Ramazan boyunca hep birlikte oruç tutuyor,
iftar ediyor, sahura kalkıyor, yine ramazan ayı sonlarına doğru itikafa giriyor
ve kadir gecesini birlikte idrak ediyor ve namazımızla, niyazımızla oruçlu günlerimizi ibadetle
geçiriyoruz. Kendimizle muhakeme, murakebe, muhasebe ediyor; zikrimizle
tefekkür ediyor, şükrümüzle Allah’a
olan sadakatimizi gösteriyoruz. Ramazan boyunca hayır hasenat içinde
bulunmakla birlikte sadaka-i fıtır ve zekatımızı vermek, diyetimizi ödemek gibi
sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. İnsani ve vicdani duruşumuzu İslam’la
daha da yüceltiyoruz. Toplum içinde birbirimizle daha da kaynaşıyoruz. Muhabbet ve ünsiyetle, et tırnak misali
oluyoruz. Birbirimize sarılıyoruz. Sevinçte ve tasada bir oluyoruz;
birbirimizin derdine ortak oluyor ve birbirimizin yaralarına merhem oluyoruz.
Bu durum ve tutum bayramla birlikte
bir şuur haline dönüşüyor. Yeniden nefes alıyor, yeniden diriliyoruz.
Birlik ve beraberliğin ve bayramlaşmanın da ruhu budur.
Her toplumda anlaşamazlıklar,
kutuplaşmalar, küsmeler, darılmalar olabilir. Esas olan birbirimize insani
değeri vermek ve birbirimizin ne dediğini dinlemektir. Birbirimizle diyaloğu
kesmemektir. Malesef İslam dünyası
bir bunalım yaşıyor. Mezhebi ve meşrebi taassuplar bizi üzüyor. Bu kadar
bölünmüşlük ve parçalanmışlık bizi lokma haline getirir. İslam düşmanlarının
iştahını kabartır. Sanki imamesi kopmuş, etrafa saçılmış tesbih taneleri
gibiyiz. Oysa İslam tevhid dini. Müslümanların tek bir imameye bağlı olan
tesbih taneleri misali bir ümmet şuuru olması gerekir. O halde asgari
müştereklerde İslam ülkeleri ve toplumları birbiriyle iletişim içinde
olmalıdırlar. Birbirleriyle istişare içinde birbirlerini farklı görüşleri olsa da
dadinlemelidirler. Kuvvet birlikteliktedir. Küsler, dargınlar barışmalı, selamlaşmalı,
herkes iyi günde ve kötü günde birbirinin yanında durmalı. İnancımız,
kültürümüz ve medeniyetimiz bunu gerektirir. Bizi biz yapan değerlere
sarılmalıyız. Bizden olmayan, bizim yapımıza uymayan ve bizi yabancıllaştıran
kültür emperyalizmin pençesinden kurtulmalıyız. Bugünkü çağda savaş sadece
topla tüfekle, tankla uçakla yapılmıyor!.. Önceden inançlı toplumlar bozuluyor
ve iğfal ediiliyor. Sonra da tefrika çıkartılarak İslam toplumlarını kıskaca ve
kumpasa maruz bırakılıyor. Bugün,
Irak’a, Suriye’ye ve son olarak Katar’a yapılanlar sadece oradaki halkı
üzmüyor, bizi de Türkiye olarak derinden yaralıyor. Asıl anagövde biziz. Bu
küçük İslam ülkeleri ise bizim
azalarımız. Onlar yaralandıkça, onlardan kan aktıkça, onlar kadar biz de acı
çekiyoruz. Ortadoğu coğrafyasına yapalan bütün dış müdaheleler esasen
Türkiye’nin önünü kesmek için yapılıyor. Velhasıl zülme karşı şuurlanalım.
Bilvesile kurtuluş ümidiyle Bayramınızı
kutluyorum...
Profösör
2 yorum:
Bayramınız mübarek olsun Sn. Profösör...
Ramazan Bayramınız kutlar, dualarınızın kabul görmesini niyaz ederim. Fikirleriniz, sözleriniz güzel. Güzel ahlak insan olmanın gereğidir. Maalesef insanlarımız yabancı güçlerin oynadığı oyunları görmekten uzak.
Yorum Gönder