İzleyiciler

6 Mart 2012 Salı

Evlilik Programları Kültürümüzle Bağdaşmıyor

Son zamanlarda gündüz kuşağında yayınlanan Türk televizyonlarındaki evlilik programları gerçekten de bize yakışır bir kültürle bağdaştırmamız mümkün değildir. Milyonlarca izleyicinin önünde, evlenmek isteyen kadının ve erkeğin özel durumlarının kamuoyu önünde de paylaşılması her iki taraf için onarılması mümkün olmayan derin yaralar oluşturacaktır. Toplum önünde erkek ve kadının duygu, düşünce ve davranışlarının irdelenmesi bir erkeğinki gibi değildir. Bir kadın ile erkeğin başta iffet ve namus anlayışı bizim ülkemizde aynı değildir. Kadının gayrimeşru bir hayatı onu en aşağılık bir konuma getirilirken, bir erkeğin aynı durumdaki bir hayatı normal olarak kabul görülmektedir. İffet ve namus kavramları hem kadın, hem de erkek için aynıdır. Bu aynilik, hukuk, ahlak ve din değerleri açısından da ayrıma tabi tutulmamasına rağmen, yozlaşmış gelenek ve kültürümüz için erkeği kadından farklı olarak imtiyazlı hale getirmektedir. Milyonların önünde, televizyon kanallarında özellikle bir kadını tartışmalı konuma getirmek demek, sosyal itibar bakımından onu sıfıra indirecektir. Bir kitle iletişim aracı olan televizyon kanalında hele evlilik gibi kutsal bir müesseseyi tartışmalı hale getirmek, daha başından özellikle evlenecek olan kadına itibarını düşürecek bir darbeyi vurmak demektir.

Evlilik öyle bir kurum ki; iki bekar insan vardır, biri erkek ve biri de kadın.. Bu erkek ve kadını, çevreleri çok iyi bilmektedirler. Çevreleri bu iki kişiyi birbirine çok yakıştırmaktadırlar. Samimi bir ifadeyle anlatmak istersek, özellikle bu iki kişinin birbirlerini en azından görmelerini ve tanımalarını isterler. Bu istek o kadar değerlidir ki; bu iki kişiyi tanıyan çevrelerindeki bütün insanlar, bunların baş göz olmasından adeta kendileri de çok mutlu olacaklardır. Bu o çevre içinde gelişen doğal bir referanstır. Evlilik basit bir kurum değildir. İki karşı cinsin, birbirlerini anlama ve birbirleri tarafından anlaşılması demek, koşulsuz birbirlerine değer vermeleri anlamına gelmektedir. Birbirini tanımanın zemini bir televizyon programının platformu değildir. Doğru bir evlilik için ancak iki cinsin; kadın ve erkeğin kademe kademe, birbirlerinin değerlerine hakim olabilme yetisini sistematik olarak kazanabilmesi, sonradan da birbirlerine besledikleri duyguları paylaşabilmesi için evliliğini geleneksel, söz, nişan ve nikahla tamama erdirmeleri gerekmektedir. Aslında yerel yönetimlerin sistematik olarak, böyle bir kurumsal hizmet verebilmeleri isabetli olabileceğini söyleyebilirim.

Her kadın doğuşuyla birlikte, bebekliğinde oynadığı oyuncakların başında bebekler gelir. Kızlar annelerine özenirler. O masumiyet duyguları içinde annesinin topuklu ayakkabılarını giyer, annesinin makyaj malzemelerini kullanmaya çalışır. Annesinin kullandığı başörtülerini kullanmak için, aynanın karşısında kendisi de kullanmak ister. Annesi gibi süslenmek ister. Bir erkek çocuğun baba olma rolü çocukluğunda yok denecek kadar azdır. Kadın beyaz bir çarşaf gibidir. Bizim gibi ülkelerde, elde olmayan nedenlerle bile olsa, küçücük bir leke kadının ömür boyu yakasında bir yaftadır. Erkek ise ak sütten çıkmış bir kaşıktır. Aynı zamanda evlilik programlarını ideal bir buluşma yeri olarak görmemiz mümkün değildir. Bu tür programlar, batı tandansında olup, insanımızın özüyle ve kültürüyle bağdaşmamaktadır.

Profösör

7 yorum:

#birfotoğrafbiryazı dedi ki...

iki gündür bi bu konuya değinemedim hay çok yaşa.. Benden hızlı davrandın..

Adsız dedi ki...

Tüm bunların dışında gözünü reyting ve para hırsı bürümüş bir medya.
Ne diyelim bazen talep oldukça arz oluyor bazen de talep oluşturuluyor.

La Loba dedi ki...

Kesinlikle katiliyorum. Insanlari reyting malzemesi yaparak onlari kullananlarin ekranlardan temizlenmesi gerekiyor oncelikle. Izleyenleri de anlayamiyorum.

Adsız dedi ki...

Bu tür programların yeni yılda kaldırılacağı konuşuluyordu. Yeni yıl geldi üstüne bir de iki ay geçti hâlâ kanallarda bu tür programlar dönmekte. Mesele evlendirmek değil mesele 'Evlilik' adı altında reytingleri toplayıp, 'Hayırlı iş yapıyoruz' havasını vermek.

Uğur Arslan ile Songül Karlı'nın Foxtaki programlarında kadının biri canlı yayında adamla tartışınca pot kırıp yönetmenin direktifleriyle tartışma ortamını yarattığını, bunları ona yönetmenin söylediğini anlatmış. O zamanlarda gazetelerde verilmiş, sanal ortama malzeme olmuşlardı. Yönetmen ne söylüyorsa onu yapıyorlar, yönetmen evlen diyor evleniyorlar. Demek ki yönetmen çocuk yapın inandırıcı olsun çıkın dese onu da yapacaklar. Bizim ülkemizin hâli bu işte... Nerede izdivaç orada Türkiye. Ya sanal ortamdan bulunur ve hayal kırıklığına uğranılır, ya da televizyon programlarından. Kimse kısmetini beklemez sonra da yanlış evlilikler, yüzü gözü kan içinde olan kadınlar, dağılmış ailelerin cezasını çeken masum çocuklar...

Çok güzel bir konuya değinmişsin Profösör. Tebrikler.

neslinameblog.blogspot.com dedi ki...

insallah bir an önce kaldirilir bakmiyorum ama zaman zaman yinede rastlaniyor bakakaliyorsun, kesinlikle bu tür igrenc programlari onaylamiyorum. Evlilik programindan cikmis hepsi zaten reyting cabasi icindeler.

Profösör dedi ki...

Amak-ı Hayal@ Bende ne zamandır bu konuyu yazmak istiyordum. Dünya kadınlar günü yaklaştığı için yazayım da raha edeym dedim.

GÖK-TÜRK@ Evet katılıyorum. Hem de üzülerek.

La Loba@ Reyting uğruna milyonlarca izleyicinin önünde itibar sıfır.

Dilara AKSOY@ Medya inandırıcılığını tamamen kaybetmiş durumdadır. maalesef.

♥ NeSLiNaMe ♥@ Bazen insan anlam veremiyor. Herşey reyting için mi yapılır.

Asahhara dedi ki...

Evlilik programları cidden tam bir komedi maalesef.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...