Kadınlar yaratılış itibariyle cismi latiftirler. Aynı zamanda
cazibe merkezidir. Bundan ötürü erkeğe nazaran bu açıdan edilgen tarafı yoktur.
Bilakis erkekler üzerinde etken bir işlevi vardır. Ancak erkeklerin yaratılış itibariyle
kadınlar karşısında edilgenlikleri olur. Kadın varlığıyla, duruşuyla, gizemli
ve büyülü dünyasıyla erkekler üzerinde etkili bir baskı kurmaktadırlar.
Kadınlar dışarıya verdiği fotoğrafla kendisini en iyi şekilde ifade eder.
Herkese ve özellikle kendisine her kur yapana boyun eğmez ve teslim olmaz.
Kadın aynı zamanda gelgeç heveslere de asla kapılmaz. Kadın, kadınsı
duygularını paylaşırken özünde cinsi değerleri değil de, annelik değerleriyle
bir dünya kurar. Kadının güzelliği, cinsi cazibesi, ancak anne olmak ve iyi bir
aile kurmak için, Allah'ın kendilerine bahşettiği bir lütuftur. Kadın kendisine
bahşedilen değeri çok iyi bilir ve bu bilinçle içgüdülerini harekete geçirir.
Öbür taraftan erkek de, doğal olarak bir arayış içindedir. O'nun da dünyası
yalnızlıkla çekilmezdir. Ne var ki toplumuzda, bilinen gelenek ve
göreneklerimizin de baskısıyla birlikte erkekler kendisini her konuda söz
sahibi olduğunu düşünmektedirler. Kadınlarımız bu açıdan her zaman ikinci plana
düşmektedirler. Oysa kadın erkek ilişkilerinde duyguları tamamen yaratılışı
gereği kadınlar yönetir. Bu anlamda yuvayı dişi kuş yapar atasözü boşuna
söylenmemiştir. Yuva dediğin nedir ki; bir kuş için yuva çerden çöptendir.
Onlar da bu dünyanın nimetlerinden faydalanırlar. Bizler için yuva, mütevazı
bir ev, başımızı soktuğumuz, dışarının kirliliklerinden korunduğumuz sıcak bir
yuvadır.
Ne yazık ki; günümüzde kadın da, erkek de, hayatlarını
planlarken, asli düşüncelere göre değil de, zorlayıcı unsurları içinde
barındıran bir kısır döngü düşüncesiyle hareket etmektedirler. Erkek etrafına
bakınır, kendince, bilgili, birikimli, inançlı, ahlaklı ve güzel bir kadını eş
olarak seçer.. Bu seçim karşısında bakalım bu isteği akıllı, zeki, daha
doğrusu, şuurlu bir kadın tarafından karşılık bulur mu?. Elbette bulmaz. Çünkü
şuurlu bir kadın karşısındakinin duruşundan herşeyi anlar. Herşeyi sezer. Eğer
şuurlu bir kadın, tam anlamıyla özgürlük ve bağımsızlığını kazandıysa, maddeten
kimseye muhtaç olmama anlamında, kendi işi ve geleceği varsa, evlilik için,
karşısına gelen taliplinin samimiyetini ve ihlasını sorgulayabilme cesaretini gösterebilecektir.
Karşısındaki kişinin sorumluluk duygusunu sorgulamaktan asla çekinmez. Çünkü
kadınlık duygusu sorgulayıcıdır. Bir kadın için sorumluluk, bir erkekte
arayacağı en önemli bir niteliktir. Eğer bir erkek gerçekten iyi niyet sahibi
ise, sözü evelemeden gevelemeden herşeyiyle gerçek, inançlı, soylu ve onurlu
bir kadına teslim olmaktan başka da bir çaresi yoktur. İslam'a göre bir erkek
kadının talep ettiği nikah mihrine cevap verebilir mi?.. Ev, araba, arsa, kat,
yat, para, pul ne varsa, büyük bir bölümünü tereddüt etmeden evleneceği kadına
resmen verebilir mi?. Bu soruya bile cevap veremeyen erkeğin suratının
düştüğünü görebiliriz. Oysa bir erkeğin kadını beğenmesinin samimiyet ölçüsü
budur. Gerçekten erkek cazibesine kapıldığı kadının kimlik ve kişisel varlığına
mı, yoksa onun maddi anlamda dünyasındaki zenginliğine mi tutulmuş olduğu,
böyle bir sorgulama sonucu bir turnusol kağıdı gibi ortaya çıkacaktır. Bu
sorgulama resmiyete bindiğinde erkek bütün varlığını sevdiği bir kadın için
feda edebilecek bir şuurda ise, bu fedakârlığı, eş olarak beğendiği kadına
canını bile vermekten önemlidir.
Kadın erkek ilişkileri, iki tarafın birbirini tanımasında,
anlamasında, sadece düşünsel ve sözsel bir kriteri yoktur. Bu ilişkinin her
anlamda adabı muaşerete göre şekillenmesi önemlidir. Hayatın gerçekleri vardır.
Bu gerçekler kimine göre yaşadığı çileler sonucu tecrübeleridir. Kimine göre de
hayat akıp giden bir maceradır şeklindeki bakışıdır.. Oysa hayat bütün
varlıklarla iyi bir iletişim içinde olabilmektir. İnsanları anlamak ve
derinliğine inmek için; gözle gördüklerimiz, kulağımızla işittiklerimiz yeterli
değildir. Taşıdığımız değerlerle birlikte oluşan sorumluluk duygusudur.
Sorumluluk duygusu riyadan uzak olup, kesinlikle ahlak ve karakterle bezenmiş,
paylaşım değerleridir. Şuurlu olmak; sözde papağan gibi konuşup, vaazlar vermek
değildir. Şuurlu olmak inandıklarımızı şeksiz şüphesiz davranışlarımıza
yansıtmaktır. Çünkü bir kadın, herşeyden emin olduğu ve istediği gibi yuvasını
kurabiliyorsa, onun kurduğu yuva en huzurlu ve mutlu bir yuva demektir. Şuurlu
bir kadın hem dünyamızı hem de ahiretimizi abad edebilecek bir varlıktır. Bunun
böyle olduğunu en iyi de yine kadınlarımız bilmektedir. Bundan dolayı şuurlu
bir kadın kendisi ve ailesi için neyin hayırlı olabileceğini sezinleme yetisine
ve nasıl davranması gerektiği dürtüsüne de sahiptir.
Profösör

4 yorum:
ne kadar güzel dile getirmişsiniz..empati işte budur ...insan sevgisi işte budur...tarafsız anlatabilmek...geçen günlerde bir yazı yazmıştım.Sanki ona yorum gibi olmuş.Yüksek bir ilgiyle ve önemle beğenerek okudum.Yazılarınızı keyifle okuyorum:-)
Şükriye Karahan@ Teşekkür ederim. Her konu insanın ilgisini çekiyor; fakat konulara bilgi ve birikimle yaklaşmak gerekiyor.
Kadınları ve olması gerekenleri çok güzel anlatmışsınız hocam. Bu yazınız tüm kadınlar için ders niteliğinde bence. Herkes okumalı..
Asahhar@ Teşekkür ederim.
Yorum Gönder