İzleyiciler

31 Mayıs 2012 Perşembe

Söz Dinleniyorsa Sözdür


Şükür ki, varsın. Şükür ki; birsin. İçimde bir tarifsiz sevgi var. Bize nimet veren letafetinle sensin.

Bir can, can içinde. Onu Yaratan onun içinde. Bu girift bilmeceden.. Çıkabiliyorsan çık içinden.

Bir rüya gördüm yıldızlarlaydık. Ayla yıldızlarla birlikte sarmaş dolaştık. Bir meltem yüzümüzü yaladı gitti. Vuslat başladı, hüzün bitti.

Nicelik değil nitelik önemli. Bir tane beş kuruş, bin tane elli kuruştan değerli.

Yalnızlık kendinden uzaklaşmaktır. Kaynaşmak kendinle buluşmaktır. Yüreğini dostluklara aç.. İkiyüzlü riyakarlardan kaç.

Bir dalda iki çiçek. Bunun adı hanımeli. Biri sarı biri ak, Bakarsan yüreğinle bak.. Akarsan yüreğinden ak.

Gerçek bir değer, tanındıkça yücelir yücelir büyür. Yapmacık bir değer, aşağılanır, aşağılanır küçülür.

Aklımda değil gönlümde yaşatırım. Sevgiyi, şefkati, merhameti gönlümden başlatırım.

Aklımdan bir sayı tuttum. Denizde yaşadığımı balık gibi unuttum. Bir değere sahipsen eğer, değersizleri unutturur.

Bir fikir, her şeyi değiştirir. Taksim'e gidecek iken, Kartal'a gidersin. Kırmızıyı, maviyi beğenirken morarıp gidersin.

Bir değer var beni yüceltmek isteyen. İşte onun için uğruna canımı veriyorum.

Profösör

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Bir Örümcek Adam Olmalıyım

Örümcek adam kendi kişisel problemlerini yine kendi içindeki potansiyel olarak barındırdığı gizli ve gizemli güçleriyle çözümleyen bir adamdır. Aynı zamanda çizgi dünyasının en meşhur süper kahramanları arasında imtiyazlı bir yeri vardır. Örümcek adamın en önemli ilkesi "Büyük güç büyük sorumluluk getirir”dir. Bu ilkeyle çizgi romanın genel olarak konusunu belirler. Örümcek Adam karakterinin insani boyutları ve yaşadığı iç çatışmalar çizgi romanının bütün dünyada tanınırlığını artırmıştır.

Çocukluğumda bazen görünmez adam olur, bir manavın önünden geçerken, isteğim doğrultusunda tezgahın içindeki bütün portakalların yuvarlanıp,  "Beni ye!.. Beni ye!" diyerek peşimden gelmelerini isterdim. Çocukluk bu ya, belki de paramın olmayışı, belki de o an canımın portakal yemek istemesi, bende böyle bir hayal kurma pratiklikleri kazandırıyordu. Aynı şekilde henüz çizgi dünyasında örümcek adam tiplemesi ve karakteri yaratılmadan önce de kendime bütün engelleri aşan bir karakter yüklediğim olmuştur. İnsanüstü bir güç edinmeliyim ki; dere tepe düz gitmeliyim. Büyük binalara, gökdelenlere bir solukta tırmanıp, çıkmalıyım. Minareden atlamalıyım. Hiçbir engel tanımamalıyım. Bir örümcek adam olmalıyım. Şimdi bile dünyayı kasıp kavuran kötülüklere karşı savaş açmalıyım. Mazlumları, zayıfları, kimsesizleri korumalıyım. Bu insanlık idealiyle hayatımı sonsuza dek sürdürmeliyim.

Örümcek adam olan ben, bu gücümü geri kafalılıktan değil, bilakis inancımdan ve zekamdan almalıyım. Sevgi, şefkat, merhamet duygularının hamiliğini yapmalıyım. İslam peygamberinin kendilerini öldürmeye gelen müşriklerden korunmak için, sığındığı mağaranın kapısını ağlarıyla ören bir örümcek kadar şanlı bir şerefe nail olmalıyım.

Profösör

24 Mayıs 2012 Perşembe

Bir Esinti.. Bir Uyarı..

Sevgi iki insanın birbirinden tam olarak emin olup paylaştığı güzel bir ruh halidir. İki insanın birbirinden emin olması demek, tereddütsüz olarak, tam anlamıyla birbirine inanması ve güvenmesi demektir. İnandığımız ve kendisine güvendiğimiz bir kişiyi, kimlik ve kişiliğiyle tanıdıktan sonra, bir takım eksikliklerinin olmasına rağmen, kendisine dostluk adına şans tanırız. Karşılıklı iletişim ve ilişki dâhilinde de ona inanır, ona güvenir ve ona karşı da sevgi besleriz. Ona sevgi beslediğimizden itibaren de kayıtsız şartsız ona teslim oluruz. İşte sevgi budur.

Sevgi varsa, hoşgörü, anlayış, karşılıklı anlaşma ve anlaşılma vardır. Sevgi varsa heyecan ve coşku vardır. Sevgi varsa umut etme, hayal kurma vardır. Sevgi yoksa büyük bir çöküntü vardır. Hayal kırıklığı vardır. Bizi hayal kırıklığına uğratanlar, daha çok olduğu gibi görünenler değil, göründüğü gibi olmayanlardır.. Açıkçası bu tür insanlar iki yüzlüdür. Bu tür insanlar riyakar olanlardır. Bu durumu bazen geç fark edebiliriz. Ne yapsak da bu tür insanları düzeltemeyiz. Yüce kitabımızda en çok münafıklar konu edilmektedir. Öyle bir zaman gelir ki; bir noktadan sonra canımızın yandığını ve canımızın acıdığını itiraf ederiz. Bundan sonra da ilişkimizi ona göre yürütürüz. Çünkü riyakarlık başlı başına Allah'a şirk koşmaktır. Allah'a şirk koşanlara fırsat vermemeliyiz. Allah riya içinde olanları lanetliyor. Lanetlenen insanlarla ne tür paylaşımımız olabilir!. Bu tür insanlar imandan sonra küfür içinde kendini kaybedenlerdir..

Bu tür insanlar sadece ben ben diyenlerdir. Bencil olanlardır. Böyleleri çıkar uğruna herşeyi mübah görür. Malını mülkünü haksız yere çoğaltanlardır. Bu tür insanlar haksız yere kazanç sağlayarak Allah'a karşı savaş açanlardır. Bu tür insanlar mal ve mülkünü putlaştıranlardır. Bu türler kapitalist bir kafa yapısına sahip olanlardır. Bu düşünceleriyle İslam inancıyla asla bağdaşmazlar. Çünkü kapitalistler parayı ilahlaştırır ve mala mülke taparlar. Malları canlarından da kıymetlidir.. Haksız kazançlarını birilerinin alın terini sömürerek yaparlar. Bunlar tek kelimeyle dünyaya taparlar. Allah'tan başka, herşeyin; paranın, pulun, malın, mülkün, şöhretin, kadının ve şehvetin esiridirler. Nefsin kölesidirler.

Profösör

20 Mayıs 2012 Pazar

Güneş Tutulması ve Değişim Algısı

Bu gece tam anlamıyla bir güneş tutulması yaşanacak. Bu güneş tutulması dünyanın sadece bir iki yerinde tam anlamıyla görülebilecek. Ayrıca güneş tutulmasının çıplak gözle de görülmesi gerekmez. Sadece güneşin tutulacağını bilmemiz, bir takım değişikliklerin olacağı anlamına gelebilir. Evren herşeye gebedir. Herşey birbirini etkilemektedir. Biz bilsek de bilmesek de olan oluyordur zaten.. Bu açıdan da bütün varlıklar ister istemez evrendeki işleyen ilahi hükme sadece teslim olurlar. Evren öyle var edilmiştir ki, bilim adamlarının okyanusta bir damla suda boğulmaları gibi, uçsuz bucaksız bir oluşumun içinde küçücük bir nokta kadar yok hükmündeki bilgileriyle bir acziyet içinde, ilminde sonsuz güce sahip olan mutlak varlığa teslimiyetten başka bir hakikatları yoktur. Hakikat imandır. Kainatta herşey birbirine girmiş, iç içe mimari iç içe benlik kadar bizi içine alır ve bizi kainatın bir merkezi haline getirebilir. Aynı zamanda bizi bilinen bir alemin bilinmeyen bir varlığı olarak da bizim dışımızdaki varlıklarla ortak değerler bütününün bir paydası yapar. 

Kainatta sadece bir güneş sistemi yoktur. Güneşler vardır. Güneş sistemlerinin içinde ayrı ayrı fakat birbiriyle bütünleşmiş güneş sistemleri vardır. Kainat bir girift bilmece ve çok bilinmeyenli denklemdir. Sonsuzluğun ifadesi birbirini varsayan binen ve bilinmeyen alemin bir mutlak varlık olarak karşımıza çıkışıdır. Her bir yerde ne olursa olsun bilimsel açıdan fizyolojik, biyolojik, psikolojik, sosyolojik gibi sayamayacağımız kadar bilimsel verinin konusu haline gelebilir. Biz sadece kainattaki yıldızlar aleminin uyduğu o yüce ilahi kanunun hükmüne tabi olmaktan başka bir seçeneğimiz yoktur. Bizim irademiz insan olarak ve insan gücü kadar kendimize verilen izin kadar kendimizi iyi yönden konumlandırmaktır. Kul olma bilinci önce insanın kendi nefsinde başlar. Kaderimiz sadece bize verilen izin kadardır. O da bizim hidayetimiz için iyilik üzerine irademizi kullanabilme becerimizdir. Hidayet yine de Allah'tandır. 

Değişim; değişmeyen bir gerçek olarak biliriz. İnsan olarak bizler yok iken var oluruz. Doğar, yaşar ve ölürüz. Hayatımız enlemesine ve boylamasına inişli çıkışlıdır. Hayatımız statik değildir. Sağlıklı iken hasta olabiliriz. Zengin iken fakir olabiliriz. Mutlu iken mutsuz olabiliriz. Umutlu iken karamsar olabiliriz. İnsan yaratılış itibariyle tam tamına karşıt düşünceleri, duyguları ve bütün değerleri yaşayabilir ve yaşatabilir. Bir değişim içine çekecek hayatında dönüm noktaları ve yeni bir başlangıç vesilesi olaylara müşahede olabilir. Her ne olursa olsun inandığı değerler içinde bir rehbere sahipse sonucunun hayır olacağını düşünür. Vuku bulan olaylar kendi canını acıtsa da Allah'tan gelene bir teslimiyet olarak kadere olan inancıyla algılar. Sabit fikirliler bunu anlayamaz. Çünkü sabit fikirliler bir kısır döngü içindedir. İstisnai durumları görmezden gelir. Başını kuma sokar. Değişime ayak diretir. Ancak bir kasırgaya yakalandığında, azgın dalgalara kapıldığında, bir kuru yaprak kadar cansız ve güçsüz olduğunu anlamada da gecikmeyecektir. 

Evrende güneşler, aylar tutulabilir.. Evrende yıldızlar kayabilir.. En iyisi mi biz biz olalım, insan olma bilinci, Allah'a kulluk görevimizle bir güneş gibi parlayalım. Yıldızlarımız bizi biz yapan değerlerle pırıl pırıl parlasın. Huzur ve mutluluğumuz için bize göz kırpsın.. Asla gönlümüzün ve bahtımızın yıldızı kaymasın. 

Profösör

18 Mayıs 2012 Cuma

Her İşe Besmeleyle Başlayalım

İnanan insan, mü'min ve müslüman olarak, bir işe başlarken "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarım" anlamında "Bismillahirrahmanirrahim" deriz. Besmele çekeriz ki; yapacağımız iş hayırlı bir iş olsun. Mantık olarak kötü bir işe başlarken besmele çekemeyeceğine göre, o zaman besmele bir anlamda bizim Allah'ın adını zikretmekle kötü bir iş yapmamamızı sağlar. İnanarak bütün varlığımızla besmele çekerek bir işe başladığımızda, o işin doğru, iyi, güzel olmasını arzu ederiz. Besmele her işin başlangıcıdır.

Besmele çekerek bir sofraya otursak ve besmele çekerek önümüze konan sofradan yesek, içsek sonra da "Şükür Allah'ım biz bunları hak etmiyoruz, ama bunca nimeti bize veriyorsun" desek yediğimiz ve içtiğimiz bütün bu nimetler bize helal midir? Yediklerimiz, içtiklerimizin mahiyetine bakmamız gerekmektedir. Yediğimiz bu lokma alın teriyle kazanılan bir lokma mıdır? Buna bakmak lazımdır. Eğer değilse yediklerimiz ve içtiklerimiz domuz hükmündedir. İnancımıza göre haram olan domuzdan bir farkı yoktur.

Besmele insanın bir şuur halidir. Şuurluluk bizi olası yanlışlıklardan, kötülüklerden, çirkinliklerden koruyacak olan, doğruluğu, iyiliği, güzelliği celbedecek ve hayra odaklanmamızı sağlayan bir durumdur. Besmele bir nevi koruyucu hekimlik gibi bizi bütün olumsuzluklardan maddeten ve manen yüceltmeye hazır hale getiren bir başlangıç halidir. Besmele bütün değerleri, insanın bütün hücreleriyle tanıştırır, insan yaratılışı ve varlığıyla her işte hayrı talep eder, her işte hayır umarak hayır bekler.. Olası ve olacak olaylara karşı da hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna inanır, bu suretle de amentüyü içselleştirerek bir tevekkül eder.. Onun için besmeleyle başlanan her iş hayırla sonuçlanır.


Profösör

Torunum

Mehmet Akif bir sabah erkenden kalkıyor. Çok acıkmış bir vaziyette mutfağa koşuyor. Buzdolabın kapısını açarak yoğurt kovasını dışarıya çıkartıyor. Oturuyor başına kendi yöntemlerine göre bir güzel yoğurt yiyor. Bundan da anne babasının haberi bile yok. Bir bakıyorlar ki Mehmet Akif iş başında. Mehmet Akif annesini görünce belki de annesinin kızmasını önlemek için, bir elini parmaklarını yumarak "Çok lezzetliymiş" anlamında elini sallayarak şirinliğini de gösterebiliyor.

"Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır" ya. Yoğurt yerken kaşık kepçe gerekmeyebilir. Mademki Allah iki el vermiş, kaşıksız yoğurdu avuçlayıp avuçlayıp yiyebilirsin. Mehmet Akif de bir yiğit.. Aynen öyle yapıyor. Onun da yoğurt yiyişi budur. Ancak böyle olabilir.

Profösör

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Bir Akrebin Düşündürdükleri


Bir akrebin etrafına ateşten bir çember yapılmış olsa, buna karşın ateş çemberine alınan akrep de, ateşte cızır cızır yanarak acı çekmek ve yanmak yerine; kendi kendisini sokarak, intihar edip canına kıymayı, böylece kendini zehirleyerek ölmeyi tercih eder. İçgüdüsel olarak bilir ki ateşte yanmak, kendi kendine zehirlenmekten daha acı ve azab vericidir.

Kendisine bir görev verildiğinde başaramayan Japonların onurları ve gururlarını kurtarmak için, kendi kendilerine, nasıl harakiri yaparak intihar ettikleri bilinmektedir. Bu dünyada öyle insanlar vardır ki, yüz kızartıcı bir hareket yaptıklarında, ahlaksızlığı ve onursuzluğu bir şeref kisvesi gibi, utanmadan, sırıtarak üzerlerinde taşıyabiliyorlar. Böyleleri apaçık hak yiyor, zulmediyor. Karşıdan baktığımızda bu kişiler, iki rekatlık namazı saatlerce, huşu içinde kılıyormuş edasıyla ikiyüzlülük, riyakarlık ve münafıklık yapabiliyor. Artık hiç kimse namazı, orucu, sakalı, şalvarı bir müslümanlık ve insanlık ölçüsü olarak görmüyor. İnsanlar ahlak ve karakter ölçülerinde insanların davranışlarına bakarak hükümlerini veriyor. Çünkü davranışlar niyet esasına göre de şekil alabiliyor. İkiyüzlü ve riyakar olarak gördüğümüz bu kimselerin durumu, gerçekten de bariz bir şekilde sırıtıyor. Ateş çemberinde kendisini sokup öldüren bir nevi yanmaktan kurtuluyor. Oysa ikiyüzlü, riyakar, münafık olarak addedebileceğimiz kişilerin durumu hem bu dünyada, hem öbür dünyada çok vahimdir.

Bir insan bilinçli olarak yaptığı iyi davranışlarının karşılığını mutlaka iyi olarak görecektir. Namaz ve niyaz Allah içindir. Kişi bunu kendisi için bir disiplin haline getirmiş ise, namaz ve niyazın tezahürü de bilinçli olmaktır. İlmiyle amil olan insan bilinçli insandır. Bilinçli insan ahlaklı, üretip kazanmasını bilen, kazanımlarını paylaşan, ilim irfan sahibi olup, giydiği elbise ancak zühd ve takvadır. Böyle kişilerin yanında olmak demek, gerçek huzuru ve mutluluğu birlikte paylaşmak demektir.

Profösör

3 Mayıs 2012 Perşembe

Tek Kanatlı Bir Bröveyi Gönüller Taşıyamaz

Zihniyet değişimi önce adalet duygusuyla başlar. Adalet ve hakkaniyet her düşüncenin, her duygunun önce iyi bir niyet halini alması, sonra da irade konmasıdır. İyi niyet ancak iradeyle iyi yönde uygulamaya sokulabilir. Son günlerdeki, kadına uygulanan şiddete karşı çıkmayla başlayan sosyal dayanışma, küçük yaşta kızların evlendirilmesi, sokak çocukları, çocuk işçiler, öğretmene şiddet, sağlık görevlilerine şiddet gibi yelpazeyi de içine alan münferit dalgalanmalar başlamıştır. Bunun yanında çevrecileri, hayvan severleri, aktivistlerin çalışmalarını unutmamak gerekir.

Adalet duygusu her anlamda bir denge unsurudur. Adalet duygusu eşitlikle ifade etmek yetersiz kalır. Sağlıklı bir insanla, engelli bir insanı eşitlemek yanlış olur. Elma ile armudu eşitlemek gibi bir durumdur ki bu aritmetik kurallarına da aykırıdır. Eşitlik adalet değildir. Fakat adalet sadece bir yönüyle eşitliktir. Eşitlik nicelik olarak algılanmamalıdır. Eşitliği nitelik olarak değerlendirmeye alınmalıdır. Adaletin ve hakkaniyetin kendi içinde bir düşünce yapısı ve kendi kültürümüzden kaynaklanan bir altyapısı vardır. Adalet ancak sevgi, şefkat ve merhametle izah etmek ilk etapta konuya bir başlangıç oluşturmaktır. Bugünlerde bir tabu olarak hiç dokunulmayan askeri kesimin içindeki ayrımcılığın irdelenmesi, bir paradoks düşüncenin artık kabul görmediğini söylemek mümkündür. Subay, astsubay ayrımının kendi içindeki toplumsal travmalarını görmemek başımızı kuma gömmekten ibarettir. Ordu ve silahlı kuvvetler, erinden generaline kadar bir bütündür. Mutlaka hiyerarşik bir düzen olacaktır. Emir komuta bunu gerektirebilir. Fakat insani yaşam ve onurlu bir sosyal hayat anlamında da bir kast sisteminin varlığı kabul edilebilir bir adalet değildir.

Bir asker uçakla bir uçuş yaptığında kendilerine yakalarında takabileceği bir madalya gibi bröve verilir. Bir uçuş yapmıştır. Uçak kullanma ehliyetine sahiptir. Bunun nişanesi olarak uçuş yapanlara böyle bir bröve verilir. Ne yazık ki bir subaya verilen brövenin figürü iki kanatlı bir simgedir. Astsubay bir asker eğer uçuş yapmışsa ona verilen brövede tek kanat vardır. Her iki asker aynı uçuşu gerçekleştirmiştir. Birine iki kanatlı bir bröve verilmiştir ki kuşlar iki kantlıdır. İki kanat uçmak içindir. Tek kanatlı kuşun varlığını hiç duymamışızdır. Astsubaylar uçsa da tek kanatlı bröveye mahkum edildiği için maneviyatta yerlerde sürünmektedir. Bu hiçbir mantığa sığmamaktadır. Bu ayrım iletişim dilinde de kurumsal hiçbir mantığı yoktur. Askerlik her türlü modern teknik imkanlara sahip olsa da, mantıkla ilgisi olmayan bir madalyayı ve özellikle tek kanatlı bir bröveyi gönüller taşıyamaz.

Profösör

1 Mayıs 2012 Salı

Profösör'den Nisan 2012 Seçme Twitler



Bir ressamım resimle bezenen. Resim yaptıkça şairliğe özenen. Bir yanım konuş diyor, diğer yanım sus. Şiirde resim yap, resimde konuş.

Bir fikir ki, tersyüz.. Bir duygu ki, binbeşyüz.. Bir bellek ki zihinler alık malık.. Sudan çıkmış uyanık balık..

Doksandokuzluk tesbihim sabretmeme yetmedi. Öyle bir metanet ki; dokuzyüzdoksandokuzu bekledi.

Bir gül bir bülbül içindir.. Bir gün ömrümüz içindir.. Bülbül feryad eder biz ağlarız. Bu yakarış sevdayadır. Bu yakarış Mevla'yadır.

İçime bir hüzün çöktü.. Bu bir veda partisidir. Bir sala okunuyor uzaktan.. Bugün günlerden Cuma değil.

Adalet yerinde ve zamanında işlerse hakkaniyet olur. Nice mazlumlar, nice mağdurlar o zaman huzur bulur.

Bu sabah Hazreti Bilal ile uyandım. Abdestimi alıp silahımı kuşandım. Namaz ve niyaz varsa eğer, Huzur için bir tebessüm yeter.

Her insan med cezir yaşar. Ne kadar sabretsen de sabır taşı çatlar.. Git gel bir ömür törpüsüdür. Dünya bu; ezel ile ebed köprüsüdür.

Bir kırmızı gül, bir kırmızı elma; İkisi yanyana. Biri yenir, biri koklanır. İnsan ömründe sadece bir kez soluklanır.

Yeni bir duygu, hissetmek istiyorsan eğer, hemen pencereden gökyüzüne bak. Tepsi gibi bir ay sana bakıyor. Neden gülümsediğini ona sor.

Unutmadığım bir şey var özümün de özü. Söz verdiğim bir söz var, sözümün de sözü. Özle söz birleşir. Mahşerde bütünleşir.

Yazsam hayatım roman olur. Cümleler buradan Ankara'ya yol olur. Roman olur, hikaye olur, masal olur.

Yarın olsun hayrolsun. Söyleyeceklerim var bekleye dursun. Bir çift söz hayat kurtarırsa. Sabahı bekle hayrolsun.

Aynaya bak sana bakan biri var. Gözlerinizde birbirinizin resmi var.Bir ben vardır benden içeru.Araftayım ben,ne çıkarım,ne de girerim içeru

Bir düşüncedir aldı götürdü beni. Bir duygudur sardı sarmaladı beni. Bir insan yaratılıyor etten kemikten.Bir ruh üfleniyor şüpesiz Kudret'ten

O günler de gelecek. O zaman gülünüp geçilecek. Yeni bir hayatın eşiğindeyiz. Duyguların, sevgilerin beşiğindeyiz.

Bir dostum var kader arkadaşımdır.. Bir gider bir gelir keder arkadaşımdır. O boşu boşuna üzülmesin. Üzülürse eğer, üzüleceğimi bilsin.

Gafletten uyanmak demek kendi varlığını tanımak demek. Ben kimim, neyin nesiyim? Aynaya bakıp da kendi kendine sormak demek.

Bir kuyruklu yıldızım,yıldızları yalarım geçerim.Bir vuslat şarkısını söylerim giderim. Bir yıldız kaydı önümden.Kalbim çıkıverecek yerinden

Yarabbim bize huzur ve mutluluk ihsan et. Ne kadar kötü duygu ve düşünceler içimizde varsa hepsine lanet.

Her yüreği sızlatan yara vardır. Her engeli aşmaya çare vardır. Bir duadır ki; merhem olsun sürüneyim. Bir hırkadır ki; ayazlarda bürüneyim.

Yarını bugünden görüyorum, görünen köy kılavuz istemez. Yeter ki yolumuz doğru olsun, başka pusula istemez

Bu dünyada inandığın bir değer, güvendiğin bir dost olmalı arkadaş. O sana, sen ona hazineler kadar sırdaş.

Sıcak kavrulmuş tuzlu çekirdek, ye ye bitmez. Muhabbet bu, sohbet et, sabaha kadar bize vakit yetmez.

Bir anlayanın olsun, anlaşılmak çok güzel. Leb demeden leblebiyi öğrenirsin bu daha da güzel. Çorumlular çıtır leblebi yer; biri bakar diğeri göz eder.


Profösör
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...