İnsan kendisini nasıl tanımlayabilir. Elbette insanın
inancı, yaşam biçimi, istekleri, sevdikleri, genel olarak herşey, kişinin
kimlik ve kişiliğinde yer bulacaktır ama, bir de yaşadığı zaman birimi içindeki
en küçük anında bile, ruh hali kendi duruşunu ve varlık bilincini de etkisi
altına alacaktır. Evrenin yaratılışındaki kodlamada, veri tabanı olarak sevgiyi
hakim bir değer olarak görsek de, sevginin korunması da, daha yücelere
taşınması da, şefkat ve merhametle eşdeğer görürüz. Madem ki evren sevgi üzerine
yaratıldı ve madem ki yaratılan evrendeki herşeyiyle, Yaratanın rahmeti bütün
varlıklara kapladı; o halde bize düşen sevmek ve sevilmektir. Merhamet etmek ve
merhamet görmektir. Yürekten seviyorsan eğer, herşey güzeldir. Herşey Yaratanın
bir tezahürüdür.
Moral değerler önce inançla başlıyor; inancını
güçlendirmekle sürüyor. İnançla birlikte insana ayrıca sorumluluk da
yükleniyor. Her adım atışta, her vakitte ibadette olduğu gibi, inanç
tazeleniyor, düşünce ve duygular güncelleniyor. Ruhumuz inançla, sevgiyle
besleniyor. Ancak o zaman var olmanın, varlık göstermenin sevgi ve merhametiyle
buluşuyoruz. Eğer insan, gecesinde de, gündüzünde de hayatını bir şuur içinde
kulluğunu yaşıyorsa, huzur buluyor, istediği mutluluğu yaşamaya hak kazanıyor.
Şuur halinde yaşayan insan, seven ve sevilen insandır. Şuur
halinde yaşayan insan merhamet eden ve merhamet bulan insandır. Şuur halindeki
insan, gece uykusunun en derinliklerinde, ve uykusunun en tatlı yerinde bile
gördüğü rahmani rüya ile namaza kaldırılabiliyor. Sevginin, şefkatin ve
merhametin kollarında, yeniden uyanışın ve yeniden dirilişin kitabı yazılıyor.
Profösör
2 yorum:
Sevgi, şefkat, merhamet bu kavramlar kişinin özünde olmalı ve bu kavramlar üzerine her daim yaşamalıdır..
Asahhara@ Bu üç kavram imandan doğar. Bu üç kavram vicdanla harekete geçer.
Yorum Gönder