Yaşadıkça herşeyi görüyoruz. iletişim beş duyuyla yapılıyor. Gözümüzle görüyor, dilimizle konuşuyor, burnumuzla kokluyor, kulağımızla işitiyor, elimizle dokunuyoruz. Bütün bunlar beynimizde algılanarak, fizik kurallarına göre iletişim kurduğumuzu biliyoruz. Oysa insan ilişkilerinde, iletişimin en önemli olanı kalbi olanıdır. Kalben ne hissettiğimiz ve ne hissettirdiğimiz önemlidir. Kalben iyiyi, güzeli, doğruyu hissetmek ve hissettirmek, ilişkileri sağlıklı sürdürmek için, başta iyiniyeti esas alarak hareket etmek demektir. İletişim kurmak aynı zamanda ilişki kurmak demektir. İletişim sağlıklı kurulursa, ilişkiler de sağlıklı yürüyecektir. Hayata bakışımızı sadece fizik kuralalarıyla izah edemeyiz. Hayata bakışımızı, manevi zenginliğimize zenginlik katacak şekilde, hal ve hareketlerimizi gönül almaya yönelik oluşturmak ve olgunlaştırmmamız gerekir. İletişimin sırrı içinde saklıdır. Öğrendiklerimizi, geliştirdiklerimizi, iyi niyetle, insan yararına sunmak bizi olgunlaştıracak en önemli etkendir..
Bazen ne yaparsak yapalım hiç takdir göremiyoruz. Bulunduğumuz ortamlarda ne yazıkki, hayatta sadece kendini düşünen, bencil ve yalnız insanların iyi niyet taşımayan insanların haddini aştığını görebiliyoruz. Sanki onlar ancak doğruyu eğri, güzeli çirkin, iyiyi kötüye çevirmek yaratılmış gibidir. Onlar kendi işlerini ve görevlerini hakkıyla yapmadıkları gibi, başkalarının yaptıkları güzel işleri görmek istemezler. Alanına girmeyen işlerde burnunu sokarlar ve ahkam keserler. İşin sahibini gözden düşürmek için, ne kadar şirretlikleri varsa göstermekten çekinmezler. İnsanlarla iletişim mi kuruyorlar, ilişki mi geliştiriyorlar, yoksa adam mı dövüyorlar!.. Kalben bakmak yerine, beş duyunun ötesinde beynini de, yüreğini de kirleterek fitne, fücur, fesadın içinde adeta boğuluyorlar.
İnsan ilişkilerinde tek aradığımız nitelik temiz bir kalptir. Ancak temiz bir kalpte sevgi barınır. Kirli bir yürekte sevginin dışında barınacak olan şey, her tür melanettir. İyi insanlar, güzel insanlar sevgiyi yüreğinde taşıyanlardır. Sevgiyi yüreğimizde taşıyalım ki; sevdiğimizi bilelim, sevildiğimizi hissedelim. Bilgili, birikimli, paylaşımcı kişi, seven ve sevilen kişidir. Kültürümüzde "Meyveli ağaç taşlanır" denir. Ağacın meyvesinden yararlanmak yerine, ağacı hırpalamak akıl karı değildir. Herkes bilmeli ki; meyveli ağaç taşlansa da sonunda, mutlaka Adli İlahi'de taçlanacaktır.
Profösör
6 yorum:
çok güzel ve ümit verici bir yazı:-)
destiny@ Teşekkür ederim..
Öğrendiklerimizi, geliştirdiklerimizi, iyi niyetle, insan yararına sunmak bizi olgunlaştıracak en önemli etkendir..
İşte sizden de böyle bir yazı beklenir :))
işte o taşlayanlara rağmen kalbimizi kötü niyetlerden korursak ,yürekten inanıyorum canımız çok yansa da taçlandırılanlar bu güçlü kişilikler olacak....Saygılar profesör:))
Kitap kokusu@ Teşekkür ederim...
Yorum Gönder