İntihar canına kıymak demektir.Hiç bir şuurlu insan canına kıyamaz, kıymaz. Hiç bir canlı bile bile kendini yakmaz, kendini uçuruma atmaz. Neyin iyi neyin kötü olduğunu bilmek yetmez. İyi ve kötünün bize kazandırdığı ve kaybettirdiği şeyleri bilmek ve bu bilinçle yaşamak için bir mefkureye sahip olmak gerekir. Şuurlu olmak zorundayız. Herkes bunu yapıyor bende aynısını yapayım ne olacak demek, şuursuzluktur. Sürüdeki bir koyunun uçuruma atlamasıyla sürünün tamamının arkasından gitmesi topluca intihar anlamın gelir. Demek ki sürü olmayacağız. Önde gidenin yanlışına ortak olmayacağız. İnsan olmanın şuurunu önce bireyselliğimizde ve sonrada toplum bilincinde yaşayacağız.
Yemede, içmede, giyim kuşamda, sanat ve kültür anlayışımızda, sosyal ilişkilerimizde, eğitimde, sağlıkta, emniyette ancak insan onurunu koruyan evrensel değerlerde buluşacağız. Yaşamı körükörüne ve doğmatik bir toteme inanarak sürdürmeyecek ve sürü psikolojisi içine düşmeyeceğiz.
Kent hayatıyla birlikte ne yazık ki, maddeye dayalı, lüks ve konforu elektronik ortamda yaşama sevdası insan genetiğini, ruhsal ve biyolojik olarak bozan etkilerini üzerimizde taşıyoruz. Doğal beslenmeden uzak, genetiği bozulmuş hormonlu ve amblanjlı besinleri tüketiyoruz. Şişirilmiş tavukları, ekşimeyen yoğurtları, vitamini alınmış sütleri, mukavva kutusunda sıvı halindeki yumurtaları tüketiyoruz. Öyle bir toplum haline getirildik ki; yediklerimizin ne tadı, ne kokusu, ne de rengi tabii beslenmemize uygun değil. Ne yazık ki; toplu halde intihar ediyoruz.
Hesap makineleri çıktığı çıkalı hafızamızı kaybettik. Annemizin, öğretmenimizin, arkadaşlarımızın telefonunu ezbere bilmiyoruz artık. Herşey elektirik cihazlarda kayıtlı. Kitaplar tozlu raflarda kaderine terkedilmiş. Bir şey mi öğrenmek istiyoruz, internetin kirli bilgi dünyasına açılan arama motorlarından şipşak öğreniveriyoruz. Edindiğimiz bilgi doğru mudur, doğrulanmış mıdır, güvenilir midir, hangi saikle yüklenmiştir? Bunu hiç önemsemiyoruz. Oysa her bilginin bir hayati değeri vardır. Yoksa biz uçuruma mı gidiyoruz.
İrademizi başkasının iradesine ipotek ettirmişiz. Biz biz olmaktan çıkmış, bencil, sadece kendini düşünen, menfaatperest, agresif, hoşgörüsüz, saldırgan bir mahluk haline getirilmişiz. Yıllar önce Guyana'da tarikat liderleriyle birlikte huzura kavuşacağız deyip, topluca kilisede siyanür içen yediyüzelli müridin ölümü insanlığa ibret olmamış. Bir atom alimi, sessizliğiyle düğmeye basabilir. Bir bomba patlar, bir kimyasal gaz yön değiştirir masum insanları ölüme götürebilir.
İntihar sadece bir anlık ruhsal bunalımla kendini asmak, bileklerini kesmek, bir kutu hap içmek değildir. İntihar sadece köprüden ve yüksekten atlamak değil; azar azar, yavaş yavaş kendini yok etmek ve bitirmek demektir. Sigara içmek, içki, uyuşturucu, insanı tahrib eden maddeler kullanmak, kumar oynamak, ahlaki değerleri yitirmek demektir. intihar bedenen ve ruhen kutsal varlığımızı yok etmektir. İntihar cehalete boyun eğmek, İslam'dan uzaklaşmak, insanlıktan uzaklaşmak, vicdandan uzaklaşmak demektir. O halde topluca, hep birlikte Allah'ın ipine sarılmaktan ve hükmüne teslim olmaktan başka bir çaremiz yoktur. İslami hayat ebedi huzur ve mutluluktur.
Profösör
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder