İzleyiciler

21 Ocak 2016 Perşembe

Gönülden Kopan Sadaka




İsteyen düşünsün, isteyen ağlasın, isteyen bu kısa Afgan filminden ibret alıp kendine ders çıkartsın. Ne olursa olsun en güzel sadaka, gönülden kopan sadakadır. On bin lira da, on kuruş da bir sadakadır. Bir gülümseme ve gülümseyiş, bir kucaklama ve kucaklayış da sadakadır. Bir manolya kadar değeri olan,  kır çiçeği de sadakadır. Yeter ki sadaka gönülden ve kalpten verilsin Yeter ki sadaka Allah rızası için verilsin.  Çünkü gönülden kopan ve ancak Allah rızası için verilenler   sadakadır. Her sadaka aynı zamanda  sevgidir, şefkattir, merhamettir.

Profösör


https://www.youtube.com/watch?v=bWnnuAZaZWc


19 Ocak 2016 Salı

Emek Sineması

Vay be!.. Adamlar yapmış arkadaş. Sanatçı ve artistler  Emek Sineması'nın restorasyona karşı çıkmışlardı. Emek Sineması'na dokundurtmayız diye karşı çıkmışlar ve yeleqmler yapmışlardı. Oysa burası artık restore edilmeliydi. Buna ihtiyaç vardı. 


Emek Sineması restore edildikten sonra buraya ziyaret eden gazeteci yazar Hıncal Uluç yeni salonun yeni özelliklerine vurgu yaparken "Sitede 11 salon var.. Önce Büyük Salona gittik.. Burası Emek.. Gözlerime inanamadım. Nasıl güzel, nasıl ferah, nasıl ışıl ışıl.. Salonu, locaları ile muhteşem Emek, tüm süslemeleri ile aynen karşımda.. Tek eksiği, fareleri ve örümcek ağları.. Öndeki koltuklar kaldırılıyor, içerden bir mekanizma ile salona doğru bir sahne uzanıyor.. Tiyatro, Opera, Bale temsilleri yapılabilecek Kadıköy Süreyya'ya dönüşüyor o zaman, sinema salonu.." şeklinde görüşünü belirtmesi bir anlamda iş yapanlara teşekkür ediyordu.
Elbette sanat halkın yararına ve bilinçlenmesine yönelik yapılıyorsa, sanat merkezleri de estetik bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Kim ki insan yararına bir çivi çakıyor, ona tebessümle bakıyoruz. Çünkü insanımız iyi şeylere layıktır.
Profösör

CHP Liderini Değiştirmeli


CHP başta parti liderini değiştirmediği sürece yerinde sayacaktır. Hatta gelecek seçimlerde baraj altı kalabileceği de öne sürülmektedir. CHP sadece iç siyasette değil; aynı zamanda bölge ve dünya siyasetinde nerede durduğunu ve ne gibi vaatleri olduğunu da, inandırıcı bir şekilde propogandasını yapmak zorundadır. Yangına körükle gitmek, ve iktidarı yerden yere vurmak yerine bizzat kendini halkın yerine koyarak ve halka inerek tutarlı politika üretmek zorundadır. 

CHP lideri olarak halka ineceksin. Halk deyince kapısından girerken "selamün aleyküm" dilerek, ayakkabıları kapı eşiğinde çıkartarak onların fakirhanesine sıradan bir vatandaş gibi gireceksin. Örneğin Erzurum'un filanca köyünün filanca evinde misair olarak bulunacaksan, orda çaya şeker karıştırarak değil, onlar gibi çayı gıtlama içeceksin. Onlar "Nasılsın başkanım"? derseler, sen onlara "Ne olsun yigenim; iyilk sağlık" diye karşılık vereceksin. Sözün kısası onlar gibi olarak, onlar gibi davranarak ve onlar gibi hissederek onlarla hasbihal edeceksin. Ancak böylece anadolu insanının gönlüne girebilirsin.

CHP önce liderini değiştirmeli... Sonra kendisini yenilemeli... İş işten geçmemeli. Benden söylemesi...


Profösör
Kar yağıyor; kara kışı yaşıyoruz. Kimimiz sıcak evimizde oturuyor, kar keyfi yaşıyoruz.. Kimimiz, kimimiz tarlada bahçede, kimimiz iş yerinde; ofisinde ya da açık havada bu soğukta çalışıyor. Bu zahmetli ve sıkıntılı hava muhalefetinde evine ekmek götürmek, ya da kamu hizmeti  görüyor. Sonuçta kış da olsa, yaz da olsa çalışılacak.

Ne varki her kışın bir baharı ve yazı vardır. Btün mesele her türlü muhalefete karşılık direnç göstermek.   Kış nasıl olsa muayyen zaman aralığından sonra bitecek; doğal olarak yerini bahara, sonra da yaza teslim edecek. Kıyamet kop;madıkça bu böyle sürüp gidecek. Fakat kışı sadece bahar ve yaza çevirmek marifet değil. Kış kışlığını yapar, biraz sabır gerekir o kadar. Oysa bizim mevsimlerle bir derdimiz yok. Her mevsimin kendine göre bir hikmeti vardır. Sonbahardan bu yana ve bütün kış terör olaylarından dolayı şehit düşen, kör kurşuna muhatap olan, evlerini yurtlarını terk eden Güneydoğulu vatandaşlaırmızdan dolayı yüreğimiz sıslıyor, üzülüyor ve kahroluyudoruz. Terörü lanetliyoruz.

Şükürler olsun ki; vatan hainlerinin her türlü hareketine karşılık hükümetimiz bütün iradesiyle terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin arkasında duruyor. Millet olarak hepimiz şehit kanının durmasını istiyor. Masum insanların terörden korunmasını şiddetle taleb ediyor. Bu kış gününde yağan kar baharla nasıl eriyip gidecekse, yeryüzü yeniden yeşerecekse, terör de öylece bitecek ülkemize huzur gelecek. Bundan dönüş yolu yok. Yanlış hesaplar sadece Bağdat'tan değil, tahran'dan, Moskova'dan, Berlin'den, Paristen, Şamdan dönecek. Evet bahar gelmeyicek mi diyenlere ülkemize hem bahar gelecek, hem de huzur gelecek.

Profösör




18 Ocak 2016 Pazartesi

Karda Karga

Kara kış bastırınca  kar yağar, karda kargalar ve diğer kuşlar,   kedi, köpek gibi bütün hayvanlar yiyecek aramaya çıkarlar. Anadoluda öyle olur ki dağdaki kurtlar açlıktan köylere, kasabalara inerler. Açlık onları daha da vahşileştirir ve bundan ötürü de çaresiz  insanlara saldırırlar.

Atalarımız vahşi hayvanlar karda aç kalmasın diye, orman içlerine kadar giderek  bilinen yerlere onlar için kestikleri hayvanların etlerini  yem olarak dağıtırlar.

İnsan oğlu vicdan sahibidir. Kendisi sıcak evde karnını doyururken, kestaneyi çizerken, çayını demlerken kuşlar kurtlar ve hayvanlar başlarının çaresine baksın diyemez. Vicdanı sızlar, onlar da can taşıyor diye merhamet eder. Medeniyet budur işte!.. Bir de evinden yurdundan olmuş, başka yabancı ülkelere sığınmış, ölümü bile göze almış kaçkınlar ve onların çocukları, bebekleri, yaşlıları, hastaları bu kış kıyamet gününde denizle boğuşan, karaya bile sağ çıkması ihtimali olmayan insancıklar ne yapsın!.. Bir de bunu düşünün, bir de kendimizi onların yerine koyalım, empati yapalım. Can bubarek bir varlıktır. Bir canı korumak demek bütün canları korumak demektir.

Profösör


14 Ocak 2016 Perşembe

Karakalem Resim


En güzel kıyafetleri üzerinize giyseniz, gözlerinizin bir bakışıyla yaptığı etkiyi karşınızdakien gösteremezsiniz. En güzel sözleri söyleseniz, gözlerinizle verdiğiniz ifadeyi gönüllere işleyemezsiniz. Gözler insan vücudunun bir parçası olsa da, ruhunuzu kalpten gelen bir ışıltıyla etrafımıza yansıtabiliriz. Gözler kalpten gelen ve yine kalbe giden en güzel bakışların sonsuzluk ifadesidir. Kalpten gelen sevgi dolu, şefkat dolu bir bakış, merhamet duygularımızın harekete geçmesidir. bir anlık tatlı bir bakış bir ömre bedeldir.

Profösör
...
Not: Ben karakalem çalışmalarını da severim. İlk yazı yazmaya ve ilk resim yapmaya başlayan masum çocukların ilk heyecanı kadar değerlidir karakalem resimler.

Suluboya Resim Yapmak



İlkokulda resim yapmayı çok severdim. Babamın bana yaptığı köy resmini hala aklımda tutarım. Kurşun kalemin yanı sıra arkalı önlü iki ayrı renk olan kırmızı mavi kalemimle resim yapmaya başladım. İkinci sınıfta da suluboyayla tanıştım. Suluboyayı yağlıboyadan daha çok seviyorum.Üstelik yağlıboya çalışırken hataları dzeltme ikmkanı varken, suluboyayla bu imkan teknik olarak hiç yoktur. Hangi rengi hangi tonda fırçayla kullanırsanız, sonuç ne olursa olsun her fırça vuruşta estetik bakış olarak yeniden kendini konumlandırıyorsun. Bu da benim hoşuma giderdi doğrusu...

İspanyol Sanatçı "Mario Alba" tarafından Amazing Çizimler'den bir eser. Kraft resim kağıt üzerine, rapido ve fırçayla illüstre edilen suluboya nefis bir suluboya resmi.

Suluboya resim yapmayı hem severim, hem de yapanları ilgiyle izlerim. Suluboya resim belki hepimizin çocukluğunda tanıştığı ve yapmaya çalıştığı bir resim türü. Çocuklarımıza da suluboyayı sevdirelim.


Profösör

13 Ocak 2016 Çarşamba

Sultanahmet'teki Terör Üzerine

İstanbul'un göbeğinde ve özellikle turistlerin en yoğun olduğu semt olan Sultanahmat'te İşid menfur bir terör eylemi gerçekleştirdi. Terör eylemleri Türkiye'de yapılıyorsa eğer, Türkiye'nin bekasına yapılan bir eylem olarak görmek gerekir. Bu terör eylemlerini iyi tanımak ve bütün ayrıntılarıyla bilerek devlet ve millet olarak tayakkuz halinde olmamız gerekir. En önemli mesele terör eylemleri gerçekleştiğinde basınımız da meseleleri kamplaşma ve kutuplaşma üzerinden değil de, kuşbakışı  daha üst tepeden, gerçekçi ve objektif olarak bakması gerekir. Bilerek ya da bilmeyerek iç ve dış güçlerin amaçları doğrultusunda yayın tuzağına düşmemelidirler. Ne yazık ki toplumumuz  karşıt  politik kampanyalarla birbirini suçladıkça  milli meselelerde birlik ruhunu oluşturamıyoruz. Daha da vahimi birbirimizi tehdit olarak görüyoruz.
Bugün ülkemizde dış gözlemcilerden meded uman akademisyenler, devlete karşı deklarasyon yayınlayabiliyorlar. Muhalifliklerini akademik ve  politik mücadeleleriyle değil, şer güçlerin parelelinde bir duruş göstererek milletin değerlerini de saldırmayı kendilerine biçilen bir misyon olarak görebiliyor. Bu kesim gayrimeşru bir yönetimin demokratik dışı bir yöntemle işbaşına gelmesini istemeleridir. 

Milli değerleri şahsi menfaatlerinin önünde tutan milletimiz, ülkemizin içinde bulunan  virüsleri öyle ya da böye temezleyecektir. Terör belasını ve toplumsal ayrışmayı birlikte ortadan kaldırmak varken, iki karşıt politik kamplaşma ve kutuplaşma böyle devam ederse, devlet refleksi doğal olarak hiç bir tölerans göstermeyecektir. Son zamanlarda güvenlik güçlerinin güneydoğuda PKK ile mücadelesi ve sonuçları buna işarettir. Birbirine tezat iki renk vardır. Biri ak, diğeri siyahtır. Ak hiçbir zaman siyahlaşmak istemeyecektir. Buna karşın siyah da aka yönelik  karalamalarını ısrarla  sürdürmek isteyecektir. Tez elden yeni bir anayasa yapımı için kollar sıvanmalıdır. Bütün siyasi partiler bir araya gelmek zorundadırlar. Yeni bir yüzyılın kaderi yeni yapılacak anayasayla çizilecektir.

