İzleyiciler

28 Haziran 2016 Salı

İslam'da Sanat ve Estetik Duygusu


Mübarek Ramazan ayı münasebetiyle yurdun her tarafında etkinlikler düzenleniyor. Neredeyse eski ramazanları aratmayacak nitelikte organizasyonlar halkın istifadesine sunuluyor. Bundan da çok memnunuz. Davudi sesli bir müezzinin okuduğu bir ezan sesi, bir gayri müslimi etki altına alabiliyor ve onun hidayete ermesine vesile olabiliyor. Güzel ses eğitildiği zaman daha da güzelleşiyor. Hele Ezan-ı Muhammedi gibi namaza ve kurtuluşa davetin kutsal ahengi bir gayri müslimi anlamını bilmese bile onu, İslam’la şereflendirebiliyor. Güzel sesin hakkını verdiğin zaman insan kutsal bir görevi hakkını vererek yerine getirmiş oluyor.
 Musıki ve makam elbette güzel sanatların bir koludur. Klasik Türk Musikisi olarak sınıflandırılan Türk Tasavvuf Musikisi de musiki sanatının özünü teşkil ediyor. Ne varki, musikiyi, sesi ve teknik aletleri yerli yerinde kullanmak da bir bilgi, beceri ve tecrübe işi. Onun için müezzinlerimizin ses eğitimi alması, makam bilmesi ve sesini yerinde ve doğru olarak kullanması gerekir. Hatta hopoarlörlerin ses ayarlarının yapılması, ezanın uluhiyyetine ve mehabetine gölge düşürmemesi gerekir. Önemli olan ses, makam, teknik aletlerin bir uyum içinde olması ve yüce Allah’ın davetini en güzel bir şekilde yerine getirilmesidir.  Güzel bir ezan sesi üzerimizdeki bütün olumsuzlukları, umutsuzlukları, karamsarlıkları, kötü düşünce ve duyguları siler götürür. İçimize bir huzur iner. Güzel bir ezan sesi içimizi titretir; bu fani dünyada gelip geçici olduğumuzu hatırlatır, bizi hüzünletir ve bir okadar tatlı bir huzur içinde bizi mutlu eder.

Musikidenn, mimarlığa, yazıdan, resimden edebilata kadar, sanatın her türlüsü başta İslami esaslara ters düşmeyecek şekilde icra edilmesi aynı zamanda estetik kaygısıyla da en iyisi, en güzeli ve en doğrusu yapılmalıdır. Peygamber efendimiz bir defin esnasında kabirin toprağını eliyle düzelttiğini öğreniyoruz. Allah kainatı yaratmış ve insanı ayrı tutmuş. İnsan ahseni takvim üzere yaratılmış ve bütün yaratıklar insanın emrine verilmiş. Bu açıdan da insan yaptığı işi doğru düzgün yapması gerekir. Alelade iş yapılmamalı, işin hakkı verilmelidir.

Bir duygu, bir düşünce ve bir davranışın olgunlaşması ve kemale ermesi, aynı zamanda duygu, düşünce ve davranışların da sanat ve estetik olarak ifade edilmesidir. Zamanla, git gide duygu, düşünce ve davranışlar gelenekleşir, örf olur ve kültür olarak da hayatımızda kalıcılığı artar. İslam medeniyetinin özü de inançtan doğar. Sosyal hayatın iyi insanlarla şekilllendiği bir adalet ve ahlak toplumu oluşur. Ruh sanat ve estetikle beslenir. İslami hassasiyet bizi her anlamda daha da duyarlı hale getirmiştir. Her ne yaparasak yapalım İslami hassasiyet  prensiplere uymakla başlar; bu prensipler üzerine de sanat ve estetik biina edilir. Köksüz hiç bir uygarlık ayakta kalamamıştır.  Şuurlu bir müslüman aklın ve nefsin aldatmacalarına kanmaz; onun ölçüsü Yüce Kitapptır. O ölçü çerçevesinde sanata değer verir estetik hazza kvuşur. Bundan dolayıdır ki; Geleneksel Osmanlı Türk İslam sanatları, günümüzde çok ilgi görmektedir.

Her inancın bir uygarlığı ve bir kültür sanatı vardır. İslam inancının da eskimez, pörsümez bir gönül medeniyeti vardır. İşaret ettiği nokta insanın olgunlaşması, kemale ermesi, maddi ve manevi zenginliğe kavuşmasıdır. İnsan o zaman maddi ve manevi olarak insan tatmin duygusu yaşar. 

Prrofösör

.....

Not: Bu makalemiz dünkü 
Yeni Birlik gazetesi 
Ramazan sayfamızda neşrolmuştur.






Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...