İzleyiciler

15 Haziran 2014 Pazar

Türkçe Olimpiyatları Reklam Filmi

"12. Uluslararası Dil ve Kültür Festivali"nin reklam filmi televizyon kanallarında yayınlanmaya başladı. Özellikle siyasi, sosyal ve kültürel içerikli her reklam filmi aynı zamanda bir ideoloji ve zihniyeti de yansıtır. Bu organizasyonu biz; bundan önceki dönemlerde  devlet desteğiyle Kültür Bakanlığının da onayladığı bir etkinlik olarak takip ediyorduk. "12. Uluslararası Dil ve Kültür Festivali"nin reklam filmini izlediğimizde bu organizasyonun  kimin tarafından organize olduğunu belirten bir mahrecinin olmayışı dikkatimi çekti. Ayrıca  bu filmin jeneriğinde herhangi bir  sponsorun da belirtilmediği bir organizasyon olduğunu söylemek isterim.

Benim bu organizasyonla ilgili üzerinde durduğum nokta bu organizasyonun siyasi, sosyal ve kültürel içerikleriyle ilgili değil. Teknik olarak birkaç küçük noktaya değindikten sonra, asıl püf noktaya geleceğim. Bu reklam filminde birkaç ülkenin adıyla birlikte şehrin ismi de geçiyor. Aslında bu verilen grafikle de ekran kirliliği oluşturuyor. Üstelik şehir  küçük puntoyla ülke adının altında yer alacağına küçücük bir puntoyla verilmiş. Ne şehir, ne de ülke ismi grafik olarak filimde yer almamalıydı. Dünya o kadar küçüldü ki, Bosna da, Yemen de Arjantin de Ruanda da tanınıyor artık. Türk izleyicisi de cahil değil. İnternetle dünyaya açılıyoruz. Filimde; yabancı ülkelerdeki okullarda hizmet yapan öğretmenler zaten giriş cümlelerini yaşadıkları ülkenin ismiyle yapıyorlar. Böyle bir grafik filme gereksiz zihin yorgunluğu getirmiş. 
Kırk yıllık profösyonel bir meslek hayatı olan ve medya  iletişimci biri olarak bu reklam konseptinin en önemli püf noktası saydığım kısım ise, bu film işin ruhunu yansıtıp yansıtmamasıdır.  Bence bu film işin ruhunu yansıtmıyor. "Bir yerde Türkçe bahane, gönüller bir oluyor" diyen öğretmen hanımın kalbini gösterirken sol eliyle sağ göğsüne bastırması, affedilecek bir çalışma değil. Geneleksel olarak baktığımızda sol elimizi zorda kalmadan pek kullanmayız. Özelilkle sağ elimizi kullanışımız bizim doğallığımızdandır. Hem de kalbimizi göstermek ihlas ve samimiyetimizi ortaya koymak için yaptığımız hareket doğal ve  imanidir. Hazreti Peygamber efendimizi anarken, hatta birbirimize selam alır ve verirken sağ elimizi sol  göğsümüzde bulunan kalbimizin üzerine bastırarak hem teyid ve tasdik etmiş oluyoruz, hem de hürmetimizi gösteriyoruz. 
Sözün özü Türkçeyi dünyaya yayma görevini üstlenen bir zihniyet Türkçeyi bahane sayması da bir çelişki sayılır. Bu çelişki sadece bununla kalmıyor; kalbin bir gönül olduğunu  ve kalbimizin vücudumuzun neresinde attığını bilmeyecek kadar cahilliklerini de gösteriyor bize. Bu zihniyet  önce kendi ülkesinde bozulan imajını düzeltmelidir. Bence önce bütün kalpler keşfedilmeli, sonra da bütün gönüller fethedilmelidir.
Profösör
Not:  "12. Uluslararası Dil ve Kültür Festivali"nin reklam filmi http://www.youtube.com/watch?v=bwWPKBtSWRY linkinden izlenebilir.

2 yorum:

İlk İnsan dedi ki...

Gerçekten tanıtım incelemesi olmuş. O değil de bunlar nerede yapacak şimdi ben anlamadım Etiyopya falan mı? Mesaj da şu herhalde "İlk müslümanların izlediği yolu izleyip buraya sığındık." :)

Kadrolaşma konusuna gelince bence bunlar kadar hükümette suçlu bu kadrolaşma işi kökten çözülmeden adam kayırma, yolsuzluk gibi işler bitmez. Bide bizdeki muhafazakarlar bunu Allah rızası için yaptığına inanıyor.:D

LoveMeorLeaveMe dedi ki...

Profum sol elle sağ tarafa bastırılması bi hata değil, Allah'ın işidir bana kalırsa. Artık onların yolu belli, sol elleriyle o yolda yürüyüp gitsinler :))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...