Bu tür davranışları daha ileriye de götürebiliriz. Örneğin; yazın sıcağında başkasıan ait bir evin gölgesinde biraz gölgelenmek bile ahlaken sorgulanabilir. Yada yağmurda sokakta yürürken başkasına ait evlerin çatısı altında yürünmez diyebiliriz. Bu tür uç örnekleri çoğaltabiliriz. Asıl meselenin özünü adalet değerleri teşkil eder. Adaleti temin etmenin en başında ahlaki terbiyeye sahip olmak geliyor. Ahlaklı olmak. doğru davranışlar içinde bulunmak Allah'ın kuldan yapılmasını istediği emirlerdir. Hazreti Ömer'in devlet işlerinde devletin mumunu, özel işlerinde cebinden çıkarttığı kendisine ait özel bir mumu kullanması, adalet terazisinin nasıl bir hassas terazi olduğunu gösterir bize.
Elbette biz insanlar sosyal varlıklarız. Hep birlikte ve bir arada yaşarız. Bilerek yada bilmeyerek birbirimizin haklarına gireriz. İçimizi acıtan, vicdanen rahatsız olduğumuz davranışlarımızdan da helallik isteriz. Birbirimizin hoşgörüsüne sığınırız. Bu arada hassasiyet gösterirken de ifrat ve tefritten kaçınırız. Kimse bir tane meyvenin hesabını sormaz. Kimse bir evin gölgesinde oturana kızmaz. Kimse neden saçak altında yürüyorsun diye ayıplamaz. Bir yerde zor ve darda kalan bir kimse olduğunda hemen koşar elinden tutarız. İnsanlığın da vicrdanın da gereği bu olsa gerek!..
Zaman zaman beşer olarak gaflete düşebiliyoruz. Onun için en başta bize verilen emaneti korumamız gerek. Haksız yere menfaat sağlamak ve nemalanmak olmaksızın davranışlarımıza dikkat etmemiz gerekir. Her ne iş yaparsak yapalım özellikle Besmelesiz yapmayalım ve iyi niyet taşıyalım. Umarız ki bundan dolayı hatalarımızdan ve işyeleyeceğimiz günahlardan beri kalırız.
Profösör
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder