İzleyiciler

17 Ekim 2012 Çarşamba

Geçmişten Geleceğe


Geçmiş zamana geçmiş gitmiştir diyemeyiz. çünkü bir anlamda göbeğimiz geçmişle de bağlıdır. Hem insanlık ailesi Hazreti Adem ile başladığına göre, bugüne dek insanlık tarihi içinde yaşayıp gidenlerimiz, bizden önceki atalarımız olduğunu unutmamalıyız. Onların her birinin yaşam değerleri, onlar ölüp gitseler bile bizim için ileriye ve geleceğe atfettiğimiz birer tecrübevi değerlerdir. Tecrübeyi oluşturan ve olgunlaştıran değerler aslında geçmişte sadece bizim yaşadığımız değil, aynı zamanda da bütün insanlığın tek tek yaşadığı iyi ve kötü değerlerinin bir bütünü olarak bizlere yansıyan değerlerdir. Bu değerler  olgunlaşmamıza dair ve ileriye bakışımızla ilgili, bizlerde büyük bir tecrübe oluşturur. Çünkü insanlık ezelden ebede birbirini takip eden, aynı zamanda da birbirine bakan, birbirinin aynası konumundadır. Onun için insanlığın bir bütün olarak kazandığı tecrübeler hayatımızda şaşmaz bir pusula konumundadır. Onun için insanlık olarak, yaşamış olduğumuz her olay bizim için, birer ibretlik ders niteliğini taşımaktadır.

Aslında hiçbir olay unutulmaz. Mutlaka hafızamızın gizli bölümlerinde zaman zaman kendini gösteren yaşanmışlıkların izdüşümüdür. İyi olaylar bizi mutlu etse de, kötü olaylar; acılar, ıstıraplar, sıkıntılar, boğulmalar ve darlık zamanlar sadece hatırlanmak istenmeyen konumda olan olaylardır. Kötü olayların yaşanmışlığı ancak çile çekmek olarak adlandırılabilinir. İnsan olup, inancını yaşamak isteyip de yaşayamayan, işkence gören, çile çeken müslümanların ruh halini çile çekenler olarak anlayabiliyoruz. Çünkü çile çekmek insanı pişirir, olgunlaştırır; sevgi, şefkat ve merhamet duygularının ne olduğunu insana öğretir. Çile aynı zamanda da insan için büyük bir kazanımdır. Çile çeken insan empati kurmayı becerebilendir. Çünkü çile çekmeyen kişinin kendisinin dışındakilerle empati kurabilmesi güçtür. Karşısındaki kişiyi derinlemesine anlaması ve aynı zamanda da başkası tarafından sağlıklı anlaşılması da mümkün değildir. Bunun yanında çile çeken sorumluluk nedir bilir. Çile çeken hayatını ben merkezli düşünse de, yaşam biçimini herşeyiyle bir bütünlük içinde paylaşmasını ve paylaşmaktan büyük bir haz almasını bilir. Paylaşmanın feyiz ve bereketine inanır ve hayatını hizmet etmeye adar, paylaşma üzerine oturtur. Çile çeken gözyaşlarını tutamaz, ağlar, karşısındakini de ağlatır ve vicdanları sızlatabilir. Çile çekenin sözü etkindir. Çünkü sözleri ve davranışları yürektendir. Yakıcıdır çünkü eğitkendir. İnsanı pişirir çünkü onun işi olgunluktur. Olgunluk bir insanın şuur halindeki yaşama biçimidir.

İleriye bakmak için geriye bakmak, nereden ve nasıl geldiğimizi iyi bilmek gerekir. Çünkü tecrübe geçmişte yaşananlardan alınan derslerdir. Çünkü herşeyin çıkış noktası, orantılı olarak geleceğe taşıdığı değerlerden ibarettir. Hazreti Adem'den bu yana genlerimizde yaşattığımız en büyük dünyevi değer; aşk ve hüzündür. Herkes aşkı yaşar ve aynı zamanda hüznü de tadar. İnsan hem vuslata ermek için sevdiğine kavuşmak isteyecek, hem de bunun yanında kaybetme korkusu yaşayacaktır. Çileyi sadece bedenen çeken, işkence gören, hançer yiyen, kanı akan, bir insan olarak yaşayabilirsin.. Bunun diğer boyutu olarak da tarifi mümkün olmayan bir ıstırapla manevi acıları yüreğinde sızım sızım hissedebilirsin. Daha çok insanı bedenen çektiği acılar değil de, kalben çektiği ıstıraplar insanı yıpratacak oluşudur. Eğer şu an nefes alıp verebiliyorsak, eğer tövbe ve pişmanlık duyabiliyorsak, eğer avucumuzda pırlanta kadar değerli bir umut ışığı saklayabiliyor, onunla şükredebiliyorsak, eğer yalnız olmadığımızı Allah'ın bizimle beraber olduğumuzu inanabiliyorsak, bizi bizden de iyi tanıyan dostlarımızın bizim yanımızda oluşunu hissedebiliyorsak, onların hayatımızda özel bir yeri varsa, onlara değer verip, karşılığını bulabiliyorsak, bizim için huzur var demektir.. Mutluluk var demektir.. Gelecek var demektir.. Bize takdir edilen herşeyin kadir kıymetini bilmektir.

Profösör

2 yorum:

Şükran dedi ki...

zihin çabuk kaydeder,hemen silmez..
geçmişi gelecekle düşünürüz...yürümeyi bilmeden koşamayacağımız gibi sanki...
ne çok geçmişte kalıp ahlanacaksın ne de geçmişini unutup geleceğine bakıp sadece sonradan vahlanacaksın...Geçmişi hatırlamak güzelse,devamını korumalı,geçmişin üzüyorsa devamını bozmalı ,yeri gedliğinde bir kenara koymalı insan ...:)

Profösör dedi ki...

Geçmişimiz bizi besleyip büyüten ve bu günlere getiren değerlerle doludur. Her ne yaşanmış ise, bize damgasını vuran kimlik ve kişiliklerimizdir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...