Geçmiş zamana geçmiş gitmiştir diyemeyiz. çünkü bir anlamda
göbeğimiz geçmişle de bağlıdır. Hem insanlık ailesi Hazreti Adem ile
başladığına göre, bugüne dek insanlık tarihi içinde yaşayıp gidenlerimiz,
bizden önceki atalarımız olduğunu unutmamalıyız. Onların her birinin yaşam
değerleri, onlar ölüp gitseler bile bizim için ileriye ve geleceğe atfettiğimiz
birer tecrübevi değerlerdir. Tecrübeyi oluşturan ve olgunlaştıran değerler aslında
geçmişte sadece bizim yaşadığımız değil, aynı zamanda da bütün insanlığın tek
tek yaşadığı iyi ve kötü değerlerinin bir bütünü olarak bizlere yansıyan
değerlerdir. Bu değerler olgunlaşmamıza
dair ve ileriye bakışımızla ilgili, bizlerde büyük bir tecrübe oluşturur. Çünkü
insanlık ezelden ebede birbirini takip eden, aynı zamanda da birbirine bakan,
birbirinin aynası konumundadır. Onun için insanlığın bir bütün olarak kazandığı
tecrübeler hayatımızda şaşmaz bir pusula konumundadır. Onun için insanlık olarak,
yaşamış olduğumuz her olay bizim için, birer ibretlik ders niteliğini
taşımaktadır.
Aslında hiçbir olay unutulmaz. Mutlaka hafızamızın gizli
bölümlerinde zaman zaman kendini gösteren yaşanmışlıkların izdüşümüdür. İyi
olaylar bizi mutlu etse de, kötü olaylar; acılar, ıstıraplar, sıkıntılar,
boğulmalar ve darlık zamanlar sadece hatırlanmak istenmeyen konumda olan
olaylardır. Kötü olayların yaşanmışlığı ancak çile çekmek olarak
adlandırılabilinir. İnsan olup, inancını yaşamak isteyip de yaşayamayan, işkence
gören, çile çeken müslümanların ruh halini çile çekenler olarak
anlayabiliyoruz. Çünkü çile çekmek insanı pişirir, olgunlaştırır; sevgi, şefkat
ve merhamet duygularının ne olduğunu insana öğretir. Çile aynı zamanda da insan
için büyük bir kazanımdır. Çile çeken insan empati kurmayı becerebilendir.
Çünkü çile çekmeyen kişinin kendisinin dışındakilerle empati kurabilmesi
güçtür. Karşısındaki kişiyi derinlemesine anlaması ve aynı zamanda da başkası
tarafından sağlıklı anlaşılması da mümkün değildir. Bunun yanında çile çeken
sorumluluk nedir bilir. Çile çeken hayatını ben merkezli düşünse de, yaşam
biçimini herşeyiyle bir bütünlük içinde paylaşmasını ve paylaşmaktan büyük bir
haz almasını bilir. Paylaşmanın feyiz ve bereketine inanır ve hayatını hizmet
etmeye adar, paylaşma üzerine oturtur. Çile çeken gözyaşlarını tutamaz, ağlar,
karşısındakini de ağlatır ve vicdanları sızlatabilir. Çile çekenin sözü
etkindir. Çünkü sözleri ve davranışları yürektendir. Yakıcıdır çünkü
eğitkendir. İnsanı pişirir çünkü onun işi olgunluktur. Olgunluk bir insanın
şuur halindeki yaşama biçimidir.
İleriye bakmak için geriye bakmak, nereden ve nasıl
geldiğimizi iyi bilmek gerekir. Çünkü tecrübe geçmişte yaşananlardan alınan
derslerdir. Çünkü herşeyin çıkış noktası, orantılı olarak geleceğe taşıdığı
değerlerden ibarettir. Hazreti Adem'den bu yana genlerimizde yaşattığımız en
büyük dünyevi değer; aşk ve hüzündür. Herkes aşkı yaşar ve aynı zamanda hüznü
de tadar. İnsan hem vuslata ermek için sevdiğine kavuşmak isteyecek, hem de
bunun yanında kaybetme korkusu yaşayacaktır. Çileyi sadece bedenen çeken,
işkence gören, hançer yiyen, kanı akan, bir insan olarak yaşayabilirsin.. Bunun
diğer boyutu olarak da tarifi mümkün olmayan bir ıstırapla manevi acıları
yüreğinde sızım sızım hissedebilirsin. Daha çok insanı bedenen çektiği acılar
değil de, kalben çektiği ıstıraplar insanı yıpratacak oluşudur. Eğer şu an
nefes alıp verebiliyorsak, eğer tövbe ve pişmanlık duyabiliyorsak, eğer
avucumuzda pırlanta kadar değerli bir umut ışığı saklayabiliyor, onunla
şükredebiliyorsak, eğer yalnız olmadığımızı Allah'ın bizimle beraber olduğumuzu
inanabiliyorsak, bizi bizden de iyi tanıyan dostlarımızın bizim yanımızda
oluşunu hissedebiliyorsak, onların hayatımızda özel bir yeri varsa, onlara
değer verip, karşılığını bulabiliyorsak, bizim için huzur var demektir..
Mutluluk var demektir.. Gelecek var demektir.. Bize takdir edilen herşeyin
kadir kıymetini bilmektir.
Profösör
2 yorum:
zihin çabuk kaydeder,hemen silmez..
geçmişi gelecekle düşünürüz...yürümeyi bilmeden koşamayacağımız gibi sanki...
ne çok geçmişte kalıp ahlanacaksın ne de geçmişini unutup geleceğine bakıp sadece sonradan vahlanacaksın...Geçmişi hatırlamak güzelse,devamını korumalı,geçmişin üzüyorsa devamını bozmalı ,yeri gedliğinde bir kenara koymalı insan ...:)
Geçmişimiz bizi besleyip büyüten ve bu günlere getiren değerlerle doludur. Her ne yaşanmış ise, bize damgasını vuran kimlik ve kişiliklerimizdir.
Yorum Gönder