İzleyiciler

9 Aralık 2009 Çarşamba

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı Vardır.

Her gün akşam yemeğinden sonra bir fincan kahve içmek adetimizdendir. Kahve bütün günün yorgunlğunu insanın üstünden alır gider. Kahve alışkanlığı çocukluğumdan başlar benim. Rahmetli ninem kahveyi toprak kapta ateşte kavururdu. Sonra kendisi metal sarı metal bir değirmende kavrulmuş kahve çekirdeklerinui çekerdi. 

Oooooooh!... Misssss gibi!.. Kokusu yayılırdı her tarafa. Sonra da çezveyi mangalın ateşine, bir b.aşka deyimle külüne sürerdi. Afiyetle ve keyuifle kahvelerumuzu höpürdetirdik. Kahve kültürü çaya da benzemez. Herkes kahve kültürüne sahip değildi. Az zaman uz zaman; reklamcılık işine girince türk usülü çay demleyen çaysetler icad oldu. Bu işi yapn .bir şirket aynı zamanda türk usülü kahve set üretti. 

Bu toplantıda kahve setin bir işe yaramayacağını ve bununla ilgili iyi düşünülmesi gerektiğini anlattık mühendis arkadaşa. EE biraz da zor ikna ettik. İşadamları ve yöneticiler kendi makamlarında kahvesini kendisi yapacaktı ve misefirine kendisi ikram edecekti. Oysa kahveyi hizmetçi pişirir ve kapıyı tıklar kahveleri misafirlere dağıtır. Aynı zamanda kahve kömür ateşinde pişmeli ve kahveyi de kahveci güzeli dağıtmalıdır. Toplantı gecenin 24,00'ünde bitti. Sonradan öğrendik ki kahveset rolantiye alındı. (Resimdeki fincan bir neskafe'dir.) (!) Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır sözü türk kahvesi için geçerlidir. Kırk fincan neskafenin bir yıl hatırı olduğunu duymadım henüz.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...