İzleyiciler

29 Aralık 2011 Perşembe

Fıtri hayat; insanidir, vicdanidir, ahlakidir


İnsan doğal olarak canlı bir varlıktır. Bu canlılığı ancak, diriliği ile hayat bulan bir varlıktır. Doğallıktan ne kadar uzak tutulursa insan, o kadar da kendi fıtratına yabancı düşebiliyor. İnsan ne kadar kendi derinliğinde, fıtri olarak insani, vicdani ve ulvi duyguları besleyebiliyorsa, bir o kadar doğallığını yaşayabiliyor demektir. İnsan hayat şartları içinde, kendine ve etrafına ne kadar değer verebiliyor ve bu değerleri kendisi yaşayıp, etrafına ne kadar yaşatabiliyorsa o kadar da insani görevlerini yerine getiriyor demektir.

Teknolojik gelişmeler insanın maddi ve manevi refahını insan hayatını tehdit edecek ve insanın doğallığını ortadan kaldıracak bir şekilde olmamalıdır. Teknolojik gelişmeler çağdaş uygarlık adı altında modern hayatı dayatan ürünleriyle bir tüketim toplumu haline getiren bir şekilde olmamalıdır. Teknolojik gelişmeler, maddi ve manevi olarak, insanın huzurunu, refahını, mutluluğunu ve onurlu bir hayat sürmesini sağlayan bir nitelikte olmalıdır.

Dünyanın bir kaç ailenin inisiyatifi doğrultusunda yöneltildiğini ve bu inisiyatifle insanlığı, kalbiyle düşünen bir varlık değil de, insanı maddenin esiri haline getiren, insanı ifsad eden ürünlere, fikirlere, duygulara bağımlı hale getiren bir anlayışla nasıl bir toplumsal mühendisliğin yapıldığını da biliyoruz. Böyle bir tuzak içinden insanlığın kurtuluşunun biçareliğini de görüyoruz. Sömürenler ve sömürülenler, zulmedenler ve zulüm görenler, derece derece, yönetenlerle yönetilenler arasında bir yelpazeyi oluşturuyorlar. Herşey insanlığın doğal genleriyle oynanarak insanın fıtri yapısına müdahale anlamına gelen projelerin teknolojik anlamda insanlığın kurban edilmesidir.

Silah sanayiinden, ilaç sanayiine kadar, her alanda yapılan çalışmaların bütünü insiyatifli ailelerin hizmeti içinde olduğunu da bilmeliyiz. Bir akıl hezeyanı içinde dünyanın her yerinde iç savaşlar çıkartılmakta, çatışmalar, karışıklıklar, terör olağan hale gelmiştir. Bunların tümünün arkasında insiyatifli aileler ve onların oluşturdukları silah tüccarları, politikacılar, misyonerler gibi küresel bir güç vardır. Onlara göre; yeter ki çatışmalar olmalı, yeter ki savaşlar olmalı ve kendileri için bol bol silah satılacak ve kendilerine bağımlı hale getirilecek müşteriler oluşturulmalıdır.

Hayatımızı idame ettirdiğimiz yiyeceklerimizin meyve ve sebzelerimizin genleriyle oynanmalı ki, her türlü hastalıklarla insanlık boğuşurken, ilaç tüccarları bin bir tür ilaç üretmeli ve satışa sunmalıdır. Genetikçilerle ilaç firmaları birlikte bir sömürü düzeni kurabilmelidir. Hatta kanseri ortadan kaldıran ilaç bulunsa da stoktaki ilaçlar satılmalı ve depolar boşalmalı ki, kanseri net olarak ortadan kaldıracak ilaç sonradan piyasaya sürülmeli ve İnsanlık kobay haline getirilmelidir.

İnsanoğlu önce bilinçli bir birey olarak, böyle bir tuzağın içine düşmemeli, her tür yapaylıktan uzak durmalıdır. Mütevazı ve doğal hayatı tercih etmelidir. Ayrıca devlet de bu anlamda üzerine düşen görevi yapmalıdır. Hem sigara üreteceksin, hem de sigara paketi üzerine "Sigara öldürür" diye slogan yazacaksın. Devlet sağlıklı toplum için kanun koyucu ise, böyle bir çelişki içinde de olmamalıdır. Böyle bir otoritenin başka alanlarda da itibar kaybına uğrayacağı aşikârdır. Ayan beyan, yanlış olan bir mantık, başka konularda da düşünce zaafı içermesi mutlaktır. Birey olarak bize düşen, inandığımız değerlerin bizim fıtri hayatımız için elzem olmasını bilip, ona göre bir tutum içinde olmalıyız. Fıtri hayat; insanidir, vicdanidir, ahlakidir. Bu duyguları yaşayabiliyor ve yaşatabiliyorsak, o zaman her tür olumsuzluktan kendimizi ve içinde bulunduğumuz toplumu da korumuş oluruz.

7 yorum:

zeynep dedi ki...

Çok doğru teşhisler her zaman ki gibi kaleminize sağlık..
Teşekkürler..

Emine dedi ki...

hepsi bildiğimiz ve yavaş yavaş kabullendiğimiz gerçekler ne yazık ki..
ve keşke dediğiniz gibi yapabilsek toplum olarak.

uzunincebiryol dedi ki...

Ne kadar çok şey bilirsek o kadar çok mutsuz oluyor umutsuzluğa kapılıyoruz, insanoğlu mücadeleci bir yaradılışa sahip ama bunu kullanacak zemin olursa mutlu olabilir yoksa görünmeyen bir hapishaneye mahkum olur, umutsuzluk hapishanesine. Biz yine de her şeye rağmen çocuğumuzu özgür düşünceli, çevreci, insana ve doğaya saygılı, inançlı, imanlı yetiştirmenin derdindeyiz, her ne kadar bu saydıklarım günümüz dünyasında pek değer görmese de. Sonuçta gücü elinde bulunduranlar keyif düşkünü, hiç bir şeyden haberi olmayan, bilinçsiz, marka düşkünü, eğlence düşkünü olan insan topluluğunu tercih eder ne de olsa çalıştıkları kadar harcayacak hatta kazandıklarından daha fazlasını harcayıp bağımlı hale gelecek bir topluma ihtiyaç duyuyorlar.
Profösör bir şey sorabilir miyim izninizle, ben grafiği anlamadım grafik neyi anlatıyor, kızmadınız değil mi?

uzunincebiryol dedi ki...

Profösör, dikkatli bakmamışım şimdi gördüm bu bir top ve mermisi topa geri dönmüş, kendini vuruyor yani:)

Elif dedi ki...

mimledim sizi

Profösör dedi ki...

zeynep@ Ben teşekkür ederim. her zaman beklerim sayfama..

Emine@ Toplum olarak bilinçli olmamız gerek.

uzunincebiryol @ Her zaman sorabilirsiniz. Biliyorsunuz kim kötülük yaparsa o kendisine bumerang gibi gelir bulur. İyilik de yaptıgımızda mutlaka karşılığını görürüz. Allah adildir.

greta @ Teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

Yazınızı sayfamızda paylaştık hakkınızı helal edin.

https://www.facebook.com/notes/ak%C4%B1l-fikir-m%C3%BCessesesi-v20/f%C4%B1tri-hayat-insanidir-vicdanidir-ahlakidir/141761002631673

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...