İzleyiciler

20 Mart 2012 Salı

Sinemada Aşk ve Ulvi Değerler

Her insanın mutlaka bir aşk hikayesi vardır. Aşk doğuştan genlere yerleştirilmiş bir kodlamadır. Var oluşun bir ön provasıdır. İnsanlık neslinin devamı, iki cinsin birbirine olan düşkünlüğüyle, birbirine yakıştırdığı eşleri aşkla istemesi, arzulaması, onsuz hayatının hiçbir değeri yokmuşçasına mantık kitabını bile yırtarak, hislerine tercüman olacak bir birlikteliğin yaşanmasıdır. Aşk gemisi duygularla yüklüdür. Gecenin mehtabıyla, yıldızların altında ilerleyen bir yolculuktur. Hayatımızın ve kaderimizin en belirgin ve en egemen bir unsurudur. Aşk doğal bir reflekstir. Zaman ve mekanın ne olacağını, nasıl olacağını kestirmek insanın elinde değildir. Aşık olma vaktiniz geldiğinde mutlaka aşık olursunuz. Sanki gözlerinize mil çekilmiş, ayak bağlarınız çözülmüştür. Artık siz değilsinizdirdir, Bir kimya değişikliği yle birlikte yepyeni bir kimlik ve kişilik özellikleri gösterirsiniz.

Aşkın herhangi bir kanunu yoktur. Sadece kişinin aşık oluncaya kadar olan sürede, kimlik, kişilik özellikleri, aldığı eğitim ve tecrübeleriyle ruhi yapısında zamanla kendi kendine oluşturduğu konumlama, nasıl bir birliktelik aradığıyla ilgili bize fikri birtakım ipuçları verebilir. Herkesin farklı bir özelliği vardır. Kişi için kaderinde hayata bakışıyla ilgili bir takım kaygıları varsa, aşk onun kapısını çalmadan giremez. Edep, hürmet ve geleceğe olan yatırımlarında mutlaka ilkeli, ahlaklı ve başını bir gaye için feda eden yapısıyla ulvi bir mefkureye sahiptir. Böyle kişiler birbirlerini Allah tarafından bahşedilen birer lütuf olarak kabul ederler. Böyle kişiler birbirleri için hem bir dayanak olup, elele çıkacakları sonsuz yolculukta aşktan dostluğa terfi eden, bir birlikteliği yaşarlar

Nice aşk hikayeleri kitap olur. Roman olur. Film olur. Öyle aşk hikayeleri var ki, insanlık dersleri verir. Günümüzde aşk filmleri basit ilişkileri işleyen, aşkın kimyasından süfli arzuları betimleyen yapısıyla bir sömürü düzeninin çarkından başka bir şey değildir. Ne yazık ki aşkı cinsellik ekseninde işlenen, gayrimeşru ilişkileri ön plana çıkaran bir senaryonun şablonuna hiç yakıştıramıyoruz doğrusu. Öyle bir sömürü çarkı ki, dişleriyle sinsice sırıtan bir yaratık gibi kanımızı emmektedir. Herşey filmin kız ve erkek kahramanı üzerinde şekillenirken, her yapmış oldukları eylemler, kanuna, nizama, ahlaka aykırı da olsa hoş gösterilmekte, senaryo, topluma ve sinema izleyicisine bir dayatma şeklinde ortaya konulmaktadır. Bir çocuğun, bir yaşlı annenin, hatta bir köpeğin bile asıl kahraman olup, egemen bir rol zenginliğiyle, insanlık dersi verecek filimler neden yapılmaz anlamakta güçlük çekiyoruz. Adı aşk filmi olarak piyasaya sürülen, asparagasçı, kolaycı, uyduruk, motamot birbirine benzeyen uvertür filmlerinden de kötü film ve dizileri toplum olarak izlemek zorunda mıyız? Sinema başlı başına edebi sanatlardandır. Edebi sanatlar; başta edeb kelimesinin hakkını veren, konularını edebe, adaba, ahlaka, ilme, irfana, insani ve evrensel değerlere dayandırması gerekmez mi? Sinema bir ibret sahnesidir. İbret olunabilecek her şeye karakter yükleyebiliriz. Marifet aşkın, sevginin, arkadaşlığın, dostluğun insani ve beşeri boyutlarının, ulvi değerlerle bezenebileceğini ortaya koyabilmektir.

