. Hem müslümanlar karşılıklı muamelede
Allah’ın hükmüyle adil olurlar, ahlaklı davranırlar, hemde kendi iç çatışmalarından kurtulmuş olmaları demektir. İslam inancı bütün insanlığı
içine alacak şekilde kapsayıcıdır. İnsani, vicdani evrensel değerlerin üzerinde
kutsiyeti olan yüce Kitabımız olan Kuran-ı Kerim rehberimizdir. Allah’ın
sevgili kulu ve Resulü olan Peygamberimiz hazreti Muhammed de önderimizdir. Elbette İslam Barış
dinidir. Bu fani dünyada insanın maddeye olan düşkünlüğünden kurtararak, onu manevi
olgunluğa kavuşturan yüce bir dindir. Kur’an da, Hazreti Peygamber de onun için
bize gönderilmiştir. Bütün insanlık buhrandadır; buna karşın kurtuluş ancak İslam’dadır.
Bu dünyada insana verilen nimetlere şükretmek
gerek. Zengin daha çok zengin, fakir daha çok fakir, güçlü daha çok güçlü,
zayıf daha çok zayıf olursa, işte o zaman bu düya adalet ve ahlakın öngördüğü
değil, zalimlerin ve ahlaksızların cirit attığı bir yer olmaktan öteye
gidemeyecektir. Elbette dünyanın dengesi bozulacaktır. İnsanlık bir tarafta
efendiler, diğer tarafta köleler şeklinde ikiye ayrılıverir. Bir tarafta
ezenler, diğer tarafta ezilenler. Şunu da unutmamak gerekir ki adalet
terazisinini iki kefeyle eşitlemek ve izah etmek bir anlamda kısırdöngüdür.
Adalet terazisi çok kefeelidir. İyiler ve kötüler diye insanlığı iki sınıfa
alırmak yerine iyilerin iyiliklerinde ısrar etmesi, şuurlandıkça kötülerin bir
bir yok olması ve hidayete ermesi konusunda
var gücüyle çalışması gerekir. İnsan sadece dünyayı değil, ahireti ve sonsuz
mutluluğunu düşünerek hareket etmesi gerekir. Yüce Allah Kuran’ında ““Ey iman
edenler; hepiniz topluca barış ve güvenliğe girin…" buyurmaktadır.
İnsanlar bu dünyada barış içinde huzurlu ve mutlu olarak yaşayabileceği bir
dine davet edilyor. Bu da islam dinidir. Çünkü “Allah katında din islam’dır.”
İslam dininde zorlama olmadığı için; kişilerin inançlarına ve farklı
görüşlerine hoşgörüyle bakılır. Çünkü din, inanç ve ifade özgürlüğünü İslam
teminat altına almıştır.
İslam dini barıştır derken; bu inanç sisteminin
getirdiği güvenlik şemsiyesi herkesi içine alır. Hayvanlara ve çevreye zarar
verenlere de yaptırım uygular. Hiç kimse kimsenin tavuğuna kış diyemez. Hatta kullandığımız
bir eşya bile bize hizmet veriyorsa, onu hor kullanamayız. Birine kızıp da
telefonu fırlatamayız. Yere düşen bir eşyayı tekmeleyemeyiz. İslam inancının
duyarlılığı burada işte!... Allah “Benim rahmetim her şeyi kaplamıştır” diyor.
Canlı ve canssız evrende her ne varsa varlık olarak Allah’ı tesbih ediyor. Bunu
idrak etmek için şuurlu olmak ve şuurlu insan olarak yaşamak gerekiyor.
Merhum Cemil Meriç Hoca “Anarşi, Terör, Anomi”
isimli bir gazete tefrikasında
“Maverayla göbek bağını kopartmış bir dünyanın insanı ya intihar eder, ya da
isyan” diye yazmıştı. Ahireti hice sayıp, sadece dünya ehli olmak bencilliktir.
Bencillik insanı yalnızlık girdabına sokar. Onu boğar. Başına gelmedik işler
açar, insan huzur bulmaz ve mutlu olmaz. Oysa Allah “Muhakkak ki müminler kardeştir. Hepiniz birden Allah’ın
ipine sarılın ve tefrikaya düşmeyin” diyor. Bu emre uyulursa
doğal olarak toplumlarda barış olur. Barış diğer bir anlamda birlik
ve dirlik demektir.
..........
Not: İlahiyatçı Yazar / Niyazi Özdemir hocanın dünkü Yeni Birlik gazetesindeki Ramazan Sayfasında neşredilen makalesini bloğumda paylaşıylorum.
..........
Profösör
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder