Ramazan ayı; sabrın, kanaatin, şükrün, zikrin, ibadet ve
duanın en çok yapıldığı kutsal bir
aydır. Ramazan ayı; hayrın, infakın, sadakanın ve yakınlaşmanın en çok
yapıldığı bir aydır. Ramazan ayı; sevginin, şefkatin ve merhametin ayıdır.
Ramazan ayı; sen ben demeden, biz siz ayrımı yapmadan, hep birlikte Allah’ın
ipine sarıldığımız ve Allah’ın divanına durduğumuz mübarek bir aydır. Bu ay;
gariplerin, yetimlerin, öksüzlerin, fakirlerin, miskinlerin yüzlerinin güldüğü
ve hoşnut olduğu bir aydır. Çocukların, yaşlıların, hastaların ve engellilerin
en çok gönüllerinin alındığı yüce bir aydır ramazan ayı. Allah’a şükürler olsun
ki; ramazanın ve orucun idrakine vardık. Bu ayda tövbe istiğfar etmek, ihlasla
ibadetlerimizi yerine getirmek, Gücümüz yettiğince maddi ve manevi
birikimlerimizden infak etmek, bütün müminleri kardeş bilmek kadar bizi mutlu
eden eden ne olabilir ki!.. Onun
için hepimiz birbirimizi sevmeliyiz... Sevdiklerimizi de Allah için sevmeliyiz. Alllah’ın
rızasını ve gönlünü kazanmak için sevmeliyiz.
.....
Ramazan ayına hayır ayı dememizin sebebi, bu ayda hayırdan
başka bir şey düşünmememiz ve şerre karşı da set çekmemizdir. Namaz, oruç, haç,
zekat, kelime-i şahedet İslam’ın şartı olarak vasıflandırılsa da, Allah’ın daha
nice emirleri vardır!.. İyilik yapmak ve hayır işlemek gibi... Ana babaya,
hısım akrabaya ve bütün ihtiyaç sahiplerine yönelik yapmamız gereken iyilikler
gibi... İyiliği sadece maddeyle sınırlamak sığlığına ve fakirliğine
düşmemeliyiz. Bir kardeşimiz için
ettiğimiz dua da iyilik yapma
yerine geçer. Çünkü veren Allah’tır. Biz sadece, çalışıyoruz, gayret ediyoruz;
gerisini Allah’a bırakıyoruz. Allah bunun karşılığını veriyor. Allah verdiğinde
de dağıtmasını biliyoruz. Evimizde ve elimizde bir şey yoksa, asla yok demiyoruz, yine de Allah’a
şükrediyoruz. Bir nefeslik ömrümüz var; o nefesi de bize Allah veriyor diyerek iman ediyoruz. Varlıkta da, yoklukta da
sadece Allah’a güveniyoruz. O’na
ibadet ettiğimiz gibi ancak O’ndan yardım istiyoruz. Aslında yok diye bir şey yok. “Yok diye bir varımız var!.. Öyle
ki; yoklukta bile varımızı paylaşıyoruz” Varken dağıtıyoruz; yok iken
şükrediyoruz. Velhasıl inanan insanın ve kemalata eren insanın fikri de, zikri
de şükrü de bundan ibarettir.
.....
İman dil ile ikrar, kalb ile tasdik etmektir. İnandığımız bir değeri kalbimize
yerleştirmesini bilmeliyiz. Şükrederek de bize lütfedilen nimetlerden, zenginliklerimizden ve maddi, manevi
kazanımlarımızdan paylaşmasını
bilmeliyiz. “Elhamdülillah” demek yetmez!.. İnfak etmekle ancak şükrün manasını
idrak etmiş oluruz. İhtiyaç sahiplerinin ihtiyacını gidermek, yaralarını
sarmak, onların gönlünü almak, yüzlerini güldürmek, onları hoş tutmakla birlikte Allah’ın rızasını
kazanmak, şükrün gereğini hal ile yerine getirmek demektir. Elhamdülillah,
şükürler olsun demenin manası ve hikmeti bu olsa gerek. İslam bütün kaideleriyle gönül dinidir.
Onun için dinde zorlama yoktur. Kimse kimsenin inancına, mezhebine, meşrebine
karışamaz. Bize düşen şuurlu
müslümanlar olarak, Allah’ın ayetlerine kalbimizi açmak, etrafımızda tebliğ ve irşat görevimizi
gönül kırmadan kaal ile ve haal ile yerine getirmektir. Bir kul olarak önce
kendi nefsimizi terbiye etmek, zaaflarımızdan kurtulmak, amellerimizle Allah’a
kul olabilmektir. Esas olan budur!... Züht de, takva da, nefsi terbiye, şükür
ve infakla kazanılır. Unutmayalım ki; veren el alan elden üstündür.
2 yorum:
Öncelikle hayırlı Ramazanlar diliyorum. Allah için ne yapsak azdır. Şükretmek ona teşekkürdür. Çok bilgilendiriciydi yazınız. Kaleminize sağlık. Selam ve saygılarımla.
Ece Evren@ Hayırlı ramazanlar. Bil mukable bizden de selamlar ve saygılar..
Yorum Gönder