Profösör

12 Ocak 2016 Salı

Devir Değişti!..


Talebe hocanın peşinden gideceği yerde, "Eşek sıpanın arkasından gider" atasözünü haklı çıkartacak bir ironiyle hoca talebenin peşinden gidiyor. Allah hepimize akıl fikir versin... 
Cumhuriyet öncesi mahalle mektebine gidilirdi. Mektebe başlayacak çocuk hocaya götürülürdü. Çocuğun velisi "Hocam bu tıfıl size teslim; eti senin kemiği benim" derdi. Orada bütün çocuklara milli değerler öğretilirdi. Yaramazlık yapan değneyi yer, suç işleyen talebenin huzurunda falakalya yatırılırdı. 
O zamanlarda ne şahsiyetler yetişti. Bunları yadsıyamayız. Milli mücadeleye katılan, Çanakkale'de destan yazan bıyığı yeni terlemiş kızanlar, nice gençler tarihe geçti. Milli ruh olmasa, İslami bir terbiye görülmese yedi düvele karşı savaş verilebilir miydi!..
Profösör

Hayat Dersleri


Bir işi bilgiyle, birikimle, titizlikle, inanarak, sorarak, soruşturarak, istişare ederek, dürüstçe, heyecan ve coşku duyarak yaparım. Bir de üstüne üstlük, bütün kalbimi samimiyetimle masaya koyarım. Eğer o iş bir insanın hayatına doğru bir yön çizecekse, gecemi gündüzümü ve bütün dikkatimi ona veririm. Bu arada yaptığım işi sahibinden daha şuurlu bir şekilde sahiplenirim. Bu durumu kul bilmesse de Allah biliyor. Ne yazık ki bu halimi kul sonradan öğreniyor. İş işten geçiyor ama, kalp kırılıyor. Herkes değerin ne olduğunu önce kendisi öğrensin; sonra da  kendisine doğal olarak değer verileceğini bilsin.
Profösör

Not: Orangutanlar bile birbiriyle tam olarak iletişim kurarlar ve birbirini anlarlar. Bu fotoğrafı kullanmakla  bir anlamda orangutanlara sempati gözüyle bakılmasını sağlamak içindir. Biz insanlar birbirimizle iletişim kuramıyoruz o halde ironi yaparak birbirimizle iletişim kurabiliriz.

8 Ocak 2016 Cuma

Hacivat ve Karagöz Gibi...


Hacivat ile Karagöz birbiriyle arkadaş ve iki kadim dostturlar. Zaman olur birbiriyle tartışır kavga ederler; zaman olur, birbiririyle atışır,  küsüşürler.  Ne Hacivat Karagöz'süz, ne de Karagöz  Hacivatsız asla yapamaz.  Hacivat ileriyi gören, aklını iyi kullanan ve muhakemesini iyi çalıştıran, bir anlamda sorumluluk sahibi  adamdır. Buna karşılık Karagöz ise, biraz duyarsız, gamsız, vurdumduymaz, denileni anlamak istediği gibi anlayan, sorumsuz  hareketleriyle Hacivat'ın tam zıddı bir zattır. 

Hacivat ve Karagöz her ikisi de bu zamana kadar Tük kültüründe yer almışlarsa eğer, bizlere  ibretlik dersler vermelerindendir. Yediden yetmişe hepimiz onların oyunlarını izler, oyunlarından feyz alır, hal ve hareketlerine gülümseriz. 

 Aslında işin esası hayatımızda bizi dengede tutacak karşıt bir fikre, duyguya ve davranışlara belki de  ihtiyacımız vardır. Karşıt fikirli insanlar olarak birbirimizin farklılıklarını bizi pişiren, olgunlaştıran ve  bilinçlendiren birer değer olarak neden görmeyelim!.. Karşımızdaki muhatabımız düşmanımız olsa bile, biz onu  hakikate sımsıkı sarılmamızı sağlayan bir hızımız ve ifademiz olarak görmeliyiz.  Keşke Hacivat ve Karagöz gibi olsak. Karşılıklı tartışsak ve kavga etsek te, tatlı bir rekabet içinde en sonunda hakikat ile buluşsak. Çünkü beyaz siyahla anlaşılır, siyah da beyazla kazanılır.

Profösör

Bir Rehberin Olsun


Kötü bir zamanda kötü bir yerden ve kötü bir şekilde başlangıç yapan; dönüp dolaşıp, bir kısır döngü gibi kötünün kucağına düştüğünde gerçekleri daha iyi anlar. Hocam beni baştan uyarmıştı der ama iş işten geçer... 
Bu sefer düştüğün yerden tekrar kalkacaksın. Verilen öğütleri kulağına küpe olarak takacaksın. Rehberinle ve öğütlerle yoluna devam edeceksin. 
Kimseyi üzmeyeceksin ve üzülmene izin vermeyeceksin.

Profösör

Zamana Dair

Zamanı israf etmek, vaktin kıymetini bilmemek demektir. Vaktin kymetini bilmemek, zamanı öldürmek demektir. Zaman en büyük hazinedir.


Profösör

7 Ocak 2016 Perşembe

Olumlu Olmak

Aynı zaman ve aynı mekanda, farklı bir fotoğraf pozuna bir karekter umut yüklersek eğer, ifade ne kadar değişebiliyor hemen görebiliyoruz. B azen ışıltılı bir bakışla, ölmüş ibr insan birden dirilebiliyor. Bazen de tam tersi, fersiz bir bakışın içinde insan ölebiliyor. Yaşamak için olumlu bakmak ve her şeyde bir hayır olduğunu bilme k yeter .

Profösör

Geçmiş Zamandan

Sessiz, sakin, yorgun ve ya lın bir duruş. Y avaş yavaş ölmek belki de budur... Belki de bu umutsuz yok oluş. Dar yollar, çıkmaz sokaklar olsa da ne yazar.!. Oysa bütün yollar Allah'a çıkar...

Profösör

Fotoğrafı çeken: Hurşit Akyıl
Yer: Kırtepe köyü
Tarih 2013 ağustos



4 Ocak 2016 Pazartesi

İman

Kim Allah'a inanır da,
Resul'e uyarsa felah bulur.
Mutlu olur; huzur bulur.
O zaman da
şeytanın bütün vesveselerinden kurtulur...

Allah'a inanacağız;
Resul'e uyacağız.
Başka da bir yol yok...
Doğru yoldan ayrılmayacağız.

Profösör

Kafa gözü... Kalp gözü!..


Yaşamanın bir hikmeti olmalı. Sadece felsefe yapılmamalı. Felsefe; balı cam kavonozdan yalamak gibidir. Felsefe; karanlıkta bir filin gövdesinde yaşayan, kör bir pirenin filin bacağını algılaması gibidir. Oysa düşünceye duygu katmak kalbi de hesaba katmaktır. İşte o zaman hayatın bir anlamı olur; yaşamanın hikmeti nedir anlaşılır olur.


Profösör

Sağlık Olsun!..

İki sene önceki halim. Kırtepe'den bir anım. Simsiyah gecem, masmavi gökyüzüm, küsmüş bana dolunayım desem!.. Doğrudur. Yaz dönüşünde tatil bitecek ve İstanbul'a döndüğümde "Nedir bu halsizliğim" diyeceğim. Hastahaneler, tedkikler sonrası açık kalp ameliyatıyla yeniden dirileceğim.

Profösör

Kar Yağdı







Bir zamanlar 
bütün şehir 
sanki 
göz gözü 
görmezdi 
dumandan. 

Hava 
kirliliğine 
karşı 
doğalgaz 
yetişti; 
şehir temizlendi. 
Hasta ve 
astımlı olanın 
sevindiği kadar 
kuşlar da 
sevindi
temiz havadan. 

Unutmadık o günleri!..



Profösör

1 Ocak 2016 Cuma

Hasan Karakaya


Gazeteci, yazar Hasan Karakaya arkadaşımız ve meslektaşımıza Allah'tan rahmet, ailesine, dost ve arkadaşlarına başsağlığı diliyoruz. Allah rahmet eylesin. Ruhu şadolsun.

Profösör 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...