Profösör

15 yorum:

KELİMELER DÜNYASI dedi ki...

Katılıyorum size.Bir de acılı, aşk hikayelerinden gına geldi.Aşkın sevginin insanları mutlu ettiğine dair bi bir şeyler görsek artık ne iyi olur!

Unknown dedi ki...

aşk, insanı yaşarken öldürür..sürüm sürüm süründürür...bence acıdır..ve katılıyorum toplumun bir kesimi aşkı kirli yaşıyor...

Unknown dedi ki...

ÇINAR AĞACI filmini izlediniz mi bilmem ama çok güzeldi yazınızı okuyunca aklıma gelen ilk bu film oldu.bir de aşk illa cinsellik değil hayatta yaşama aşık olmalı insan ,insanlara insanlığa aşık olmalı tabiki iki cins arasındaki aşk mutlaka olacak ama yürek duyguları yansıtılabilse keşke.....

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Çok güzel yazmışsınız.
"aşk ve ceza" dizisi vardı bilmem bilir misiniz. orda bir sahneye denk gelmiştim. daha doğrusu o sahneden sonra koptum. dizide Nurgül evlenmeden birlikte olmuyor diye alay konusu olmuştu. nişanlısı ile aynı evde yaşamıyormuş.. aa ne garipmiş. ee onlar zati nikahı bekliyormuş. Aaa.. Aaa..üstüme iyilik sağlık...
İşte böylesi saçma diyaloglar yazılmış ne yazık ki. Dizinin sonrasıda saçmalık zati.
Neyse. Özetle demem o ki, dizi veya sinema ile insanlara anlatmak istenen bir mesaj varsa şimdiye kadar iyi işlenmiş gibi görünüyor ne yazık ki.
Millet aile dizilerini izlemeye sıkılıyor. E senin aile dizin. Ama yok sen git, elalemin aile dizisini izle. Hoş, bizdede yok öyle dizisi. Yani yoktu. Şimdi var bir iki tane.

Azura dedi ki...

Aşk, hayatımızda olabilecek en yüce duygu selidir bana göre. Aşk acı değil huzur ve mutluluk vermelidir.

otuzundansonra dedi ki...

Aşk'ı o kadar basitleştirdiler ki artık..
sötlediklerinize katılmamak mümkün değil

Uğur Böceği dedi ki...

Ben katılmıyorum size... O filimler diziler izlenmese devam etmez... Maalesef biz okumak yerine izlemeyi tercih eden bir milletiz...

Profösör dedi ki...

öz'üm@ Ne yazık ki öyle..

Profösör dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Profösör dedi ki...

Kelimeler Dunyasi@ Uydurma senaryolar. aşk da bir şuurun meyvesidir. neden bilinçlendiriic senaryolar içinde aşk işlenmez. Toplum mu bozuldu, biz mi bozulduk.

Profösör dedi ki...

Bahar Dallarim@ Aşık olduğumuz zaman kainattaki bütün varlıklar etkileşim içinde olur. Bunu hissedersin. Hissetmiyorsan gerçekten de ayk yaşamıyorsun demektir. Bu ancak ihtiras olur.

Profösör dedi ki...

Uyuşuk Hayalperest@ Görüşlerini bizimle paylaştığınız için müteşekkirim. Bilinçli bir toplum için güzel aile dizileri yapılmalı artık..

Profösör dedi ki...

Azuraü @ Aşk acı değil huzur ve mutluluk vermelidir. aynen katılıyorum bu sözünüze..

Profösör dedi ki...

otuzundansonra @ malesef aşk bir ihtiras olarak algılanıyor.

Profösör dedi ki...

Uğur Böceği@ Arz taleb meselesi diyorsunuz. Bu bakış açısı da bir nevi doğru ama. İzleyenler de bunun çok iyi olduğu inancında olduğunu söyleseler bile ben garipserim.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...