
30 Aralık 2016 Cuma
27 Aralık 2016 Salı
Şehidlik Kavramı Üzerinden
İnancımız gereği Allah yolunda ölenlere ölü diyemeyiz. Çünkü onlar Allah yolunda şehid oldular ve onlar diridirler. Onlar durup dururken ölmediler. Allah yolu demek; din, vatan, namus, şeref, demektir. Allah yolunda ölen bir insan herşeyini geride bırakmış; malını mülkünü, makamını mevkisini, şanını şöhretini elinin tersiyle itmiş kanını da, canını da bu uğurda feda etmiş bir kimsedir. Onun mertebesi Allah katında ancak şehidliktir. Biz müslümanlar böyle inanırız.
Şimdi ortalıkta dönen polemik ise; onlar şehid olmadılar, onlar vatanı ve namusu için ölmediler demeye getirerek, şehitler üzerinden iktidarın ve silahlı kuvvetlerin itibarını zedeleyerek, büyük kitleler üzerinden nasıl algı yaratırızın piarını yapmaktadırlar. Bütün savaşlarda herkes biliyor ki orduya katılıp da savaşa giren bütün askerlerin, ancak siyasi bir erkle varoluş kavgası ve savaşı verilmektedir. Askerimizi ve mehmetçiğimizi zavallı görüp, kahramanlıklarına da leke sürerek, bir nevi isyana da kapı açacak söylemlerden çekinmemektirler. Siyasi kararlar yanlış olsa bile mehmetçiğe dil uzatanlar ve algı operasyonu içinde bulunanlar için ayrıca devlet birimleri gerekli çalışmayı yürüttüğünü söylemeliyiz. Esas olan siyasi kararları küfretmeden, hakaret etmeden terbiyeli bir üslupla eleştirebilmektir. Doğru eleştiri yapmak da, doğru eleştiriyi olgunlukla karşılamak da erdemliliktir.
İslama göre şehitlik kavramı için bütün değerlerin genel adı olarak Allah yolunda canını vermek kabul edilir. Şehitlik kavramı ancak müslüman şehitler için kullanılır. Her inancın, her anlayışın kendi ideallerine göre canını feda etmesi, kendi lisanları ve zihniyetlerine göre de kelime ve kavramlarla nitelendirilmelidir. Onlar kendini bu durumda neyle ifade ediyorlarsa, kendileri için doğrusu da odur. Hiç inanmayan ateist bir kimse de, bir ideal olarak canını feda edebilir; onun sözüm ona şehitliği kendine bağlar ve İslamla, müslümanlıkla hiç bir alaksı olmamalıdır.
Bir toplumu parçalayıp yutmak için, önce yazısı ve diliyle oynayacaksın, sonra da parçalara bölüp lokma haline getireceksin ki boğazında düğümlenip kalmasın. Bu açıdan kelimeler ve kavramlar bizim hayat damarlarımızdır. Kelime ve kavramlar müstamel bir elbise değil ki; tes yüz edip yeniden kullanalım!..
Profösör
26 Aralık 2016 Pazartesi
Hakikat Bunu Gerektirir
Edebi bir eser, bir yazı okuduğumda, bir resim, bir heykel, bir mimari gözlerimde canlandığında, önce onunla hislerimle bir yakınlık kurar, sonra da düşüncelerimle bu sanatsal eserin bana bıraktığı değerler üzerinde kafa yorarım. Adı üzerinde sanatsal değerl olan bütün sanat eserlerinin bir eleştiriden geçtiğine inanırım. Neye inanıyor, neye heyecan duyuyor, neye hayal kuruyor ve neye ümit besliyorsak, kültürümüzü de o çerçevede genişletiyoruz demektir.
Bir yazıya, bir sanat eserine kendi zaviyemden bakarak, hakkaniyetle davranarak görüşlerimi belirtir ve yorumlayarak katkı sağlamaya çalışırım. Karşımdaki kişinin yaşı, başı, zihniyeti ya de siyasi görüşü benim için önemli bir kriter değildir. Onu kırmamak adına kelimeleri ve cümlelerimi titizlikle seçerim. Bu benim insana ve sanatçıya olan değer verişimdir. Aynı titizliği karşımdaki kişiden beklemek hakkımdır ama, ben yine o kişinin terbiyesine bırakırım. Önemli olan üzüm yemektir, bağcıyı dövmek benim asla düşünüp de yapmak istemediğim en son şeydir.
Elbette birbirimizin yaptıklarını ve hatta davranışlarını eleştirelim. Doğru, iyi ve güzel yanlarını öne çıkartalım ve övelim, övgüye layık olduğunu söyleyelim. Diğer yandan da yanlış, çirkin ve kötüyü de güzel bir üslupla söyleyelim. Yerden yere vurmak yerine hatalarını gösterelim ve eksikliklerini birlikte tamamlamaya çalışalım. Çünkü hiçbir yazar ve sanatçı birbirinin hasmı değildir. Birbirini kıskanamaz ancak gıpta edebilir. Arada tatlı bir rekabet başlar ki; o bizi topyekün hem ahlaken hem de kendi marifetimiz ve maharetimizi arttırır bizi olgunluğa ulaştırır.
Hülasa hepimiz birbirimize yardımcı olmalıyız. Önyargısız, hoşgörülü ve iyiniyetle birbirimize yaklaşmalıyız. Unutmamamız gerekir ki; herkes birbirinden etkilenir ve zamanla fikirler de, davranışlar da değişebilir, doğruda, iyide ve güzelde birleşebilir. Hak ve hakkaniyet yerini bulur; hakikat bunu gerektirir.
Profösör
23 Aralık 2016 Cuma
Büyük ve Küçük
Terör Canavarı
Yılanın başını küçükken ezeceksin diye bir atasözümüz vardır. Bu söz sadece kötü şeyler için söylenmiş olsa da, olumsuz bir gelişme olacağı zaman tedbir için söylenmiş bir söz olsa gerek. Artık herşeyin bir canavarı var. Terör canavarı, enflasyon canavarı ve trafik canavarı gibi bir çok olumsuzlukların sonuna canavar kelimesini ekleyebiliriz. Yılanın başını ezmek demek hayvan haklarını ihlal edelim demek değildir. Bilakis iyiyi, güzeli, doğruyu ihlal eden ve olumsuz gelişmelere karşı hazırlıklı ol demektir. Daha doğrusu hiçbir olumsuzluğa hoş görüyle bakma demektir. Sonuç olarak da bilinçli yaşama şiarımız oldukça olumsuzluklar alıp başını gidecektir. Bilinçli yaşamakla ancak huzur içinde oluruz. Hep birlikte top yekün gerçek insan oluruz.
Profösör
Profösör
15 Aralık 2016 Perşembe
Gaz Maskeleri ve Atropin İğneleri

Profösör
11 Aralık 2016 Pazar
8 Aralık 2016 Perşembe
Seversen Sevilirsin
Hayatımızın kontrolü bütünüyle bizde diyemeyiz. Bu ancak bizi yaratan, terbiye eden, rızıklandıran Yüce Kudrettedir. Doğal olarak kararlarımızı kendimiz vermekte özgürüz. Tercihlerimizde özgürüz. Bu bir bakıma doğru olsa da, özgür iradeyle doğru karar ve doğru tercihler yapabilir miyiz!.. Her şeyden etkilendiğimize göre en iyisine karar vermek, en iyisini tercih etmekte zorlanırız. Herşey sadece bizim için kurgulanmaz ve kodlanmaz ve karşımıza ne çıkarsa onu kabulleniriz. Mükemmellik bekleyemeyiz. Çoğu kez beklentilerimize yeniliriz. Bazen de öyle şeyler olur ki, beklemediğimiz bir süprizle karşılaşır ve o hayatımızın en büyük mucizesi oluverir. Öyle bir mucize ki, bizi hidayete götüren bir mutluluk ve bir huzur gibidir. Biliriz ki; bu bizim birlikte geçmişte yaşadığımız onca sıkıntının, onca zahmetin bir sonucu olarak, bize sunulan Allah'tan rahmet, bereket ve sonsuz bir lütuftur... Önce Onu sevecek ve Onun rızasını kazanacaksın. İşte o zaman seversen sevilirsin.
Profösör
7 Aralık 2016 Çarşamba
6 Aralık 2016 Salı
Adalet ve Ahlak
Önce adalet mi ahlak mı sorusunun cevabını elbette önce adalet diyeceğim. Çünkü adalet Hak ve hakikatten doğan bir değerdir. Adalet duygusu olduğu sürece ahlaki seviye yükselecektir. Ahlak bir bakıma kişiden sadır olan bütün davranışlardır. Aynı zamanda fıtratımızda günah işlemek de vardır. Tövbe kapısı, istiğfar ve dua imdadımıza yetişir. Adaletli olma Kuran'dan kaynaklanıyorsa eğer, Hak ve Hakikattir. İslam adaleti bunu gerektirir. Adalet duygusu Kuran'dan kaynaklanmıyorsa eğer, zulüm, bencillik ve menfaatcilik devreye girer. İnsanın ahlaklı olma hali onun iyi niyeti ve refleksleridir. Doğal daranışlarıdır. Eğer bir kimse İslami bir terbiyeden geçmiş, huy ve karetkterini düzeltmiş ise, aynı zamanda hiç bir baskı olmadan kendi iradesiyle, davranışlarını Peygamber ahlakıyla ahlaklandırmış ise, o insan hem adaletli hem de ahlaklı olacaktır.
Profösör
Ona Döneceğiz
Özgürlük ve eşitlik sadece ağızlarda gevelenen bir sakız. Hani birimiz tencere diğerimiz kapak olacaktık. Hani birbirimizin yarasını saran vicdanlı insanlar olacaktık. Hani haddimizi bilip sadece Allah'a kul olacaktık. Bir "Kalü bela" hatırlatmasıdır bu; Rabbimiz bir, Halikımız bir, Razıkımız bir. Niye bu kadar birbirimizi yeriz ve üzeriz!.. Oysa hepimiz Ona döneceğiz.
Profösör
28 Kasım 2016 Pazartesi
İyi İletişim; İyi Duruş
Bir alim, bir akademisyen ya da bir hoca olabilirsiniz. İletişimin sırlarını eremeyen hiç bir kimse ne anlatsa istediği iletişimi muhatabıyla kuramaz. Hem Türkçe'yi iyi bileceksin, hem imlayı yalayıp yutacaksın, hem de noktalamaları ihmal etmeyeceksin. Bir de üzüm yemeye devam edeceksin, bağcıyı dövmek insana bir şey kazandırmaz. Her şeyden önemlisi karşımızdakilerle empati yaparak yüreğini ortaya koyacaksın.
Profösör
İletişimde Mefhumu Muhalif
Nankör bir insana bile dua ederim ben. "Sana başarılar diliyorum." desem duamı bir beddua olarak kabüllenir. Aslında uyarıldığının farkındadır o. Bazen ayar böyle verilir.
Profösör
İletişimde Telkin
Kalbe yapılan telkin, beyine yapılan telkinden daha etkilidir. Biri özle, diğeri sözle yapılır. Biri kalbi etkiler, sadece muhatabınıza sevgi, şefkat ve merhametle dokunmanız yeter. Diğerinde akıl, düşünce ve muhakeme devreye girer. Beyine yapılan telkin sadece beyin yıkamadır. Yerinde, zamanında ve doğru olarak beyne yapılan telkin zamanla kalbi hükmedebilir.
Profösör
Ölümsüzlük Bestesi
İnsanı dengede tutan iskeleti değil,onun disiplin olmuş ruhudur. İnsan ölse de varlığı dimdik durur. Geride bıraktığı iyilikler, onur ve şerefidir. Böyle insanlar ölümsüzlük bestesinde bitmeyen şarkı gibidir.
Profösör
Tecrübeyle Sabittir
Günlük, haftalık, aylık ve hatat yıllık plana göre insan kendini konumlandırmalı. Çünkü ufkun ötesinde başka başka birbirini tamamlayan ufuklar var. Bundan bi haber olanlar, sevmediği ve hoşlanmadığı konumlarla kendini konumlandırmış olurlar.
Profösör
Hayata Pozitif Bakmak
Ölüm döşeğinde bile olsak, sağlık, sıhhat ve afiyette olmamız için dua ederiz hep. Bir genç ölüm döşeğinde hasta yatan yaşlı Erzurum'lu bir amcaya ziyarete gittiğinde ona "Nasılsın amcacığım?" diye sorar. Yaşlı hasta amcanın ıhıldıyarak ve zor bela gence verdiği cevap "Ne olsun yiğenim iyilik sağlık!.." der...
Profösör
Elinde değildir
Cebirde parantezin içindeki değerler artı ise artı, eksi ise eksi değerdir. Parantezin başına bir eksi değer gelse, parantezin içindeki bütün değerleri ters yüz eder. Artılar eksi, eksiler de artı değerine dönüşüverir. Elinde değildir; hayat bazen beklentilerin aksine gelişebilir. Bir olay sonucu hayatında herşey tersyüz oluverir. Planlar değişir, hayatın değişir. Değişmeyen tek bir şey vardır; inancın, umudun ve hayallerin.
Profösör
16 Kasım 2016 Çarşamba
Dolunay
Çağımızın hastalığı unutkanlık olmalı. İnsan bazen kim olduğunu unutabilir mi? İşin sonu oraya kadar varabilir düşüncesindeyim. Hepimizin zinde bir zihne ihtiyacı var. Sadece zihnimizi açık ve berrak tutmanın yetmez. Aynı zamanda kalbimizi de nurlandırmamız gerek. "Sadece güneş yetmez bize, ayı da gönder Allahım!.. Yıldızları da eksik etme!.." diye dua da ederim ben. "Mümkünse ay dolunay olsun!.."
