İzleyiciler

19 Aralık 2014 Cuma

Yılbaşı Hediyesi


Sabah sabah karga kahvaltı yapmadan evimizin telefonu çalıyor. Ahizeyi kaldırdığımda sanki şehirlerarası otobüs terminallerindeki anons yapan spikerlerin sesine benzer bir üslupla "Beyefendi iyi günler; Karedeniz tekneler turundan arıyorm sizi" diyor. Ben de kalın ve tok bir sesle, bir o kadar artistik bir eda ile "Mersi bokuuu!.." diye karşılık veriyorum karşımdakine. Karşımdaki hanımefendiye gülme krizi tutuyor. Bir müddet sonra gülme krizi geçince, ahizenin ucundaki ses, ciddiyetini takınarak  gayet kibar bir şekilde; "Beyefendi size dört sorum olacak, bilirseniz, Boğaz'da eşinizle birlikte tekne gezisi kazanacaksınız. Buna ilaveten de bir haftalık beş yıldızlı otelde tatil yapma fırsatı kazanacaksınız" deyince, ben de gayet nazik bir şekilde " Bizim tatil kültürümüz yok." diyerek teşekkür ettim hanımefendiye. O da "Çok hoş!.. Ben teşekkür ederim" deyip telefonu kapatıyor.

Pazarlamanın bir başka çeşidi de, sahibinden izinsiz, bir yerlerden  data halinde  satınaldıkları telofoları bir bir arayarak sözüm ona "yılbaşı"nı pazarlayacaklar bize. Tanımadığım ve bilmediğim bir telefona nasıl güvenebilirim. Millet bu kadar aptal mıdır ki; üstelik, evi ve mahremi aranıyor, bunu da  anlamak mümkün değil. Diğer taraftan tatil kelimesi o kadar cezbedici hale getirilmiş ki; inandığımız değerlere taban tabana zıt bir kültür. Oysa bizde seyahat kültürü var. Sılayı rahim var. Ziyaret var. Dostlarla buluşmak, dertleşmek, hemhal olmak varken tatil de neyin nesi!.. Öyle değil mi!..

Harf devrimi yapıldı ama, bu bir anlamda bana göre bir dil devrimiydi. Bir zihniyet değişimiydi. Kelimeler mecraından saptırıldı. Hem az kelimeyle çok şey ifade etme imkanını kaybettik, hem de çok kelimeyle polemik yapmaktan öteye gidemedik. Toplum olmaktan ve ortak değerleri paylaşmaktan çok, bireyleştik. bencilleşmeyi de özgürlük sandık. Birbirimizden koptuk ve yanlızlaştık. O halde şimdi bu kaostan kurtulmanın ve milli değerlere sarılmanın, öze dönmenin vakti. Onun için ne tatil yaparım, ne de yılbaşı kutlarım. Ne yılbaşı hediyesi veririm, ne de yılbaşı hediyesi alırım!.. Bundan sonra bütün değerlerin insanı insan yapan, insanı bencillikten kurtaran, insanı şuurlandıran, inanca ve zihniyete göre şekillenmesini isterim.

Profösör

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Yılbaşı olmasa durup dururken hediye almaz kimse. Keşke o alışkanlığı kazansak. Ben hediye vermeyi çok severim. Sebep aramam lakin bana hediye alınsın da.isterim. Ne olursa. Bir.çift çorap ki en.sevdiğim. Kimse düşünmez, kimse istemez, kimse durup dururken yapmaz. Yılbaşı ve onun gibi ticari günler böyle şeylere en azından vesile oluyor diyeceğim fakat o günlerde bile hediye verilmez bana. Bu da yine benim yalnızlığıma çıkıyor. Ama.diğer taraftan size çok hak veriyorum. Yazınız için teşekkürlerimi sunuyorum. Herkes hediye alsın birbirine. Bunu da buradan mesaj mahiyetinde yazarak huzurunuzdan cekiliyorum.

Profösör dedi ki...

Ian Dallas adındaki bir ingiliz sonradan müslüman oluyor; ismini Abdülkadir Essufi olarak değiştiriyor. Onun bir kitabını okumuştum. bir cümlesini kalbime kazıdım adeta. O "kalp kalbi bulur" diyor. Elbette ararsak buluruz. Bu logların da bunun gibi bir işlevi var olduğunu söyleyebilirim. Şu günde bugünde hediye alıp vermek yerine içimizden geldiği gibi, zaman ve mekan aramadan hediyeleşmemiz gerekir. Selam da öyle, tebessüm etmek de öyle. Benim burada uyarmak istediğim, kendi kültürümüzü kutsamak. Batı kültürünü benimseyenlere de sözüm olmaz. Ne yazık ki, Ramazan ve Kurban bayramlarında resmi tatil uzadığında, millet tatile gidiyor. yaşlılar, özürlüler, kimsesizler ihmal ediliyor. Ne yazık ki bu bizi bitiriyor. İsnanlığımız da bitiyor, vicdanımız da.

Yorumun için teşekkür ederim.

SmG dedi ki...

Kültürün yozlaşmasını harf devrimine bağlamanıza ve bunu zihniyet değişimiyle alakalandırmanıza anlam veremedim doğrusu. Bunlara sebep olan şey kapitalizmdir. Hani şu son dönemlerde iyiden iyiye iç içe geçtiğimiz kapitalizm, 70li yıllardan beri var olan kapitalizm. Harf devrimiyle uzaktan yakından alakası olmayan bir kavram.

Profösör dedi ki...

SmG@ sevgili blogdaşım, aynı zamanda meslekdaşım biliyorsun herkes özgür bir düşünceye ve ifade etmeye hakkı vardır. Klasik bir laf vardır ya, tarih yaının icadıyla başlar diye. Yazı kültürün nüvesidir bana göre. Kullandığımız kelimelerin çoğu inançtan ve o inancın yaşanmasından kaynaklanan kelimeler olduğunu söylemiş olsak yanlış yapmış sayılmayız. Her dilin kelime yapısı ve harflerin çıktığı mahreç bakımınadn farklılıklar gösterir. Bunu reddedersek transkripsiyonda ad hatalar yaparız. Kelimeyler eski gücünü kaybeder.

Kapitalizm ve hür teşebbüs dediğimiz liberalizm bireyi koruyan değil de bencilleştiren pragkatik bir felseferqnin üürünüdür. Üzüntüyle belirtmeliyim ki, kendi kültürümüzden kopmamızın temelinde de kendi değerlerimizi kaybetmemizdir.

SmG dedi ki...

Elbette siz düşüncenizi ifade etmekte özgürsünüz. Özgürlük güzel şey ve umarım herkesin ulaşabileceği bir yerde durur.

Profösör dedi ki...

Özgürlük birlikte yaşanır, birlikte özümsenir.

Profösör dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Yılbaşı yine yaklaşırken içimiz kan ağlıyor. Müslümanım diyen insanların kafir adet ve bayramlarına özenmelerine yani. İslam her anımızı sarmalı. "Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır." hadisini herkes gözardı ediyor.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...