Duygu, düşünce ve davranışlarımız zihin haritamızın belirlediği kimlik ve kişilik kodlarımızın birer tezahürüdür diyebiliriz. Zihinsel faliyetlerimiz algı ve olgularla içiçedir. Algı ve olgularla şekilden şekile girebilir. Algı ve olgular birbirinden beslenebilir. Önemli olan insani ve vicdani değerlerin toplum hayatımızda yer etmesidir. İnsani ve vicdani değerlerle irademizin kullanım biçimidir. Aldığımız eğitim, örf, adet ve geleneklerimizin yeniden İslam'ın ön gördüğü biçimde güncellenmesidir. Bireyin ve toplumun sömürgeci kirli eller tarafından yapılan her türlü köleleştirme mühendisliğine karşı onurlu savaşın sürdürmesidir.

Zihin haritamızda ruhbanlık da yoktur. İslam'ın diğer dinlerden ayrıca bir farkı da budur. Ruhbanlıkla ahlak toplumu oluşturulamaz. Dini afyonlaştıran, Allah'la kul arasında bir aracıyı putlaştıran bir anlayış İslam'ın varlık sebebiyle bağdaşmayan bir anlayıştır. İslam gönül dinidir ve bütün menfaatleri ayaklar altına alan, ensar ve muhacirin anlayışında sevinçte ve tasada müslümanların yek vücud olduğu bir dindir. Herkesin kendisini düşündüğü ve kendisini kayırdığı bir anlayış insanın kendi bencilliğinde yok olduğu bir anlayıştır. İnsanlar ve müslümanlar arasındaki çıkarcılık esasına dayalı bir algı, ahlaksızlık ve şuursuzluğa yol açan bir algıdır. Kamil insan algısı ise, tam da bunun zıddına bir lokmanın hesabını veren ve bir lokmada binlerce açın hakkı olduğunu bilen bir olgudur. Sözün kısası; zihin haritamız duygu, düşünce ve davranışlarımızda her türlü virüsten korunaklı, İslam esaslarına göre temiz kalmalıdır.
Profösör
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder