Son zamanları Cumhurbaşkanlığı Sarayı üzerinden algı operasyonları bundan öncekilerinin bir benzeri olarak sürdürülüyor. Hatta sokakta yaşayan insanlara yardım sağlayan bir dernek de "Sokakta yaşayanlara bir ev yok, bir battaniye yok, bir kab çorba yok, ama Ak Saray'a para harcanıyor. Osmanlı padişahlarında bile bu denli israf yapılammaştır" diye sosyal medya üzerinden de, ardı arası kesilmeyen anti propagandalar ve algı operasyonları yapılmaktadır. Biz işlerin düzelmesi için eleştiri yaparız diyen dernek yöneticileri, toplumun çoğunluğunu karşılarına alacak şekilde hükümeti yeriyor ve apaçık kirli politikaya alet oluyorlar. Devlet ve zhniyet mikro ve makro planda değiştikçe, aslına ve özüne döndükçe provakatif eylemler, bir koalisyon şeklinde artarak devam ediyor.
Öbür yandan israf kavkramının kime göre ve neye göre değerlendirilmeli diye soracak olursak kendimize, elbette dini nasların ekonomik gerçeklerin ışığında konuyu irdelememiz gerekir. Eğer insanlığın sulha ve selamete kavuşmasını istiyorsak; sömürgeci güçlerden ve terörist devletlerden daha güçlü bir duruş sergilememiz gerekir. İnsansız savaş uçaklarının üretildiği bu çağda, israftır diyerek pervaneli tayyareylerle ne ülkemizi koruyabilir ne de savunabiliriz... Ne bölge gücü oluşturabilir, ne de mazlum milletlerin bir kurtuluş ümidi olabiliriz. Başkanlık Sarayı da görkemli olması gerekir ki; bunun da izahı budur. Bir taraftan da, hacı yağını kendisine boca etmiş ecmainlerin uzaya çıkmak komikliktir, ilmi ve fenni çalışmalara bütçe ayırmak israftır günahtır demek kadar cahilane bir tutum yoktur. Bu görüşte olan arkadaşlarımızın da Türkiye'deki müsbet gelişmeleri görmemezlikten gelerek, aklı sıra şimdi Başkanlık Sarayı üzerinden algı operasyonuna kapılmaktadırlar.
Önümüzdeki seçimlerde daha ağır ithamlarla, iftiralarla, bir takım eylemlerle toplumumuzu provakate edecekleri dünden ve bugünden bellidir. Hükümeti yöneten iktidar tek başına anayasayı değiştirebilecek sayıda mecliste sandalye elde ettiğinde; işte o zaman taşlar yerli yerine oturacak, hainler, zalimler mutlama hak ettiklerinin karşılığını bulacaklardır. Milletlerin gücü, itibarı, imajı devlet kurumları ve kurumsal yapılarıdır. Devlet Sarayları bunun için vardır. Eğer bir devlet kendi ülkesinde, bölgesinde, dünya devletler ve ülkeler yelpazesindeki yerini güçlü olarak belirlemek istiyorsa Başanlık Saraylarının hak ettiği değerlerde inşa edilmesi şarttır. Devlet Başkanlarıyla, ülke ve halkların temsilcileriyle fikir teatisi yapmak, birlikte diplomatik çalışmalar içinde olmak, dünya barışı açısından görkemli sarayların bu bakımdan apayrı bir işlevselliğe sahiptir.
Profösör
1 yorum:
Yazınız net bir şekilde gerçekleri ortaya koyuyor profum. Ama anlamadıkları bir şey var. Artık taraflar o kadar kemikleşti ki, onlar ne derse desin ve ne yaparsa yapsın biz bunu din düşmanlığından yaptıklarını bileceğiz. Ve onlar da bu ülke için ne yapılırsa yapılsın rte yaptığı sürece buna karşı çıkacaklar.
Allah yardımcımız olsun..
Yorum Gönder