Medeniyetimiz Kutsal İslam inancına dayanır. Vücuda getirilen her şey sanat ve estetikle hayat bulur. Osmanlı İslam Medeniyeti'nde her şey inanca yorulur; çünkü İslam kalbe dokunur. Hamile bir kadın anne olamamıştır. Anne olamadığı gibi de bebeğini doğuramamıştır. İnsanın içini titretecek, sevgi, şefkat, merhametin sanatsal bir yansıması olarak da gördüğümüz bu zerafeti, asil duygularla buluşturan, anne ve bebeğini simgeleyen bu mezar taşının bize verdiği medeniyet dersi karşısında adeta nutkumu yutuyorum.
Ne yazık ki; günümüzdeki harf devriminin toplumu yozlaştıran yönüyle mezar taşlarına baktığımızda latin harflerini doğru düzgün yazılıp okunamadığına da şahit oluyoruz. Derme çatma mezarlıklarda kültürümüzle taban tabana zıt, latin hurufatın zihnimizde bıraktığı kirlilikten temizlemenin vakti gelmiştir artık. Öze dönüş yeniden doğmak yeniden dirilmektir. İlkokullarda Kuran'ı Kerim ve Siyer dersinin yanısıra Arapça dersinin de okutulması beni fazlasıyla umutlandırıyor doğrusu.
Medeniyet kendi inancıyla kendi kültürüyle varlığını korur. Milletin değerlerine hitab etmiyen ve milleti yozlaşmaya götüren bir zihniyet, sevgi, şefkat, merhametten habersiz olduğu kadar, sanattan, estetikten, zerafet ve asaletten de bihaberdir. Son sözüm; medeniyet ve kültür inanca dayanmalı ve kalbe dokunmalıdır.
Profösör
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder