İnsan fıtratı gereği tek başına bir değer ifade etmez. Fakat toplum halinde inancını fiiliyata
döktüğünde bir değer ifade eder. Aksi takdirde yalnızlığın bencilliğinde
boğulur. Çünkü birlikte rahmet, bereket ve bolluk vardır. Ayrılıkta ise azap ve
ıstırap vardır. İnsanların bir
araya gelmesi, toplum halinde yaşaması demektir. Birbirleriyle olan
yardımlaşması ve dayanışmasıyla mutlu olur ve huzur bulur. Çünkü birlik ruhu demek; bütün
varlıklarımızla birbirimizin yanında olmak demektir. Eğer karanlıktan kurtulmak
ve aydınlanmamız isteniyorsa bunun birbirimizin kandiline yağ damlatmakla mümkün
olacağını bilmemiz gerekir. O zaman aydınlanır ve nurlanırız.
Her insanın kendi karekteri ve meşrebine göre bir işi, bir
mesleği ve bir görevi vardır. Herkes ihtiyacını birbirinden giderir. Maddi ve
manevi olarak yardımlaşma ve dayanışma konusunda şuurlu olmak zorundadır.
İnancımıza göre müminler kardeştir. Kardeşlik birlik olmayı ve birlikte olmayı
gerektirir. Eğer aramızda tam anlamıyla muhabbet ve ünsiyet oluşturmuş isek,
Allah’ın rızasını kazanmak için iyilikte de, kötülükte de kardeşliğimizi ve
birliğimizi sürdürmeliyiz. Şuurlu bir toplum olduğumuzda başımıza gelebilecek
musibetlerden korunmuş oluruz. Ümmet
olma şuuru da bunu gerektirir. Milli mücadele ve Çanakkale savaşları yedi
düvele karşı kazanılmıştır. Çanakkale zaferi bütün İslam ümmetinin zaferidir.
Hatta bütün mazlum milletleri de sevindirmiş, milli bağımsızlığı ve kurtuluşları için bir umut olmuştur. İslam
ümmeti bir anlamda Osmanlı bakiyesidir. Osmanlının onların nezdinde büyük bir
itibarı vardır. Onlar da ümmet olmanın şuuruyla Çanakkale savaşlarında şehit
vermişlerdir. Bütün ümmet, kadınıyla
erkeğiyle, varını yoğunu elinde ne varsa milli mücadele için
göndermişlerdir.
Bugün dünyadaki mücadele ve savaşlar, hep Hak ile batılın
mücadelesidir. Müslümanlar şuurlandıkça bütün insanlığın yüzü gülecektir. Barışın, huzurun,
mutluluğun, adaletin ve ahlakın yegane teminatı İslam’dır. İslam hakkıyla
yaşandıkça, topluma hakim oldukça birlik içinde olur ve dirlik içinde yaşarız.
Çünkü İslam, birliğin ve Tevhidin dinidir. Cemaat olma şuuru ümmet olma
şuurudur. Bir cemaat bir başka cematin alternatifi değildir. Bütün cemaatler
ümmet olma disiplini içinde birbiriyle ayrılmaz bir bütündür. Bütün kalpler
Allah için çarpar. Bu zihniyeti taşıyanlar sevgide, şefkatte, merhamette
birliktedirler. Bize düşen Allah ve Resul’üne tam bir teslimiyetle itaat
etmektir. Birbirimiz arasındaki anlaşmazlıkları Kitap ve Sünnet’le
gidermeliyiz. Birbirimize karşı adaletli olmalıyız. Beşeri ve nefsi zaflarımıza yenik düşmemeliyiz. Birbirimizle
çekiştikçe gücümüzü kaybederiz. Parçalandıkça ve bölündükçe kolayca yutulan bir
lokma haline geliriz. Oysa birlik ve beraberlik maddeten ve manen büyüme
demektir. Hiç bir güç böyle bir toplumu altedemez demektir.
Birlik ve beraberlik aynı duygu ve düşüncede şuur sahibi
olmak demektir. Birlik ve beraberlik aynı mefkurede buluşmak demektir.
Yardımlaşma, dayanışma, kaynaşma bunun gereğidir. Birlik ve beraberlik
eşgüdümlü hareket etmek demektir. Dolayısıyla ailede birlik, karı koca ve
çocuklar arasında tesis edilmesi gereken kutsal bir birliktir. Çünkü inançlı bir aileyle seciyeli ve ahlaklı
nesiller yetiştirilecektir. Yakın akraba, dost, ahbab ve arkadaş
arasındaki birlik, önce sadakat
demektir. Milletçe birlik milli şuur ve vatanseverliktir. Ümmetçe birlik İ’layı
Kelimetullahtır. Merhum Akif
“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler,
onu top sindiremez.” diyerek bizi uyarıyor. O halde birlik ve dayanışmamızı sürdürmeliyiz. Çünkü birliğimiz;
dirliğimizdir. Vesselam.
Niyazi Özdemir
1 yorum:
Birlik ve dayanışmayı sürdürmek hele de bu dönemlerde çok önemli gerçekten..
Yorum Gönder