İzleyiciler

3 Mart 2012 Cumartesi

İleriye Bakarak Yükselmeliyiz

Yaşadığımız hayat, zamanın bizim için canlı bir kesitidir. Hayat deyince aklımıza önce kendi yaşamakta olduğumuz ömrümüz gelir. Yaşamakta olduğumuz ömür, bizim hayatımızdır. Genel olarak hayata baktığımızda, yeryüzünde ilk canlıların var olmasıyla başlar, kıyamete kadar da devam eder. Bizim her birimizin hayatı doğumla başlar, doğuşumuzla, ölünceye kadar olan zaman birimi ise bizim ömrümüzü oluşturur. Her birimizin doğuşundan önceki bir zamanı, bir de doğuşundan sonraki bir zamanı olacaktır. Bir insanın doğuşu, zamanın sıfır noktası olarak kabul edilirse, doğumundan önceki zamana ezeli, doğumundan sonra yaşadığı zamana fani ömür, ölümünden sonraki zamana da ebedi hayat olarak nitelendirmemiz mümkündür.

Hazreti İsa'nın doğumunu hıristiyanlar milad olarak kabul ederler. Tarihi milattan önce ve milattan sonra diye şekillendirirler. Buna göre de miladi takvimi kullanırlar. Biz de batı hayranı olduğumuz için, ülkemizde miladi takvim kullanırız. Pazar günleri Hıristiyanların kilisede ibadet günleri olduğu için tatil yaparlar. Biz de müslüman ülke olarak pazar günleri hristiyanlar gibi haftalık tatil yaparız. Bu da yetmiyormuş gibi, musevilerin havrada ibadet günü olduğu için, biz de cumartesi günleri resmi dairelerde haftalık tatil olarak kabul ederiz. Nedense cuma günleri resmi dairelerde bir saatlik de olsa, cuma namazı izni verilmez. Bu din ve vicdan hürriyetine, fikir ve ifade özgürlüğüne yapılan en büyük darbedir. Yüzde doksan dokuz müslüman olan bu millete yapılanlar zülümdür.


Hrıstiyanlık alemi, bir hristiyanlık propogandası olarak, tarihin sıfır noktasını, zaman ölçeği itibariyle Hazreti İsa'nın doğumu esas almışlardır. Oysa ilim adamları tarihi yazının icadıyla başlatırlar ya, bundan dolayı da Hazreti isa'nın doğumunu milad olarak kabul edip, öncesi ve sonrası gibi bir değerlendirme yapılmasını mantıksız bulup, bir propaganda olarak kabul ederiz.. O zaman herkes nispet olsun diye, taşıdığı inanca göre bir figürü, öncesi ve sonrası gibi değerlendirmelerle tarihin sıfır noktası olarak belirleyeceklerdir ki, bu da yanlıştır. Hristiyanlar noeli dini ve kutsal günleri olarak sayarak yılbaşı kutlamaları yaparlar. Bizim yılbaşını kutlamamız demek hristiyanlık inancını kendi inanç dünyamıza sokmamız demektir. Ayrıca nispet olsun diye de hicri yılbaşı kutlayanlarımız vardır. Dinimizde böyle bir anlayış kesinlikle yoktur.

Bence tarihin sıfır noktası kendi doğum tarihimizdir. Doğduğumuz gündür. Bize göre takvim; bizim doğum günümüzle başlayıp, doğumumuzdan önceki ve sonraki zaman birimidir. Bizim için önemli olan, doğuşumuzla birlikte yaşayacağımız hayırlı bir ömürdür. Bu ömrümüzü nasıl geçirdiğimiz ve nasıl geçirmemiz gerçeğinin bilinciyle hayat sürmemizdir. Sıfır noktası değer olarak nötr olan bir noktadır. Sıfır; matematikte eksi sonsuzdan artı sonsuza giden sayısal değerlerin tam orta noktasıdır. Eksi değerden sıfıra çıkmayı pozitif değer olarak kabul edersek, artı değerden sıfıra düşmeyi de bir nevi negatif değer olarak görebiliriz. Eksi değerlerle artı değerlerin orta ve kesişme noktası sıfır sayısıdır. Her birimiz için zaman kavramının orta ve kesişme noktası, bizim için ezel ile ebedin de orta ve kesişme noktasıdır. Hepimiz sıfırla doğarız, bir geriye bir de ileriye bakarız. Geriye bakışımız bizim için bir düşüştür. İleriye bakışımız ise, bizim için bir yükseliştir. Geçmişimiz; birikimlerimizdir. Yaşadıklarımız ve biriktirdiklerimizin değer olarak pozitif olanlarını arttırmamız; negatifleri de azaltarak, geleceğimizi insanlık ideali doğrultusunda hizmet etmeye adamalıyız. Geride bıraktıklarımıza değil, ileriye bakarak yükselmeliyiz.

Profösör

6 yorum:

bozbek dedi ki...

Cumalar konusunda ben de çok düşündüm.. Niye tatil değil diye.. Hatta kızardım hep. Hadi ticari ilişkiler vs yüzünden diyelim, Cuma Namazı izni bile yok..Düşündürücü..

Ve herkesin takvim başlandıcı, kendi miladı olmalı ne güzel söylemişsin..

Adsız dedi ki...

Çok beğendim Profösör. Eğitici bir yazıydı, aslında sana bence sadece 'Üstat' demeliyiz.

YAŞAMSAL GANİMETLER dedi ki...

Sıfır noktasından başlayıp 30 'a kadar geldim umarım epeyde uzun ve hayırlı bir ömür geçiririm..Geçmiş acı tatlı anı ama geleceğime sadece yön verebilir ve esareti altına alamaz..Umarım bol artılı bir yaşamı olur herkesin..Yüreğinize sağlık..

Pabuc dedi ki...

Üzülerek gördüğümüz gerçeklerin bir hatırlatması...Varolunuz..

Adsız dedi ki...

İleriye bakabilmemiz umidiyle,bazende aşağıdakilere bakmak umidiyle,değerli abi'miz.Her zamanki gibi güzel noktalara deyinmişsınız Allah razı olsun.

çalıştığım zaman'larda öğlen cami'ye namaza gidiyordum personeli arkamdan beni takip etiriyordu amir nereye gidiyorum diye.Camiye gittiğimi öğrenince beni başka bir bölgeye geçiçi olarak görevlendirmiştir.Bende "tayin" istemiştim bu defada dilekcemi imzalamamıştı.Anlatmakla bitmez bizim milletin yaptıklarını.

Profösör dedi ki...

bozbek dedi ki...@ Öz yurdumuzda parya muamelesi görmek gerçekten de acıdır.

Dilara AKSOY@ Teveccühünüz efendim. teşekkür ederim.

YAŞAMSAL GANİMETLER@ Ben teşekkür ederim.

Pabuç @ Teşekkür ederim. Teşviklerinizle mutlu oluyoruz.

Adsız dedi ki...@Allah encamımızı hayıreylesin.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...