“Yiyiniz,
içiniz, israf etmeyiniz; muhakkak ki Allah israf edenleri sevmez”. Aynı zamanda
“Her israf haramdır” buyruluyor. Ne yazık ki kendimizi sorguladığımızda ve
etrafımıza baktığımızda israftan geçilmiyor. Yeme içme, giyim kuşam, ve daha
nice alışkanlıklarımız israf etme üzerine kurulu. Açıkçası İslam’dan
uzaklaştıkça, nefsin aşırı isteklerine boyun eğiyoruz. Adeta azıyor; şımarıyor,
kibirleniyor, böbürleniyor, tepeden bakabiliyoruz. İsraf tekbaşına kötü bir alışkanlık değildir. Peşinden bir sürü
melaneti de sürüklüyor diyebiliriz. Haddinden fazla yemek, içmek, gereğinden fazla gardırobumuzda elbise
bulundurmak, bu senennin modası deyip ihtiyaç olmaksızın ikide bir elbise
değiştirmek elbette israftır. İsraf insanı ve bulunduğu toplumu saran bulaşıcı
bir hastalıktan farkı yoktur. İhtiyacımız kadar olanı almak ve kullanmak
esastır. İhtiyacımızdan fazlasını ihtiyacı olana dağıtmak bir müminin beğenilen
bir hasleti olmalıdır. İsrafla
birlikte algılarımız da değişiyor. Sırtımıza gereksiz yük bindiriyoruz. Bedenen
ve ruhen bizi binbir türlü hastalıklar bekliyor. Hastalıkların temelinde bir anlamda israfın etkili olduğunu söyelmemiz gerekir.
İsraf
arapça bir kelime olup sarf kökünden gelmektedir. Sarf etmek harcamak anlamına
gelir. İsraf ise gereksiz her tür harcamaya denir. Para, mal, mülk olduğu kadar,
boş yere harcadığımız zamana da israf denir. İsrafın diğer adı savurganlıktır.
Tasarruf ise; israf etmeden ihtiyacımızı karşılamak demektir. Tasarruf
harcamayı bilinçli yapmaya denir. Tasarruf para biriktirmenin karşılığı bir
mana verilse de, asıl manası her değerin bilinçli, sarfedilmesi, harcanması,
tüketilmesi ve kullanılması demektir.
Lüks
konumuna giren herşey, israfın bir başka yönünü bize gösterir. Toplumda onca
muhtaç varken, bizim son model eşyalar almak, ancak nefsimizi tatmin etmekten
öte, onu azdıran bir takım davranışlar olarak görmemiz gerekir. İnsan en
iyisine layık demek başka bir şey,
altından gümüşten arabam olsun demek apayrı bir şeydir. Uç ve marjinal
herşeyden kaçınmamız gerekir. Hepten sıkı ve cimri olmak yerine bilinçli
tüketici ve kullanıcı olmak, aynı zamanda itidalli olmak gerekir.
Günümüzde
bir de, piyasada yer alan elektronik aletler, özellikle, bilgisayarlar,
tabletler, akıllı telefonlar neredeyse hergün yeni bir modeliyle insanın
karşısına çıkıyor. Yeni yeni uygulamalarıyla, yenilenen fonksiyonlarıyla insanı
cezbedebiliyor. Her cihaz ve her alet bir takım işlevleriyle maddi değere haiz
olabiliyor. Buna rağmen ihtiyaç duyduğumuz bir aleti almak için, en
pahalısından değil, bizim işimizi görecek nitelikteki uygun olan bir cihazı
almamız daha yerinde bir tutum olur. . Fazlası ise asla kullanmayacağımız,
gereksiz donatılarla dolu bir aleti, değeri o olsada fahiş fiyatlarla onu
edinmek ne kadar doğrudur!.. Çünkü bir sene içinde bile bir aletin yenileri
piyasaya çıkabiliyor. Bunu da düşünmeliyiz.
Nasıl
ki; haram olan içkinin bir damlası
bile haram ise, o içkinin azı da, çoğu da haramdır. Aynı şekilde israfın azı
da, çoğu da haramdır. Kötü alışkanlığa sigaryla başlayan bir kişi, zamanla
alkole, uyuşturucuya ve birbirine zincirleme olarak bir çok kötü alışkanlıklara
da mübtela olabiliyor. Kaçınılmaz son, insan kendinden bile utanır hale
gelebiliyor. Beden ve ruh sağlığı çöküyor ve itibarını kaybedebiliyor. İsraf
öyle bir şey işte!.. İslam’dan uzaklaşan, Allah’ın sevgisinden mahrum olan kişi,
aynı zamanda toplumun sevgisinden de mahrum duruma düşüyor. O halde israftan
kaçınmalı ve Allah’ın sevmediği
bütün kötü fiilerden
uzaklaşmalıyız.
Niyazi Özdemir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder