İzleyiciler

22 Şubat 2011 Salı

Afganlı Gazi Arkadaşıma İthaf Ediyorum


Afgan-Rus harbi varlıkla yokluğun bir şavaşıydı aslında. Dünyayı yöneten ve sömüren ailelerin bir nevi bir demir perde ülkesinden soğuk yüzünü ve acımasızlığını gösteriyordu Afganistan'da. Sovyet gücü tamamiyle diğer kutbun tam karşısındaydı. Amerika ve Sovyetler birliği iki kutuptu. Bu iki kutup bir güce hizmet ediyordu. Böyle bir savaşın emsali görülmedi dünyada. Filistin'de sapanla taş atan çocukların "intifada" sıı gibi Müslüman Afgan halkı da aslında elindeki olmayanla, yokluğuyla karşı duruyordu düşmana ve Sovyet tanklarına.. Onların inancı ve iradesi düşmana karşı bir zafer kazandırmıştı. İşte bu inancın zaferiydi !..

Kabil'den Hindikuş dağlarına katırlarla taşınan cephane ve azık onlar için yetiyor artıyordu bile. Afgan Mücahitleri sanki yüzyıl öncesi silahlarla ve tüfeklerle Rus helikopterlerine ateş açıyordu. Tanklar pusuya düşünülerek ve lojistik desteklerin önü kesilerek, onların silahıyla onları püskürtüyorlardı.

Nihayet savaş bitip, Ruslar birliklerini çektiklerinde, geriye acı ve hüzün bırakıp gittiler. Ruslar bütün Afganistan coğrafyasını mayınlarını döşeyip gittiler. Neredeyse her evde mayınlardan ayağı kopan insanlarla doluydu. Afganistan'da harpten sonra takma ayak sektörü doğduğunu söyleyebiliriz. Bununla ilgili filmler bile yapılmıştır. Bu şavaştan dolayı birçok Afganlı başka ülkelere göç etmişlerdi.

Yine göçmen Afganlı ailelerden bir Afganlı Afganistan'a akrabalarının durumunu öğrenmek için özvatanına gelir. Afganistan'ın yerle bir olduğunu müşahede eder. Daha önce yaşadığı bir köyde bir aileye misafirliğe gider. Bu bir tanrı misafiridir. Madem ki tanrı misafiri gelmiş, evde bulunan en son erzaktan ona bir çorba hazırlayıp ikram eder ev sahibesi. Bu yabancı batı ülkesinden gelen misafir, çorbayı ve tandırda pişirilmiş ekmeğin tadını unutmamıştır. Bu lezzet ve bu ikram kendisinin varoluş kodlarını yeniden çözmesine yetmiştir aslında.

Afganlı göçmen misafir, bakımlı, tıraşlı, batı tarzı giyimi, kuşamı gittiği evdeki çocukların dikkatini çekmiştir. Bu bir batılı insan imgelerini taşımaktadır. Batılı insanın nasıl olduğunu bu çocuklar yakından anlamaya ve kavramaya çalışırlar. Çocukların birşey daha dikkatini çekmiştir. Misafirin kolundaki altın saat pırıl pırıl pırıldamaktadır. Çocuklar bir türlü bakışlarını bu saatten alamamış vaziyette sanki transa girmiş gibiydiler. Bu durum misafirin dikkatinden kaçmadığından, verilen ikramı, yani bir tas çorbasını içerken ev sahibi çocukların babasına, çocuklara bir hediye vermek istediğini söyler. Evin sahibi ve çocukların babası da buna mahçubiyetle izin verir. Misafir adam kolundaki kendisi için çok kıymetli pırıl pırıl ışıldayan altın saati çıkartıp çocuklara uzatır. Çocuklar da bu değerli ışıl ışıl ışıldayan değerli altın saati alırlar. Saati ellerinde evirirler, çevirirler, bir müddet inceledikten sonra bu saati hasırın üstüne bırakırlar. Çocuklar bu saate olan ilgiyi kesmiştir artık. Çocuklar ilgilerini bu sefer misafirin elindeki ekmeğe ve içtiği bir tas çorbaya yöneltirler. Bu seferki bakış daha farklı ve tarifi imkansız bir bakıştır. Ev sahibi evde bulunan son erzakını, aslen Afganlı olan ve savaştan sonraki akrabalarının durumunu öğrenmeye gelen bu misafire ikram etmektedir. Hanelerinde başka yiyecekleri kalmamıştır. Çocukların da karnı açtır.

Afganistan savaşı, ne Amerika'nın yardımıyla, Ne de top, tüfek ve tankla kazanıldı; Afganistan savaşı sarsılmaz bir inanç, irade, cömertlik ve bu duyarlılıkla kazanıldı.

Profösör
 
Bu yazımı Afganlı iki ayağı olmayan bir kardeşime ithaf ediyorum

16 yorum:

Asahhara dedi ki...

Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
(2-BAKARA/218)

Rabbim dini uğruna savaşan tüm müslüman kardeşlerimizin yardımcısı olsun. Çocuklar için bir tas çorba o an, ne kadar önemli imiş. Saati bırakıp karınlarını doyurmak için ona yönelmişler. Afganlı arkadaşınızada Rabbim her konuda yardımcı olur inşallah. Bu dünyada eziyet çekenlere öbür dünyada büyük zaferler vardır. En büyük zaferi asıl o kazanmıştır.

Profösör dedi ki...

αѕαннαяα @ Allah razı olsun.. Hepimiz birimiz için, birimiz de hepimiz için kalplerimiz çarpsın..

Özlem dedi ki...

Müslümanlık gerçekten öyle bir din ki, bu dine ait olduğum için ve güçlü inancım için kendimi çok şanslı görüyorum. İçimde engel olunamayacak bir hayranlık var bütün Arap ülkelerine. Aynı dine, aynı Rabbe inanıyor olmak onları benim için özel yapıyor.

Amerika- Irak savaşını gözlerim davul gibi şiş vaziyette ekrandan takip ederken, birgün bir yayın dikkatimi çekti.
Gazeteci Irak'lı bir direnişçiye Amerikadan korkup korkmadığını sorduğunda,direnişçinin cevabı; ''Onlardan korkmuyorum, çünkü ölmekten korkmuyorum. Onlar ölmekten korkuyorlar. Oysa biz burada ölmek için varız.Şehit olmak için bekliyoruz. Bizim inancımız var, ölüme olan inancımız. Onların hiç birşeyi yok ve inanın bizden daha fazla korkuyorlar'' dedi. O an ağzımdan çıkan tek kelime, Allah yanınızdan eksik olmasın oldu. Düşünsenize inandıkları şey öyle yüce ki, onun için ölümü dahi düğün gibi görüyorlar. En büyük yenilginin inançsızlık olduğunu bir kez daha gösteriyorlar.

Şimdi bu yazı, bu son kalan erzak neden verilmesin ki, açlıkdan ölüneceğini bile bilseler verirlerdi eminim. Çünkü gelen her kim olursa olsun onlar için Tanrı misafiriydi. Onların inançları vardı ve iyi ağırlamak onlar için bir emirdi...

dicle kıyısında masal kentim dedi ki...

bende yazını afgan kadınlarına armağan ediyorum....

Adsız dedi ki...

Şimdi de karışık afganistan malesef.Hatta pakistan , keşmir herbiri:( Artık ruslarla değil özelde birbirleriyle , genelde amerikayla savaşıyorlar.Cami bombalandığında ölen insanlar ; bosnadan beri hep toplu ölümler var bu cografyada , eskiden harpler bile mertçe imiş .Hatta bizim memlekette ruhumuz duymadan toplu ölümler...Bunlar hep islam dünyasına yokluk olarak dönüyor malesef .
Filler tepişip altında kalan ne yazık ki hep o çorbayı bile bulamayan yoksul aile :( Onların ödediği bedel ile bizimki kıyaslanamaz pek tabi , canı,uzuvları uğruna cennete talip olmak , bizden geçmiş insanlık bile diyor ya şair o hesap

Dyginl dedi ki...

Buradaki hikaye tanıdık geldi bana.Uçurtma avcısından olabilir mi acaba.Afganistan çok acılar çekmiş o dönemde rusya ve sonrası iç savaşlar.

KELİMELER DÜNYASI dedi ki...

Yoksul halkların kaderi hep savaş malesef..Birileri o insanlar üzerinde oyunlar oynamaya devam ediyor..

Unknown dedi ki...

evet savaş çok kötü..açlık, yokluk kötü ama insanlık önemli.bu afgan aileside tüm yokluğuna rağmen insanlığını esirgememiş konuğundan..
yukardaki fotoğraf siz misiniz?

Adsız dedi ki...

Yazinizdan cok etkilendim izledigim bir filmi hatirlatti, ayni yazidaki gibi afgan insanlarinin cektiklerini gosteriyordu film , filmi cok hatirlamasamda, rus tanklarinin insanlarin uzerinden gecisleri ve onlari parcalamalari sahneleri halen gozlerimin onundedir, ve hep soyle dusunmusumdur bu insanlar bunlari yasarken, dunyanin diger tarafindakilerin bunlardan hic haberi yok, benimde yoktu

Profösör dedi ki...

Özlem @ İslam; barış demektir. Huzur demektir. Mutluluk demektir. Paylaşım demektir.

Medanşeri @ Teşekkür ederim..

dicle kıyısında masal kentim @ Memnuniyetle.. Afgan mücahitlerini yetiştiren Afganlı anneler.. Afganlı kadınlar da o mücadele sürecini en ağırını yaşamışlardır.

siborikasit @ åynı duyguları taşıyoruz. Hiç bir zulme karşısuskun olamayız.

siborikasit @ Evet uçurtma avcısını çocuklar okuyor evde. Sadece onlardan dinlediklerimden yola çıkarak Afganistan'da edindiğim bir gazi kardeşimi hatırladım. kendimce bu öyküye diğer unsurları da kendi zaviyemden değerlendirmeye çalıştım.

Kelimeler Dunyasi @ Bu tür oyunlar dünyanın her ülkesinde var tabi.. İnsanlık zulüm grüyor.

öz'üm @ Dünyanın her tarafında yaşanan acı ve dramatik öyküler var. Bunlardan birisi de Afganistan'da yaşanmakta.. (Yazıdami fotoğraf nacizane benim suretim.)

hazan @ Hepimiz insanız. İnsanlık ailesindeniz. Birimizin canı yansa binimizin canı yanar.

Ebru dedi ki...

Başlayıp başlayıp yarım bırakmıştım 2 gündür (zaman) ne kadar hoş anlatmışsınız. Çocukların anlık isteklerini, doyurulan isteğin yerini başka şeye bırakmasını ve tabi bir savaşın kazanılma hali.
Aslında her savaş öyle kazanılmıyor mu? İnanmak. Ne kadar önemli cidden.

Adsız dedi ki...

Tarihe kara mürekkeplerle damlatılmış insanlığımızın ayıplarından belki de sadece biri bu.
Her şeyi çok çabuk unutuyoruz ve sadece gazetede bir makale okurken ya da elimize bir kitap aldığımızda hatırımıza geliyor.Ve aynı şeyler dönüp dolaşıp yine başımıza geliyor.
Bana da tekrar hatırlatan bu yazı için teşekkürler...

NANİ dedi ki...

Her savaşta en büyük silahı inancı ve iradesi insanoğlunun!..

francesca mckennitt dedi ki...

Uçurtma Avcısı'nı okudunuz mu? Bir dramı anlatırken Afganistan'ın hiç bitmeyen savaşlarından da bahsediyor, çok acıklı.

. dedi ki...

Uçurtma Avcısında da bu anlattığınıza benzer bir bölüm vardı,kitabı bitirdikten sonra bile, içimin sızlaması uzun süre devam etmişti...

chyrkyn dedi ki...

şanlı bir dönemdi,afganistan için o dönem.orta okula gidiyorduk ve afganistandan gelen haberlerle onurlanıyorduk.rahmetli babam,hacda bir afgan hacı ile tanışmış ve onlar hacdan döndükten sonra,savaş en hararetli dönemine girmişti.babam "acaba napıyordur şimdi afgan kardeşim"der göz yaşı dökermiş(annem bunu sık anlatır).ne mutlu o topraklarda vatanı için savaşanlara,ne mutlu o topraklarda islamın onuru ve kardeşleri için bu topraklardan ve başka topraklardan kardeşi için savaşmaya gidenlere.benim bildiğim bir çok ihlli vardı afganistana cihada giden.kaleminize sağlık.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...