İzleyiciler

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Fatih... İstanbul... Fetih...




Bir Fatih... Bir İstanbul... Bir fetih 
Hazreti Peygamberden bir metih.
Ne mutlu  o kumandana ve orduya;
Adaleti götürüyor zulmün ortasına.

Kırmızı gül koklanmak için vardır.
Kırmızı gülü koklayan sultandır.
Fatih Sultan Mehmed Han 
Sultanların da sultanıdır.

Ne kadar saltanatsız sultan varsa;
Hepsi benim gönül sultanımdır.
Yakan çölde açan  bir çiçek varsa;
O benim vaz geçilmez mübtelamdır.

Bir Ulubatlı Hasan diker sancağı
O şehit düşer, son nefesiyle;
Allahü ekber... Allahü ekber...
Allahü ekber... ve lillahilhamd...

Profösör




Not: 
29 Mayıs istanbul'umuzun fethinin 560. yıldönümüne binaen bu paylaşımı bütün gönül dostlarıma ithaf ediyorum. 

19 Mayıs 2013 Pazar

Kin... Öfke.. İntikam.


Huzur, mutluluk, sükunet bekleyenler; sevgi, şefkat, merhamet gösterenlerdir. Sevgiye, şefkate, merhamete ihanet edenler; kin, öfke, intikama rıza gösterenlerdir. Bedeni ve ruhu ısıtan ve ışıtan bir güneş yoksa eğer; mehtap olsa bile neye yarar;  gece gecedir... Gecenin karanlığında örselenen yürekler öfke kusar. Kim ki başkasının kalbini kırar, gecenin dehlizlerinde mutlaka onu kabuslar bekler. 

Profösör

18 Mayıs 2013 Cumartesi

17 Mayıs 2013 Cuma

Mutluluk Paylaşımı


Bütün dostlarımızın, arkadaşlarımızın, kardeşleriminizin Regaib kandilini kutlar,  iki cihanda da mutluluklar diliyorum. Bu arada çok sevdiğim okul arkadaşım, dostum ve kardeşim İbrahim Mutlu'nun bana gönderdiği paylaşımı tüm izleyicilerimle paylaşmak istiyorum.

Çocukların mutlu olması yüzünün gülmesi için,  zengin olmak gerekmez, onların sevgi ve şefkat görmeleri  yeterli.

Bizlerin de mutlu olmamız için  Allah’a yakîn iman, O’na tam bir itimad ve  güven, tevekkül ve kanaat yeterlidir.

Allah’a verdiği (başta iman ve sağlık olmak üzere) her türlü  nimetlerinden dolayı daima sonsuz hamd ve şükürler olsun.

Regaip kandilinizi tebrik ederim. Biz Allah'a rağbet edersek, Allah da bizlere rağbet eder.

Selâm ve sevgilerimle. 


İbrahim Mutlu

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Ölmemek İçin Öldürmek

Dünyanın dengesi bozuldukça, insanın da dengesi ve genetiği bozuluyor. Daha bebek anne karnında iken, bozuk bir ruh haliyle yapılanıyor. Annelerin, kadınların, bütün insanlığın maruz kaldığı şiddet daha anne karnında bebeklere yansıyor. Olan önce annelere ve doğacak olan anne karnındaki bebeklere oluyor. Ne yazık ki emperyalist güçler, sömürü düzenini sürdürmek ve daha semirtmek için, güçlerini zayıflar üzerinde kullanarak, zulmünü sürdürüyor. Buna karşı müslümanlar dünyevi kaygılarla, zulme bilerek ve bilmeyerek ortak olabiliyor. Gemisini kurtaran kaptan misali ancak kendisini düşünebiliyor. Oysa bencillik girdabında boğuluyor. Şuur içinde yaşamak yerine, imkanları ve fırsatları, dünyevi zevklerine heba edebiliyor. Namaz kılan, oruç tutan, hacca giden müslümanlar darda olanlara, derdi olanlara, yardıma muhtaç olanlara el uzatmayı beceremiyor. Sorumluluk olarak bir türlü "Nasılsın, senin için ne yapabilirim" demiyor. Yürekten bir selam vermiyor, birbirine sarılıp hemhal olmasını bilmiyor. Ne yazık ki, yaratılanların içinde en değerli olarak bilinen insan, daha bebek iken anne karnında ölmemek için öldürmeyi öğreniyor.

Profösör
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...