Profösör
15 Kasım 2016 Salı
10 Kasım 2016 Perşembe
İletişim Sevmek ve Kaynaşmaktır
İletişim kurmak sosyal hayatın gereğidir. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Et ve kemik gibi birbirine kaynaşmalıdır. "İnsan" ve "ünsiyet" birbiriyle çok yakın kelimelerdir. İnsan kelimesinden mülhem ünsiyettir. Ünsiyet anlam olarak kaynaşma demektir. Yine kendi kültürümüzden örnek verecek olursak; Osmanlının son zamanlara kadar düğün davetiyelerindeki ibarelerde "muhabbet" ve "ünsiyet" kelimelerinin bir arada kullanılması çok manidardır. Aşk evliliğe götüren ve nikahı çabuklaştıran bir duygu olsa da, esas olan nikah ve evlilik müessesesidir. Bu da aile ve yuva kurmak demektir. Bundan maksat nesebi belli olan nesillerin yetişmesini sağlamaktır. Özellikle günümüzde mutlu evlilikler ancak "muhabbet" ve "ünsiyetle" sürdürülebilir hale gelmiştir. "Muhabbet" ve "ünsiyet" "sevgi" ve "kaynaşma" demektir. Bu iki kelime evlilikte birbirini tamamlayan iki önemli değerdir. Bize ait bir değeri sevebiliriz; ancak her türlü yıkıcı felakete karşı sapasağlam durabilmemiz için, onunla kaynaşabilemiz şarttır.
Profösör
9 Kasım 2016 Çarşamba
İletişim Empati Kurmaktır.

Profösör
İletişim Kendi Değerlerimizi Yaşamaktır

Profösör
İletişim Kurmanın İlk Adımı
Şuurlu insan muhatabının durumuna göre pozisyon alır. Bir doktorun hastasına yaklaştığı gibi karşı tarafa değer verir, sevgiyle, şefkatle hoş görü içinde acıtmadan karşı tarafın yarasına adeta merhem olur. İyi bir arkadaş, iyi bir kardeş ve iyi bir dost olur. Ondan size zarar gelmez. İyi tarafınızı güçlendirir, eksiklerinizi de tamamlamaya çalışır. Önyargıları bir kenara bırakıp sizinle empati kurar. Kendisini sizin yerinize koyarak size öyle davranışlarda bulunur. Böyle kişilerin önce kendini anlatmak için uğraşmaz; önce sizi anlamaya çalışır. İletişim kurmanın belki de ilk adımı budur.
Profösör
İletişim İyi Bir Algı Yaratmaktır

En başta etten ve kemikten yaratılmış olan insan aynı zamanda ruh da taşır. Öğrendikleri, yaşam biçimi, fikir dünyası, duyguları ve davranışlarıyla bir kıyafet bütünlüğü içinde karşı tarafın zihninde bir imaj oluşur.
İyi bir insan, seviyeli bir insan, adaletli ve ahlaklıdır. Böyle insanın bütün davranışları aynı zamanda şuur içindedir. Bu kolayca anlaşılır. Böyle insanlar Karşı tarafın hafızasında iyi bir algı yaratırr.
Profösör
31 Ekim 2016 Pazartesi
Hikmet ve Felsefe
İslam hikmeti ön plana çıkartmıştır. Çünkü Kur'an hakimdir. Biz de doğrudan doğruya Hakim olan Kuran'a inanır ve Kur'an hükümlerine teslim oluruz. İnandığımızı da cüzi aklımızla muhakeme eder, kalben ve aklen tasdik eder, inancımızı güçlendiririz. Kur'an bütünüyle hikmete dayalıdır. Kuran'ın hikmeti insan aklıyla sınırlandırılamaz. Çünkü Allah'ın hikmeti sonsuzdur. Bir taraftan da Allah bizim hakikati düşünmemizi, akletmemizi ve muhakeme etmemizi ister. Körükörü inanmamızı istemez. Onun için din mantıktır ve insan fıtratına en uygun din İslam'dır. Biz herşeye rağmen nakle kalbi olarak doğrudan inanır, aklen de inandığımızı nakille bağdaştırarak bir bütün halinde inandıklarımızı hayata geçiririz. Burada nakil bize hikmeti öğretir ve bizi hakikate götürür. Akıl da, düşünce de, muhakeme de bizi inandıklarımızı özümsetir.
Hikmet hakikati hissetmek ve içine sindirmek, felsefe ise hakikatin bir cüzü üzerinde akıl yürütmektir. Hikmette yanılma payı yoktur ve hikmet ilahi bir değerdir. Felsefe ve akılda ise yanılma payı vardır çünkü felsefe beşerin düşünce şeklidir. Aslında felsefe hakikati bütünüyle tesbit etmek değil, hakikate ulaşmakta yöntem göstermelidir. Hakikatin kendisi Kur'an ve dolayısıyla hikmettir. Felsefe muhakeme etme ve akıl yürütme şeklidir.
Hikmet hakikati hissetmek ve içine sindirmek, felsefe ise hakikatin bir cüzü üzerinde akıl yürütmektir. Hikmette yanılma payı yoktur ve hikmet ilahi bir değerdir. Felsefe ve akılda ise yanılma payı vardır çünkü felsefe beşerin düşünce şeklidir. Aslında felsefe hakikati bütünüyle tesbit etmek değil, hakikate ulaşmakta yöntem göstermelidir. Hakikatin kendisi Kur'an ve dolayısıyla hikmettir. Felsefe muhakeme etme ve akıl yürütme şeklidir.
Profösör
30 Ekim 2016 Pazar
Hayır ve Şer
"Hayrihi ve şerrihi minallahi teala" Hayır ve şer Amentü'dendir. Hayır da şer de Allah'tandır. Başımıza gelen kaza ve bela musibettendir. Bize göre, yani kulun algısına göre kendisini üzen herşey bela kabilinden şerdir. Kul kendince iyi olanı hayır, kötü olanı şer olarak algılanır. Oysa şerrin içinden hayrı çıkartan da Allah'tır. Allah kulları ve yarattıkları için en hayırlısını takdir eder. Bizler Allah'tan gelen her şeyi takdiri İlahi olarak kabul ederiz. Adalet sahibi Allah'tır. Allah'ın adaleti biz kulları ve bütün mahlukatı için sonsuz bir lütuftur. Hayır da, şer de, Allah'ın terazisinde adalet, kulun terazisinde takdiri ilahidir.
Profösör
Şiir ve Şair
Şiir sakız patlatma, kelime çatlatma değildir. Edebiyat parçalama ise, hiç de şiir değildir... Şair Kuran'dan alır ilhamını; özü sözü birdir. Edebiyat da belagat da şairin kutsal bir vazifesidir.
Profösör
28 Ekim 2016 Cuma
Şair ve Şuur
Şair şiir yazan mıdır sadece!..
Ressam da, şarkıcı da, mimar da şaiirdir bence.
Şair şuurlandıran demekse eğer.
Şair sayılır sokağı süpüren çöpçü de.
Profösör
27 Ekim 2016 Perşembe
26 Ekim 2016 Çarşamba
17 Ekim 2016 Pazartesi
İletişim Kurmak
Bir iletişimci için doğru metin yazmak, doğru söz etmek ve doğru davranışlarda bulunmak zor olsa gerek. İnsanlar bizim ne yazdıklarımıza, ne söylediklerimize ve ne çizdiklerimize bakmıyor. Bizim yazdığımız, sözünü ettiğimiz ve çizdiğimiz değerler üzerinden bizim hal ve hareketlerimize, duruşumuza bütünüyle verdiğimiz varlık ifademize bakıyor. Muhatabımız bizim anlatmak istediklerimizi değil de, neyi nasıl anlamak istiyorsa, istediği gibi kendi idrakini şekillendiriyor. Bu arada iletişim kurmanın en baştaki amacı irşad ve tebliğ olsa gerek. İrşad ve tebliğ görselliğin özündeki ruh hali; ancak duygu, düşünce ve davranışlarımızı bütünleştiren gönül diliyle gerçekleşebiliyor. Muhatabımızla gönül dili oluşturmak ancak İnanç, ihlas, samimiyet, karşılıklı itimate teslimiyetle oluşuyor.
Profösör
Profösör
16 Ekim 2016 Pazar
Lafzatullah

Her nefeste Allah diyebilmek; Allah diye son nefesi verebilmek. Bir hamlede Allah yazabilmek; Allah deyip boyun bükebilmek...
Profösör
Not: Sabahattin Kayış kardeşimizin bir çalışması; Lafzatullah meşki...
15 Ekim 2016 Cumartesi
Bir İlham, Bir Işık
14 Ekim 2016 Cuma
Değerin Değeri Bilinmeli
Kimi insan bir değeri ter dökmeden anında kazanır ve kıymet bilmez; onu anında yitirebilir. Bazı insan da bir değere ulaşmak için tırnaklarıyla kazınır, ter döker, sıkıntı çeker o değere ulaşır ve onu bir mücevher gibi avucunda saklar, onu düşürmemek, kırmamak için adeta o değeri kalbine nakşeder. Kalbi dursa da insan ölse de o değer onun kalbinde diriliğini muhafaza eder. O kalıcı bir sevgidir ve o sevgide ezel ve ebed gizlidir. Ne mutlu o sevgiyi kalbinde hissedenlere!.. Ne mutlu o değeri kırmadan dökmeden kalbinde taşıyanlara!.. Ne mutlu o değerle birlikte vicdanlı, merhametli, insan olabilenlere!..
Profösör
10 Eylül 2016 Cumartesi
Kuran'ı Doğru Anlamak
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez "Haram ve helal koyma yetkisi sadece Allah'a aittir. Allah'tan başka kim olursa olsun haram ve helal koyma yetkisi yoktur. Kim Allah'tan başkasınında haram helal koyduğuna, koyabileceğine inanırsa şirk koşmuştur." diyor. Hiç bir kimse kendinde o yetkiyi göremez. Kur'an temel umdeleri belirler. Örneğin içki haramdır. Sebebi nüzulü bellidir. Aklı baştan alır. O zaman her serhoşluk veren, aklı baştan alan bütün yiyecek ve içecekler haram dairesine girer. Tefsiri bilmeyen, tefsir usulü görmeyen kardeşlrimiz alınmasınlar ki; "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olmaz". İslam'ın doğuşunu, öncesini ve sonrasını bilmeliyiz. Ayrıca Siyer-i Nebiyi bütün ayrıntılarıyla öğrenmeliyiz. Kuran'ı anlamada Peygamberimizin Allah'ın hem kulu hem de Resulü olduğunu unutmamalıyız. Onun fiillerini, sözlerini ve takrirlerini idrak etmeden Kuran'ı anlamada idrak sahibi olamayız. Bu arada polemiklerden de şiddetle kaçınmalıyız. Tebliğde Allah'ın ayetleri ayrıntılı bir şekilde Kuran'ın ruhuna uygun tefsiri yapılır. İletişim kurmak ise bizim ne söylediğimiz o kadar önemli değildir. Bizim ne söylerqdiğimizin karşımızdaki kişinin ondan ne anladığıdır. Önemli olan Hakikati doğru anlatmak ve karşımızdaki ile doğru iletişim kurabilmektir.
Profösör
8 Eylül 2016 Perşembe
2 Eylül 2016 Cuma
Başörtüsü
"Başörtüsü serbest bırakılamaz" diyen zihniyet, bilerek kutuplaşmayı körüklüyor demektir. Çünkü bir başka zihniyet "Başıaçık olamazsınız" diyerek aynı ayrımcılığı kendinde bir hak olarak görür. Evrensel insan hakları din ve ifade özgürlüğünü teminat altına aldığı gibi, dinde zorlma ve ikrah yoktur inancı da, inanç ve ifade özgürlüğünü kulun kendi insiyatifine bırakmıştır. Hiç kimse bir başkasının özgürlüğüne müdahele edemez. Toplumsal barış bir gönül projesidir. Herkes yüreğinde taşıdığı sevgi kadar, vicdan kadar, mahkeme-i kübra'ya inandığı kadar insandır, müslümandır ve bir okadar da gönül insanıdır.
Profösör
1 Eylül 2016 Perşembe
Dostluk... Arkadaşlık
Ruh ve Beden

İnsan etten ve kemikten ise, Hani bunun ruhu neresinde... Her an terkedecekmiş gibi her nefes aldığımızda. Beden yalvaracak ruha Beni terket, beni terket diyerek yaşlılığında. İmanı olan yaşlandıkça güç kuvvet bulacak. O da bilir ki; insan güçlü imanıyla vuslata ulaşacak...
Profösör
26 Ağustos 2016 Cuma
İmanım ve İhlasım
25 Ağustos 2016 Perşembe
Milli Değerlerimize Sahip Çıkalım
19 Ağustos 2016 Cuma
Göz Yaşımsın
Nice yürekler vardır ıstırap çeker durur; onun ıstırabı ezeldendir. Kadim dostluklarıdan geride kalan hüzünlü bir namedir. Bir hüzzam, bir hüseyni, bir kürdülli hicazkardır. Sokaklar çıkmaz sokak, caddeler varmaz cadde, bulvarlar gelişi de gidişi de seni hatırlatır. İnancımsın; kalbimsin, umudumsun; hayalimsin. Bu şarkı çalındıkça ve kulağımda çınladıkça kuruyan gözlerimde bir damla göz yaşımsın.
Profösör
https://www.youtube.com/watch?v=zNg8ZkaSTtI
Nakil ve Akıl
Kuran nakildir. Nassları olduğu gibi kabul ederiz. Onun üzerinden felsefe yapmayız. Felsefeyi feylesoflar yapar. Fakat aklımızı Kuran'ın hikmetine teslim ederiz. Bizi doğru yola sokan Kuran'dır. Bizi sapık yoldan alıkoyan yine Kuran'dır. Kur'an fıtratımıza en uygun kitaptır. Kuran; İmanen kalbimize, aklen kafamıza en uygun yaşam ve hidayet kitabıdır. Alemişşuhuda da, alemil gayba da iman ederiz. Onun için nakil bizim rehberimizdir; yolumuzu aydınlatır. Akıl da naklin peşinden gider. Herşeyi akılla izah edemeyiz. Akıl unutabilir, yanıltabilir, saptırtabilir. Ama nakil yüce Kitapta olduğu gibidir. Değişmez, eskimez, pörsümez Allah kelamıdır.
Profösör
18 Ağustos 2016 Perşembe
Güvercin Yavrusu
Not: Yazıya ne hacet!.. Bazen insan duygu ve düşüncelerini çizgiye döker.
Bugünkü Yeni Birlik Gazetesi Buluşma Noktası'nda neşrolunan karikatürüm
Bloğumda da sizlerle paylaşıyorum.
17 Ağustos 2016 Çarşamba
Kalben Hissedebilirsiniz
Size kim, ne kadar değer verir, bunu ancak kalben hissedebilirsiniz. Hayatınızda kimin ne kadar yeri var, onu ancak siz bilirsiniz. Bir de murad ettikleriniz var, hayal dünyanız geniş; sizi mutlu eden tebessümleriniz. Dipsiz kuyularda olsan da yine evrendesin. Yangınlarda olsan da gül bahçesindesin.
Profösör
İki Zıt Kutup
Gece ve gündüz kadar ayan beyan her zaman iki zıt kutup vardır. Doğrular ve yanlışlar, iyiler ve kötüler, güzeller ve çirkinler birbiriyle çelişen ve birbirini yok etmek isteyen değerlerdir. Hak ve batıl gibi. Önemli olan bizim, inançlı, adaletli ve vicdanlı olanların nerede durduğudur. Hangi ilkeyle hareket ettiğidir. Madem ki müslüman şuurlu olmalıdır, asla gaflete düşmemelidir. Kendimizi sorgulamalı ve güncellemeliyiz. Birbirimizle daha sıkı kenetlenmeliyiz; asla birbirimizden kopmamalıyız. Hepimiz tek bir yürek olmalı, hepimiz birden nefes almalı ve hayatiyetimiz için diri kalmalıyız.
Profösör
15 Ağustos 2016 Pazartesi
Tesettürlü Kadın
Tesettürlü kadın; mahrem yerlerini örten, cinsi cazibesini gizleyen, kem gözlerden sakınan ve iffetini koruyan inançlı kadın demektir.
Profösör
13 Ağustos 2016 Cumartesi
Darbeye Bakış

Ülkemiz büyük bir badire atlattı. Yapılan darbe girişimi başarısız oldu gibi görünse de asıl hedef iç savaş ve arkasından dış müdehalelerin yapılarak, sözüm ona ülkemizi Suriye'nin akibetine çevirmekti. Türkiye'nin son zamanlardaki atılımları zaten süper güçler tarafından endişeyle takip ediliyordu. Zaten ellerinde bulunan FETÖ örgütünün elemanlarını bir manivela olarak kullanmak istediler. Nasıl yargı bundan önce kullanıldıysa, ordu da bu hain girişim için kullanılmış oldu. Acı ot yiyenin karnı ağrır. Karın ağrısından kurtulmak için ya kusacaksınız, ya da müshil ilacı içip bağırsakları temizleyeceksin. Yoksa karın ağrısı devam eder gider. Hainlerin hesap edemediği büyük bir güç vardı. Milli irade ölümüne direnerek iç savaşı önledi ve milletçe birbirimizi daha iyi anlamaya da vesile oldu. Allah doğruların yanınındadır.
Profösör
11 Ağustos 2016 Perşembe
Herkez Bir Işık Tutsa...
Not: Yazıya ne hacet!.. Bazen insan duygu ve düşüncelerini çizgiye döker.
Bugünkü Yeni Birlik Gazetesi Buluşma Noktası'nda neşrolunan karikatürüm
Bloğumda da sizlerle paylaşıyorum.
9 Ağustos 2016 Salı
Kahrolsun Siyonistler!..

Dünyada olup biten her türlü savaşların, katliamların, cinayetlerin, açlık ve kıtlıkların sorumlusu üst akıl dediğimiz imtiyazlı ailelerdir. Silah tüccarları, ilaç tüccarları din tacirleridir. Ne yazıkki İslam alemi gaflettedir. Yer yer uyanışlar bizim dirilişimiz ve öze dönüş hareketlerdir. Düşman büyüktür; şer güçler bir cephede buluşmaktadır. 15 Temmuz siyonistlere, sömürgecilere, vatan hainlerine karşı şanlı bir direniştir. İstanbul ve diğer illerde yapılan mitingler ise bir o kadar güç gösterisidir. Milli birliktir. Dış güçlerin hoşuna gitmese de Türkiye Bir dünya devletidir. Vatanı ve bağımsızlığı için canını ortaya koymaktan çekinmeyen ve ölümün üzerine Allah Allah diyerek koşan bir milletiz. Herşey açığa çıkmıştır. Kim vatansever, kim vatan haini durum ortadadır.
Profösör
6 Ağustos 2016 Cumartesi
Gülenist Hareket
Başlangıçta malum cemaat zeki ve fakir öğrencileri "Işk Evleri" adı altında öğrenci evlerine topladılar. Öğrenciler bu evlerde sözüm ona ışıklanacak ve nurlanacaklardı. Böylece yeni bir nesil, yani "Altın nesil" yetişecekti. Tabiki öyle olmadı. Bilakis, ışığa, nura, milletin değerlerine kasteden bir nesil yetiştirdiler. Bir kere bu yapıya bulaşan, ne yazık ki kolay kolay kendisini bunların kapanından kurtaramadı. Bir anafor gibi, bir bataklık gibi debelendikçe battılar ve esfeli safiline boyladılar. Bu yapıyla herhangi bir sebebten ilişki kuranlar, bunların nasıl olduğunu çok iyi bilirler. Parelel örgüt İnsanı önce harama, kanunsuzluğa bulaştırırlar, sonra da bu kanunsuzluğu kaset haline getirerek tescil ederek şantaj malzemesi olarak insanın önüne koyarlar. Artık arkası kesilmez isteklerinin. Şunu yap, bunu yap şeklinde tuzağa düşürdükleri insanları gayrimeşru ilişkilere zorlarlar. Artık o yapının bir militanı olursun. Onun için haktan, hakkaniyetten ayrılmayacaksın. Ahlaksız tekliflere kanmayacaksın.
Vakti zamanında çok sevdiğim bir kardeşim bu yapıyla ilgili düşüncelerime karşılık hani iftira atmayalım günahtır der gibi bana serzenişte bulmuştu. Oysa biz sadece ayrıntıya girmeden kardeşlerimizi uyarıyorduk. Mesleğimiz icabı gerek işimizle ilgili, gerek ahlaken doğru bulmadığımız hususları söylemekten çekinmedik. Çünkü bu yapı baştan sona hem şirk içinde hem de yasadışı bir faaliyet içinde oldukları kanaatimizi bu son darbe girişimiyle söylediklerimizin haklılığı da ortaya çıkmış oldu. Keşke milletimizi üzecek böyle bir olayla karşılaşmış olmasaydık.
Ne yazık ki içe kapılı bütün yapılar pareleldir. Devletin dışında devletle çelişkili bütün organizmalar birer ihanet içindedirler. Biz kıstas olarak sadece millet nerede duruyor diye bakmayız, aynı zamanda ümmetin de nerede durduğunu görmek bizim için bir kıstastır. Siyonist ve sömürgeci güçlerin Türkiye'deki olan bitenlerle ilgili düşünceleri, duyguları ve davranışlarına da bakarız. Bu da bizim olaylar karşısında nasıl bir pozisyon almamız gerektiğini bize öğretir.
Bir dini cemaat önce İslam akidesini özümsemesi gerekiyor. Eğer özümsemiyor ve davranış bozukluğu içindeyse mutlaka o cemaat yapı olarak ihanet içersindedirler. İslam bize ancak inananlar kardeştir diyor. Oysa sapkın bir itakat anlayışı ancak İslam'ın hilafına bataklık üretiyor. Kardeş kardeşe de silah çektiriyor. Cinayet işleniyor, katliamlar yapılabiliyor. Lanet olsun!..
Öğrencilerin Işık Evleri'nde ışıklanması, aydınlanması ve ve nurlanması beklenirken, oralardan vatan hainleri yetişeceğini kim beklerdi ki!.. Altın Nesil aldatmacası nice samimi insanları hayal kırıklığına uğratmıştır. Son tahlilde Gülen Cemaati sadece bir terör örgütü olarak kırmızı kitaba girmemiş, bilakis suç üstü kanlı bir darbe girişiminin de bilinen failidir. Son zamanlarda kendisini "Hizmet Hareketi" ismi veren Gülen Cemaati artık milletin ve ümmetin nefretini kazanmıştır. Bütünüyle bu yapı, yasaların ve vicdanların asla kabul görmeyeceği bir yapıdır. Bu darbe girişiminde yasalar bir bir suçluları yakalayıp en ağır cezaya çarptırılacaklardır.
Kurşun aydınlığa, ışığa ve nura ve masum millete sıkılmaz, kurşun karanlığa ve cehalete sıkılmalıdır. Vatansever aziz milletimiz artık bu menfur olaydan sonra daha da şuurludur. Millet olarak kısasa kısas, bu meselenin peşi asla bırakılmayacaktır.
Bilvesile Sehidlerimize Allah'tan rahmet diliyorum; ruhları şadolsun. Gazilerimize de Allah'tan şifalar diliyorum. Böyle bir kanlı darbe girişiminden sonra geçe gündüz nöbette olan vatansever milletimize şukranlarımı sunuyorum.
Profösör
Not: Karikatürist Muhittin Köroğlu'nun
güzel bir eserini bloğumda yer veriyorum.
Kendisine de sayfamdan teşekkürlerimi sunuyorum.