İzleyiciler

karanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
karanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Mayıs 2020 Perşembe

Bir Kapı Açılır



İnsan büyük bir kavram. Yaratılmışların en güzeli. Bu güzellik korku ve ümitle birlikte. Ne kadar taban tabana zıt bir duygu.  Belki de böylesi daha iyi. İfrat ve tefritten öte bir itidal, bir ahenk, inişler, çıkışlar insan içinde yaşar kutsal bir senfoni. Matem var, üzüntü var, kaygı var, endişe var telaş var, hüzün var; buna karşılık sevinç var, heyecan var, coşku var, özgüven var, mutluluk ve huzur var. Mesele negatif bütün duyguları, düşünceleri pozitife çevirebilmekte ve mesele  pozitif her ne varsa  öyle bir kıyafeti kuşanabilmekte.  İnsan tekbaşına insan değildir.  Onun eksiğini tamamlayabilen biri varsa insandır. İnsan insan olduğu zaman  toplumun sağlam ve ümitvar bir nüvesidir. Bir tohum toprağa düştüğü zaman, onu toprağa eken,  toprağa düşüren bir irade vardır. Bir rahmetin gücü ve bir duanın bereketi vardır. Tohum düşer toprağa, rahmet yağar toprağa. Tohum çatlar, filiz toprağı yarar. Yeşerir tohum, başak salar. Başak başakla buluşur deste deste harman olur. Harman dövülür değirmende un olur. Fırında taptaze sıcak ekmek olur.  Sofraya gelir  bir fakirin karnı doyar fakirin inancı ve yaşama ümidi olur.  Bir kapı açılır, o kapı karıanlığı aydınlatan ışık olur, güneş olur, ay olur, yıldızlar olur ve cehalet yok olur.  

profösör

1 Kasım 2017 Çarşamba

Etki Tepki


Pinokyo çocuk hikayesinde yalan söyleyenlerin burnunun uzayacağını öğrenmiştik çocukluğumuzda. Her şey etki tepkiden ibarettir. Hele size değer veren ve sizi yücelten bir insanı üzün!.. Burnunuz büyümeyecek ve yüzünüz kızarmayacak ama, inanın her gün üzerinizde bir olumsuzluk ekiyle dolaşacaksınız. Korktuğunuz başınıza gelecek. Örneğin ya iğne iplik gibi zafiyet geçireceksiniz. Ya da tam tersi vuku bulacaktır; aşırı şişmanlayıp duba gibi olacaksınız.  Siz siz olun, hiçbir kimseyi üzmeyin. Beterin de beteri; ruhsal derinliğinizin karanlığında ışıksız kalabilirsiniz. 

Profösör

15 Kasım 2012 Perşembe

Gökyüzü Karardığında

Her zaman insan sütliman olmaz. Her zaman duygular, düşünceler yerine oturmaz. Her zaman kurduğumuz hayaller gerçekleşmez. Bazen korkutucu bir sessizlik ve yalnızlık içinde kendimizi buluveririz. Sanki içinden çıkılmaz karmaşık bir bulmacanın kareleri içinde sıkışıp kalıveririz. Bu ruh halimizi anlatacak, kelimeler yetmez, harfler yetişmez bize. İşte fırtına öncesi sessizlik buna denir. Bazen nedensiz güleriz kendi kendimize. Güleriz ve kahkahalar atarak bu garip halimizi kendimiz de anlayamayız. Bir felaket gelecek ama bilemeyiz. Belki de çok gülmenin, haddi aşmanın cezasını şimdiden çekeriz. Belki de kendi bencilliğimizle kendi içimizde ölürüz.

Akşamdan sakin, bir yaprak bile kımıldamayan gecenin lacivertinde, yıldızların parlayışı bile endişe verebilir bize. Belki de gökteki dolunayın etrafındaki ışıklı daire bir sıkıntıyı haber veriyordur geceden bize. Sanki böyle bir sükunet gecesinden, tam tersi, asimetrik duygularla kalkacağız sabaha. Nitekim bir uğultu başlamıştır kulakları uğuldatan. Ağaçların dalları bükülmüştür hoyratça esen rüzgardan. Dolunay kendisini saklamış, yıldızlar sönmüş, sabahın alaca karanlığında tufan başlamıştır. Öyle bir rüzgar esmektedir ki, yer yerinden oynamaktadır. Sahiller dev dalgalarla vurulmaktadır. İşte o zaman ruh halinle dalgaların uç noktasındasın. Herşey senin için olumsuzdur hayatında. Böyle bir ruh halinden kurtulmak için, tutunacak ne bir dalın, ne de seni dev dalgalardan sahile çıkartacak bir can simidin bile yoktur aslında..

Hepimiz sahil ve selamet ararız bu dünyada. Hepimiz huzur ve mutluluk peşinden koşarız ömrü hayatımızda. Hepimiz gelgitler yaşarız, duygularımızda, düşüncelerimizde.. Hayatımızın bir fırtına öncesi vardır ki; tedbiri bırakmayız ne de olsa. Hazırlıklı olmalıyız; olabilecek afetlere, yaşanabilecek felaketlere. Aslında bir tek gerçek vardır inancımızda, Allah her zaman yanımızda. O inanç ki; umut dolu ve o inanç ki, olumsuzlukların, afetlerin, felaketlerin panzehiridir. O inanç ki; umudumuzun, hayallerimizin gerçekleştirdiği bir tecelligahtır. O inanç ki sevdiğimizin ve sevildiğimizin mutluluğudur. O inanç ki; şefkat ve merhametle korunduğumuzun huzurudur. Yeniden ruhumuza ışıl ışıl parlayan bir güneş doğar. Yeniden bizi ışıtan ve ısındıran bir güneş doğar. Kara bulutlar bir bir dağılır da, tan yeri masum ve mahcup bir çocuğun utangaçlığında pembeleşerek kızarır. Sahil sakin ve bir göl sessizliği kadar durgundur. Sadece dev dalgaların ve fırtınaların sesi yerine denizdeki martıların sevinç çığlıkları kulaklarımızda çınlamaktadır. Yaşamak ne güzel deriz.. Yeniden içimiz içimize sığmüzde, varlığımızda bir duygu ve bir düşünce olarak bizii ayakta tutmaya yeter de artar bile.

Profösör
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...