Filan cemaat gider yerine falan cemaat gelir. Devlete, brokrasiye sızar, yine devlet ve millet olarak aynı sıkıntıları ve aynı ihaneti yaşarız. Bu tür cümleler kuruluyor. Maksat mütedeyyin kesmin sivil oluşumlar içinde olanlara karşı şimdiden bir bariyer oluşturmak. Cemaatin dinisi ve ladinisi olmaz. İslam'da cemaat kavramı ruhbanlıkla izah edilemez. Dindar ve mütedeyyin insanlar vardır, Bir de kendi kafasına göre özgürce yaşayanlar vardır. Eskiden de oligarşik yapı inanan kesime baskı uyguluyor ve onlara zenci muamelesi yapmaktan çekinmiyordu. O halde kötü niyetli insanlar devlete de, özel kurum ve kuruluşlara da sızabilir. Böyle kişilerin şu cemaatten, bu camiadan olması veya bir takım cemiyetlere üye olması işi değiştirmez. Sade bir vatandaş bile suç makinesi haline gelebilir. Onun için devlet kademesinde görev alacak ya da bürokrasiye girecek kişinin herhangi bir oluşum içinde olması, sivil bir insiyatiftir. Herkesin sivil olarak bir aidiyeti vardır. Sivaslılar, Ordulular ve Konyalılar gibi. Yada kanarya sevenler, çevreciler, obeziteler gibi. Bu bakımdan devlette, brokraside, hatta sıradan bir kurumda, herhangi bir özel kuruluşa dahi hizmete talip olan kişinin ehliyet ve liyakat sahibi olması şarttır.
Profösör
2 yorum:
"Din Allah'la kul arasında." ve "Din bir yaşam şekli" görüşleri arasındaki çatışma bu. İkinci görüşe yatkın olanlar birinci grubu dinsizlikle, birinci görüşe yakın olanlar ikinci grubu yobazlıkla suçluyor. Sanırım bu böyle gidecek...
Kaystros Tyrha@ Bence iki değer var çatışan; gönül yapanla, gönül yıkan. Bizim yerimiz hangi taraftan, asıl ona bakmamız lazım...
Yorum Gönder